wagaman

Durum: 290 - 0 - 0 - 0 - 23.09.2024 14:19

Puan: 5176 - Sözlük Kezbanı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

new persona loading...parody...
  • /
  • 15

kilolu olmanın kötü tarafları

sevgili sözlük

ne olursa olsun, sözlükte yazmak beni hep rahatlamıştır. hiçliğin ve sıradanlığın patikalarında dolanıyorum.

çaresizlik

kimsesiz hastane gecelerim.

ayı sözlük yazarlarının yaşları

beni soran olursa

yaşıyorum öyleyse varım desem kim inanır

online yazarlar

yoruldum

meğer ben de yorulmuşum.

bülent ersoy

sanatı canımın en içinde bir bahçe kurdu kendine,yıllardır besliyor beni.

nazım hikmet ran

dünyası dünyam varlığı bir şenlik benim için...sanırım sanatının suyunu hayatım boyunca yudum yudum içeceğim. nazim'dan bir alıntı olunca o günüm başka bir şey oluyor. en çok ümidini seviyorum. doğrularına olan inancı veya siyasi değeri hiç ön planda olmadı benim için...

halide edip adıvar

ömrünün son yıllarını geçirdiği hindistan'da yazdığı siyasi anal kitabı bölgenin geleceğine şekil verdiğini hocamdan duyunca içimden bir daha doğan kadın... çok önemlidir hem de çok. son yıllarındaki zihninin dinginliği dehasının kanıtıdır. ındia kitabını okumak çok sağlam altyapı ister. sonraları ghandi hindistan'ın annesi demiştir.

gay olmanın pahalı bir şey olması

herşey gibi bu da bir bakış açısı

yaşına göre olgun davranmayan insan

hiç zorlanmadan bulabileceğiniz tiplerdir. kendini bilmek hayattaki en önemli sıçrama tahtalarından biridir.

babaanne

hayatımı şekllendiren en önemli idolüm. herşeyim, zenginlğim.

boşboğaz

tabi ki de ben kendim ve içimdeki diğer kişiler

ayı sözlük

bazen iyi bazen kötü yazılmış entryleri ile her yaşımda başka baştan alıcı sözlüğüm.

dışarıdayken aniden gelen zevk suyu

uyaran birşeyler varmış demek ki sulandın kardeş...

lp

bir lp'nin kapağını açmak,lp'yi içinden doğru çıkarmak ve ne nerdedirini bilmek bir kültürdür.

misafirine hazırladığı ikramların içine attıran adam

belki de misafirlerine attıramıyordur, napsın züğürt tesellisi.

madonna sex book

bir türlü sahip olamadığım kitaptır.

hacı sabancı

  • /
  • 15

iran'da eşcinsel yok

vardır; renktaşlarımızın iran'da molla hakimiyeti altında korkunç bir hayat yaşadığı ortada, ama her şeye rağmen, size rağmen varlar ve var olacaklar.

cambridge üniversitesinin psychological medicine dergisinde gezinirken denk geldiğim bir araştırmayı paylaşacağım: iranlı gay erkeklerdeki mental hastalık semptomları ve intihar eğilimi.

dergiye ve makaleye 36 dolar karşılığında ulaşılabiliyor ancak bilimin deliklerden sızma gibi bir huyu vardır. dolayısıyla size sci hub üzerinden ücretsiz ulaşmanız için link bırakıyorum, ben özetleyeceğim makaleyi ancak okuma yapmak isteyenler buradan ulaşabilir: https://sci-hub.se/https://www.cambridge...

makale 2019 yılında yayınlanmış, 2021 yılında da revize edilerek dergiye kabul almış. özellikle iran'ın seçilme nedeni malum hükümet ve burada gay erkeklerdeki yüksek intihar oranı. çalışma iran'da gizlilikle yürütülüyor 18-49 yaş aralığında hayatın farklı segmentlerinde yaşayan 213 gay erkeğe ulaşılıyor. bu erkeklerden 8'i bir kadınla evli.

araştırmaya göre bu erkeklerin %9,86 ciddi anksiyete sahibi. yine %3,29'luk oranda ciddi somatizasyon bulguları var. %33 oranında depresyon belirtileri gösteriyorlar.



katılımcıların %20'ye yakını intihar düşüncesine sahip, %7,51'i intihar tehditinde bulunmuş ve %1,88'i daha önce girişimde bulunmuş.

