synthesizer

tuşlu bir müzik aletidir. çok fazla çeşidi vardır. tip olarak rack ve klavye halinde üretilmektedirler. klavye ya da halk arasındaki ismi olan org ile arasındaki farkı osilatör denen komponentlerle (saw, square, sine... vb.) kendi seslerinizi tasarlayabiliyor, kaydedebiliyor olmanız ve kendi internal speaker'ının olmamasıdır.

seslerin üretilme biçimlerine göre de ayrıca çeşitlere ayrılmaktadır. substractive synthesis, fm synthesis (cross modulation), phase distortion synthesis (sadece casio'larda), wavetable synthesis.. vb.

tüm müzik türlerinde kullanılabilen bu enstrümanlar, genellikle elektronik müzikte daha çok kullanılmaktadır.

zamanında alt komşumuzun elimdeki rack bir synth'e "hele bu nedir ki yav" sorusuna, üşenip; "org kimi bişi" diye cevap vermişliğim de vardır. e napim uzun uzun anlatacağıma...
herhalde "gitara karşı" tuhaf durumuna düşmüş tek enstrumandır. sadece bunu kullanarak müzik yapacağız derecesine kadar müzisyenleri heyecanlandırabilmiş olması takdire şayandır. workstation denen türün çıkmasıyla özgürlük sunan orjinal modellerin popülaritesi düşer gibi omuş olsa da 90'larda geri gelmişlerdir. nord'lar dikkat çeker günümüz konserlerinde. moog'un sub phatty'si de "al beni" der periyodik olarak. kismet.
elektronik müziğin ortaya çıkmasına yol açan muhteşem alet.

70'lerde disco ve dans müziği tınılarında kullanılmış; 80lerin başında synth pop akımı ve new wave kolu olmak üzere pop müziğin türemesine yol açmıştır. günümüz pop ve elektronik müziğinin atası da denebilecek emektar bir cihazdır.

synthesizer cihazını geliştirerek popüler müziğe öncülük eden grup ve şarkıcıların eşcinsel olması ayrı bir enteresanlıktır evet çok yaratıcıyız hehe. mesela. classix nouveaux, the human league, visage, pet shop boys, kraftwerk, frankie goes to hollywood gimin.