love actually

7-8 defa izlememe rağmen üzerinden zaman geçse de ukte görünce doldurmak istediğim, benzeri bulunan ama asla hiçbir sahnenin "to me, you are perfect" olmadığı, olmayacağı; bana göre açık ara yılbaşı temalı en güzel film.

kadroda kimler yok ki? colin firth'ten bill nighy'e, liam neeson'dan emma thompson'a, keira knightley'den claudia schiffer'a kadar yelpazesi geniş. (hatırladığım kadarıyla) konusu i love new york, paris je t'aime gibi filmlerden de hatırlanabileceği gibi bir şehirdeki farklı hayatlar yaşayan ama aslında birbirine o kadar da uzak olmayan insanların ilişkiler sarmalı. zaman bir de yılbaşı olunca haliyle sevginin dozu bir tık daha artıyor. hugh grant'in yakışıklı başbakan olarak rol aldığını da söylemeden geçmeyelim.

insanın içini hem ısıtan hem de "vay be aşklara bak dedirterek" acıtabilen hikayeler barındıran, ingiliz romantik-komedisi. yalnız bünyelere, özellikle de yılbaşı-sevgililer günü gibi dönemlerde izlemeyi önermediğimi de eklemek isterim.

trailer,


ve o meşhur kart sahnesi,


hakkında entry girmeyi unuttuğum için kendimi şu an ayıpladığım film.
aşk her haliyle; tatlısıyla, acısıyla, platoniğiyle, eskisiyle, yenisiyle her yerde aslında. herkesin yaşadığı bir aşk deneyimi var ve hepsi kendine özgü, hepsi birbirinden güzel. film bunu anlatıyor.
2014 sevgililer gününde izledim ilk defa. hassas bir dönemimdi belki o yüzden, film boyunca düzenli aralıklarla ağladım. "to me, you are perfect" geldi sonra, bana yapılmışçasına ağladım. film bitti credits falan geldi ekrana yaşlı gözlerle takıldım. sonra da banyoya koşup hönküre hönküre ağladım. bu sebeple ağlama rekoruma ev sahipliği yapan filmdir demeyi de unutmuyorum. kaç kere daha izledim bilmiyorum ama her seferinde ilk izlediğim duygu yoğunluğuna girmesem de baya duygulandığım kesin. şarapla bi de hiç hoş olmuyor.*