genç gay erkeklerin yaş almış gay erkeklere göre mental problemlere ve intihara daha yatkın olduğu da çalışmada yer alıyor.

iran'ın erkek popülasyonunda -10 yaş ve üzeri erkekler için- mental problem yaşayanların oranı %19 iken gay erkeklerde bu oran %40.

normal bir popülasyona ve diğer ülkelere kıyasla iran bu konuda başı çekiyor.

iran'da eşcinsel olmak nasıl bir deneyim bilemem. ama bu pezevenk mollalara rağmen var olan, var olmaya çalışan herkesle gurur duyuyorum. zaten yaşayacağımız altı üstü 60 70 sene, onu da bu aptallar yüzünden kimimiz mental sorunlarla boğuşarak geçiriyor.

kolay değil, böyle bir ülkede var olmaya çalışıyorlar:



15 yıl önce iranlı bir gayle yapılan kısa bir video bırakıyorum, tahayyül edemiyorum böyle yaşamak zorunda olmayı, zorunda kalmayı. ama bizim hayal bile edemeyeceğimiz şeyler bazılarının gerçeği.

belçika'da ingilizce konuşulmuyor

görünce flaman bölgesi adına şaşırdığım başlıktır.

4 yıldır antwerpen belçika'da yaşıyorum ve marketteki-benzinlikteki kasiyerinden, restoranlardaki garsonuna dahası mahallenin zerdevatçısına kadar herkesle şakır şakır rahat şekilde ingilizce konuşuyorum. ve bu ben felemekçede akıcı olana kadar da muhtemelen böyle devam edecek.

flaman bölgesindeki nüfus ana dilleriymişcesine muazzam bir ingilizce bilgisine sahip. ancak tabii bütün dünyada olduğu gibi fransızca konuşulan valon bölgesi ve brüksel başkent bölgesinde bahsedildiği üzere aynı değil. fransızca konuşulan yerlerde ingilizce'ye karşı garip bir tutum var. resmen dil faşistliği yapılıyor bence ana dili franızca olan bölglerde ve ille de fransızca konuşacaksın diye inatlaşıyorlar.

valon bölgesinde felemenkçe ve almanca da bu ülkenin resmi dillerinden olmasına rağmen felemenkçe soru sorulduğunda ısrarla fransızca cevap veren insanlar da gördüm ne yazık ki. hadi bana ingilizce konuşmadın anladım da ülkenin diğer resmi dillerini de kale almadan ısrarla ve rahatsız edici bir tavırla fransızcada diretmeni anlayamadım be insancık!

o yüzden gezme daveti gelmedikçe ne brüksele ne de valon bölgesine gitmiyorum çünkü gerçekten flaman bölgesi dışında turistik noktalarda değilseniz ingilizce ile iletişim kurmak bir külfet haline geliyor.

zenne

konusunun ağırlığı sebebiyle tetiklenmekten korktuğum için yıllardır izlemekten kaçtığım filmdir. filmdi. izledim ve saatlerce ağlamamı durduramadım. bazı kurgu detaylarıyla yoğurulduğunu bilsem de anlatılanın gerçek hikaye olduğunu bildiğim için yaşananlara karşı sinir, öfke,acı,hüzün, ne varsa her şey doldu sineme. çünkü ahmet benim arkadaş çevremden bazılarının da arkadaşı olan birisiydi ve bu hikaye aslında yakınımızda yaşanmıştı. dibimizdeki bi ihtimal olması korkunç hissettiriyor, hep de öyle hissettirdi. çünkü ben ortaokulda idim bu olduğu zaman. duyduğumda muhtemel geleceğim bu galiba deyip çok zor bi dönemden geçmiştim ve o zamanlar kimlik şekillenme dönemleriydi bi de tabi benim için. o yüzden şimdi film olarak baştan sona hikayeyi tekrar izleyince , tüm bu korkuların acıların tetiklenmesi kaçınılmazdı. ancak yine de ahmet'in anısına bunun yapılmış olması beni mutlu ediyor. hikayen asla unutulmayacak ahmet. umarım huzur içinde uyuyorsundur.

izmir

türkiye'nin en özgür şehri olduğu söylense de bu sadece bir iddiadır. yaşarsanız anlarsınız.

transseksüel

transseksüelite bir cinsel yönelim değildir, cinsiyet kimliğidir. yani feminen geylerin biraz abartıp kadın kılığına girmiş hali değil. eşcinsellikle alakası yoktur. transseksüeller eşcinsel, biseksuel yada heteroseksuel olabilirler.

