demokrasi

11 Entry Daha
kimlik; kimlikleyen ve kimliklenenin bileşimidir. kimlikleyen daima sosyal birimlerdir. hiçbir birey kimliklenme sürecini salt bireysel yeti ve kazanımlarıyla gerçekleştirmez. insan ve topluma ilişkin bütün genel düşünce sistemleri pratik bir etki kazandıkları zaman tasarlanmış sonuçlara yol açar. doktrin ile pratik arasındaki mesafenin kapatılması hiçbir yerde siyasal yaşamdaki kadar zor değildir (1).

kapitalist üretim tarzı, üreticilerin üretim araçlarından kopmasını öngörür. bu üretim özel mülkiyet kurumu aracılığıyla mülksüzleştirilmesi anlamına gelir. kapitalizm, bunları merkeze alan çeşitli görüngülere bürünebilmiştir ve bu görünümler temel olarak demokrasi olarak adlandırılır. demokrasiyi kısaca özgür, genel ve eşit oy mekanizmasıyla halkın temsilinin sağlanması olarak tanımlayabiliriz.

temsili sistem, birilerin başkaları adına konuşmasını yasallaştırmış ve bu zamanla kişilerin dinleyici daha sonra ise sadece oy atıcı konuma getirmiştir. insanlar kendi hayatlarını yönlendirmede söz sahibi olmaktan uzak düştükçe sürüleşmiş ve tepkisizleşmişlerdir. kendine yapılan haksızlıklara refleks üretmeyen insan, siyaset gibi bir aracı hiç kullanamaz hale elmiştir.

partiler kişisel dahası sınıfsal çıkarları merkeze almış durumdadırlar. bu partiler kitlelerin siyasetten uzaklaşması ve bir partyi seçerken programları değil de kişileri merkeze almalarını getirmiştir. yönetmeye aday kişilerse, ne kadar cafcaflı propoganda yaparsa o kadar tutulur hale gelmiştir. partilerin kimliksizleşmesi, belli grupların çıkarlarını temsil eder hale gelmesi sonucu ve bunun bu şekilde kabul edilebilir olması anlık bir olay değil, kitlelerin politikadan uzaklaş(tırıl)masıyla birlikte olmuştur.

1- john gray, post-liberalizm. (s. 85)


*
11 Entry Daha