ayı sözlük fuck buddy aranıyor ilanları

hey gidi ayı sözlük hornetten hallice olmuşsun.


buradan sözlüğün eski ağır kaşarlarına ve onları taşlayarak kovalayan yönetime selam ederim.


aynen süper devam

yıldız tilbe

"sevmek birşeydir ama saygı herşeydir. saygı çok başka bir şey, saygı herşeyi kaplıyor ama sevgi bazen insanı çaresiz bırakabilir, istediğiniz kadar sevgi dolu olun saymıyorsanız veya sayılmıyorsanız hiçbir anlamı olmuyor."

ayı sözlük

14 sene önce kayıt olmuşum :(
bu sözlük sayesinde inanılmaz güzel insanlar tanıdım hala arkadaşlığımı sürdürdüğüm insanlar bile var.

ayısözlük 2023 birinci istanbul zirvesi

tek kelime ile efsoydu benim için. kimse gelmeyince yalnız kaderimin elinden tuttum, ve karşıya altınplaka gittim. hiç şaşmaz çok dans ettim, çok eğlendim. bir sürü hetero adamla tanıştım. bir ikisine alıktım. 13e doğru yoruldum, çıkıp bir şeyker tıkındım. o sırada grindrdan avusturyalı seksi bir elemanla konuşmaya başladım, anlaştık da. önce sikiş sonra raks ettik. avrupalı sevmem ama efendi, oryantalist olmayan biri çıktı. sabaha doğru da evime vardım. bunların hepsini siz gelmeyen orospulara borçluyum. evet hem üzüldüm hem de mutlu oldum. teşekkür ederim.

ayılıkla uzaktan yakından alakası olmayan yazar

ben sözlüğe en son gireli bi bin sene kadar olmuş. * bu gece durduk yere aklıma sözlük geldi niyeyse.

"hele hele yazar olduğum zamanlar neler yazmışım, bakayim kendimden utanacak mıyım:((" diye kontrol ederken bir cümlem dikkatimi çekti.

neden bu cümle ile bir tekrar hoş buldum başlığı açmayayım ki dedim... ayı sözlükteyim ama ayı tipolojisine beden kitle endeksi dahil uymuyorum. kıllarım azıcık. sakalım bile çıkmıyor ayol :(((

kim ayı kim değil çıksın ortaya kardeşim. anonimiz zaten.

Toplam entry sayısı: 290

vegan

sol siyasetin aşamaları olduğunu elbet hepiniz biliyorsunuzdur... benim evrimimin son halkası vegan olmak oldu. on beş yıl kadar önce sosyal demokratım derdim sonra sosyalistim dedim. devam eden sürede radikal sola ve anarşiye vardım. artık yeşilciyim ve hayvan sömürüsünü red etmenin olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu anladım. etik meselelerden devşirdim vegan olmayı. uzun uzun okumalar yaptım. tıp, biyoloji, ekonomi, siyaset, insan ve hayvan hakları, tarım politikaları ve etik gibi disiplinlerin son vardığı nokta vegan yaşam günümüz için en barışçıl ve doğaya en az zarar veren yaşam şeklidir. vegan bir insanın neden olduğu karbon salınımı yıllık bazda etobur birine göre yedi kat daha az. insan bedeni vegan bir kökenden evrimleşti diyen ortak bir genelleme hakim. aslında savaşçı insan doğası, ki bu özümüzde olmayan bir doğadır, ortak atalarımızın etobur beslenmeye başlaması ile şekillenmiştir. bir de avcılık yapmadan ve çiğ et yiyemeyen tek etobur insan türüdür ve bu yine doğal beslenmemiz olmadığı fikrini doğruluyor.

sevil atasoy

kesinlikle akademik bir söylem. dinleyiniz lütfen. yaşam hakkına dair ve lgbti hakları konusunda aşkın cümleler duyacaksınız.



sevil atasoy, kriminalist

"doğa, eşcinsel davranışı defaatle gösteren bir sistem" diyen prof. dr. sevil atasoy, lgbti hakları konusunda yaptığı konuşmada ülkemizin ve bireyler olarak hepimizin tek tek alması gereken çok yol olduğunu belirtiyor. sadece eksik yasaları değil, zihniyetimizi değiştirmemiz gerektiğini anlatırken, bizden de bir ricası var: herkesin yaşama ve istediğini sevme hakkını kabullenip bunu diğer insanlara anlatmamız.
prof. dr. sevil atasoy, alman lisesi ve istanbul üniversitesi kimya fakültesi'nden mezun oldu, biyokimya alanında uzmanlık ve tıp bilimleri doktorası yaptı. cerrahpaşa tıp fakültesi'nde öğretim üyeliğinin yanı sıra, 1980-1993 arasında adalet bakanlığı adli tıp kurumu kimyasal tahliller ihtisas dairesi başkanlığını, istanbul üniversitesi adli tıp enstitüsü'nün 1987-2005 yılları arasında müdürlüğünü yürüttü ve 2009'a kadar öğretim üyeliğini sürdürdü.

2005-2009 arası, hürriyet gazetesinde haftalık adli bilim yazıları kaleme aldı. 2005-2010 arasında birleşmiş milletler uluslararası uyuşturucu kontrol kurulu'nun başkanlığını üstlendi. ayrıca, mağduriyet projesi'nin yürütücüsü, kanıt adlı televizyon programının konsept sahibi ve hikâye danışmanı, teşvikiye laboratuvarı, ıfss ve s. atasoy-ekinci danışmanlık şirketlerinin sahibidir. halen üsküdar üniversitesi rektör yardımcısı ve suç önleme merkezi müdürü olarak görev yapmaktadır.

içinde hiç boş şarkı olmayan albümler

sevgili sözlük

ne olursa olsun, sözlükte yazmak beni hep rahatlamıştır. hiçliğin ve sıradanlığın patikalarında dolanıyorum.

halide edip adıvar

ömrünün son yıllarını geçirdiği hindistan'da yazdığı siyasi anal kitabı bölgenin geleceğine şekil verdiğini hocamdan duyunca içimden bir daha doğan kadın... çok önemlidir hem de çok. son yıllarındaki zihninin dinginliği dehasının kanıtıdır. ındia kitabını okumak çok sağlam altyapı ister. sonraları ghandi hindistan'ın annesi demiştir.

homofobiye karşı sokakta soyunan çift

brezilya için belki güzel bir eylemdir ama sadece eylemdir... neyi değiştirir ki bu eylem? verilere göre hala brezilya'da her dakika bir lgbti bireyi nefretle öldürülüyor ve birisi çıkıp bunu malzeme yaparak resimler çekmiş kış ortası soğuk işlek bir caddede. vurucu ve etkili bir haber ama brezilya bu küçük eylemle kendi gerçeklerini keşfedip ne kadar ilerler orası belli. bunu istiklal'deki 2015 pride' daki rezillikle nasıl bağdaştırılır bilemedim hani tam da hürriyet.com.tr vari alakasız bir haber alakasız bir üslupla sunulmuş. net olarak belirtmek istediğim şey şu : genel olarak kabul görmek ve yasal bir kazanım elde etmek için soyunarak savaşacaksak bunun sonucu sadece daha fazla nefret uyandırıp daha çok ölüme sebep olmak olur. nitekim bu yılki pride sonrası hepimiz bunu gördük yaşıyoruz. brezilya farklı bir ülke, şartları ve sonuçları da farklı elbette. ne de olsa daha ileri bir demokrasidir bizden. ama türkiye olarak resme bakıldığında ve benzeri bir kaç demokraside de olduğu gibi haklar savaşarak değil siyasetçilerin o yasal hakkı veya özgürlüğü vermesinden doğacak rantı ve oylara yansıması ile gerçeklik buluyor. örnek olarak kürt siyasi hareketinin filizlenmesi ilerlemesi ve nihayetinde iktidarın bundan bir şekilde faydalanmayı bilmesi diyebilirim. ortada bir savaşın zaferi değil siyasilerin ayak oyunları var. lgbti de türkiye'de büyük olasılıkla bu şekilde haklar kazanacaktır yani akademik ilerleme şemaları bunu öngörüyor ve bu bağlamda kıyımlar olmadan yaşayabilmek için akılcı davranmamız lazım herkesin de bu konu da sorumluluğu var... dahası öngörüleri değil de sonuçlarına bakalım lgbti hakları cumhuriyet tarihinde hiç gündeme gelmedi ve gelemiyor olmasının bir nedeni de lgbti üstünden para veya imtiyaz kazanan kesimdir, nihayetinde sonuca giden değil muhalif olan bir yapı var. konuyu dağıtmadan türkiye gerçeklerine muhafazakar yapıya eğilmeden girişimler ancak daha çok nefretle sonuçlanır. doktrini bilmek adına kabul görmek için sevilmek yani uslu çocuk rolünü oynamak değil akılcı hamleler yapmak lazım diyorum. gerçek aktivizm olsa olsa kopyala yapıştır ithal mantıkla değil kendi toplum gerçeklerine uygun alternatif akılcı çözüm getirici tavırlarla olur.

türk eşcinselliğindeki aktiflik pasiflik paradoksu

koşullanma meraklısı fikir babalarımızdan mı gelir yoksa şark kafasından mı kaynaklanır bilinmez? nihayetinde bu vardır ve aşılması gerekir.

not: fikir babası heteroseksist bir tanım oldu analara selam olsun

seks hayatınızı iki kelime ile anlatın

ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla

sisyphos tanrılara karşı suç işlemiş kişidir, onlarla boy ölçüşmeye giriştiği için de ölüler ülkesinde korkunç bir cezaya çarpılır. dona düşen son damla da bunu tam karşılar... ne kadar uğraşsa da sisyphos o kayayı bir türlü tepeye çokaramamıştır. odysseus'dan küçük bir alıntıda şöyle anlatır:

sisyphos'u gördüm, korkunç işkenceler çekerken;

yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı,
ve kollarıyla, bacaklarıyla dayanmıştı kayaya,

habire itiyordu onu bir tepeye doğru,
işte kaya tepeye vardı, varacak, işte tamam,
ama tepeye varmasına tam bir parmak kala,
bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri,
aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya,
o da yeniden itiyordu kayayı tekmil kaslarını gere gere,
kopan toz toprak habire aşarken başının üstünden,
o da habire itiyordu kayayı aşarken başınınüstünden,
o da habire itiyordu kayayı, kan ter içinde.

insan yaşamının anlamsızlığı içinde insan onurunun gene de, dış etkenlerin anlamsızlığına, koşulların kaçınılmaz baskısına karşın zorunlu olan yükü bile bile taşımayı anlatır bu hikaye... sisyphos'un bu korkunç işkenceden herşeye karşın bir zevk duyduğunu, bilincin verdiği sevinçle bir çeşit mutluluğa, umutsuzluğun mutluluğuna erişebileceğini anlatır... bu yüzden ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla yani bile bile ladestir bu...

european equality gala

sözlüğün hakkettiği bir davettir, göz ardı edilmiyormuşuz kimi iç mihrak ayı cemiyetlerine rağmen dedirtti... sevindirdi haliyle

edit : o iç mihrak derken türkiye'deki bir kısım sözlük dışındaki birilerini ima ettim, sözlükteki bir yazar veya yazarları değil.

selahattin demirtaş

eski terörist olsa bile yeni türkiye'nin en önemli siyasetçilerinden biri olması önümüzdeki iki yıl içindeki performansına bakar, hesaplarıma göre 80 darbesinden sonra ilk defa sol kesim ( chp-hdp oylarının toplam ) bu kadar yükseldi.

pkk'nın diyarbakır'a terörist heykeli dikmesi

normalleşme halleridir, o heykeli dikilenler de türkiye cumhuriyeti vatandaşı idi hatırlatırım.

en muhteşem üçlü

cumhuriyet-demokrasi-güçler ayrılığı

2015 onur yürüyüşüne polis müdahalesi

istanbul'daki tüm lgbti dernekleri veya vakıflarının yöneticilerin hele ki komitedekilerin derhal istifa etmesini dilerim. haftalardır zaten böyle olacağına dair endişeler söyleniyordu ve geçen haftaki trans onur yürüyüşünden sonra beklentiler daha kötü bir müdahelenin yaşanması idi ve ürküyordum. yandaş medya iyice hedef gösterir olmuştu, ölüm görmedik en azından ama onuru ve pride'ı kutlamak için gelen insanlara neler döndüğünü komite ve dernek yöneticileri söylemeliydi... şimdi sanki bir savaş kazanmış gibi davranmalarını anlamıyorum, ya birine bir şey olacak diye aklım çıktı tüm gün.

cahile cahil demek cahillik midir

eğer cahile cahil diyen cahil olsaydı cahil demek de cahillik olacağından cühelaya cahil demek cahilliğin söylenmemesini gerektirirdi ve bu argümanla cahilliğin belirlenmediği bir dünyada aydınlık hayal olacaktı. neyse ki böylesi karanlık bir dünyada yaşamıyoruz.