wagaman

Durum: 290 - 0 - 0 - 0 - 23.09.2024 14:19

Puan: 5184 - Sözlük Kezbanı

15 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

new persona loading...parody...
  • /
  • 15

babanın trafik kazası yapması

deneyimlediğimdir, kazayı tüm aile yapmış olur...

ayı sözlük yazarlarının yaşam mottoları

içimdeki değişimin zenginliği adına

deniz gezmiş

sayılmayız parmağ ile
tükenmeyiz kırmağ ile

soya

temel besinlerimden biri

homojen dergi fanzin 1. sayı

bundan sonraki zirve ve etkinliklerde ok 'in cinsel sağlık bilgilendirmesi adına bedava dağıtımlarını bekliyorum.

hormonlu domateste dark bear'ın neden ödül verdiğini anlayamamak

hadi egomu bir kenara bırakıp yazayım.

cinim evenme'ciğim

bak şimdi bu aşağıdaki ödül sahipleri ödüllendirilirken tiye alınıyorlar timam mo

just a spoiler

2015 ödülleri ve sahipleri şöyle;

eğitim - ihsan karaman
yayıncılık - "kızları kız erkekleri erkek gibi yetiştirmek" psk. banu yaşar, zafer yayınları (domatesleri bende)
sansür - zorlu center
kurum - tdk
spor - fenerbahçe
medya - engin ardıç
siyaset - recep tayyip erdoğan
eğlence - niran ünsal
beynelmilel - isviçre

hormonlu domateste dark bear'ın neden ödül verdiğini anlayamamak

asıl komik olan kaos gl ve queer fest de katkıda bulunan birinin hormonlu domates sahiplerinin ödüllerini neden almadıklarını anlayamıyor olması değil mi?

homofobiye karşı sokakta soyunan çift

brezilya için belki güzel bir eylemdir ama sadece eylemdir... neyi değiştirir ki bu eylem? verilere göre hala brezilya'da her dakika bir lgbti bireyi nefretle öldürülüyor ve birisi çıkıp bunu malzeme yaparak resimler çekmiş kış ortası soğuk işlek bir caddede. vurucu ve etkili bir haber ama brezilya bu küçük eylemle kendi gerçeklerini keşfedip ne kadar ilerler orası belli. bunu istiklal'deki 2015 pride' daki rezillikle nasıl bağdaştırılır bilemedim hani tam da hürriyet.com.tr vari alakasız bir haber alakasız bir üslupla sunulmuş. net olarak belirtmek istediğim şey şu : genel olarak kabul görmek ve yasal bir kazanım elde etmek için soyunarak savaşacaksak bunun sonucu sadece daha fazla nefret uyandırıp daha çok ölüme sebep olmak olur. nitekim bu yılki pride sonrası hepimiz bunu gördük yaşıyoruz. brezilya farklı bir ülke, şartları ve sonuçları da farklı elbette. ne de olsa daha ileri bir demokrasidir bizden. ama türkiye olarak resme bakıldığında ve benzeri bir kaç demokraside de olduğu gibi haklar savaşarak değil siyasetçilerin o yasal hakkı veya özgürlüğü vermesinden doğacak rantı ve oylara yansıması ile gerçeklik buluyor. örnek olarak kürt siyasi hareketinin filizlenmesi ilerlemesi ve nihayetinde iktidarın bundan bir şekilde faydalanmayı bilmesi diyebilirim. ortada bir savaşın zaferi değil siyasilerin ayak oyunları var. lgbti de türkiye'de büyük olasılıkla bu şekilde haklar kazanacaktır yani akademik ilerleme şemaları bunu öngörüyor ve bu bağlamda kıyımlar olmadan yaşayabilmek için akılcı davranmamız lazım herkesin de bu konu da sorumluluğu var... dahası öngörüleri değil de sonuçlarına bakalım lgbti hakları cumhuriyet tarihinde hiç gündeme gelmedi ve gelemiyor olmasının bir nedeni de lgbti üstünden para veya imtiyaz kazanan kesimdir, nihayetinde sonuca giden değil muhalif olan bir yapı var. konuyu dağıtmadan türkiye gerçeklerine muhafazakar yapıya eğilmeden girişimler ancak daha çok nefretle sonuçlanır. doktrini bilmek adına kabul görmek için sevilmek yani uslu çocuk rolünü oynamak değil akılcı hamleler yapmak lazım diyorum. gerçek aktivizm olsa olsa kopyala yapıştır ithal mantıkla değil kendi toplum gerçeklerine uygun alternatif akılcı çözüm getirici tavırlarla olur.

kültürel aidiyet

en temelde 'ben ve öteki’ olarak ifade edilen ayrımda; aidiyetin sosyal olması, bize onun başkalık (farklılık) olgusu ile beraber var olduğunu gösterir. aidiyetin sosyalliği, bizi aidiyet olgusunun iki temel ayağı olduğu sonucuna götürür. aidiyet olgusu içinde bir ait olan ve haliyle ait olunan vardır. aidiyet bunların bir bileşimidir. kimliklenen yani ait olan bazen bir bireyken bazen de toplumun kendisidir. aksine kimlikleyen her defasında sosyal birimlerdir. hiçbir birey kimliklenme sürecini salt bireysel yeti ve kazanımlarıyla gerçekleştiremez. aidiyet olgusu ve kimliklenme süreci çok yönlü, dinamik ve sürekli bir oluşumdur. bu da kimlik oluşum sürecini etkiler. toplumsal etkinin sonucunda kimlik oluşumunda insanlar genelde çoğul aidiyetlere sahiptirler, yani kimlik çoğuldur. kimlik olgusunu nihayetinde verilen ve kazanılan olarak sınıflandırmak mümkündür. süreklilik’ dinamiklik ve çoğulculuk bir araya gelince verilen kimlikler devinim içerisindedir. böylece toplumsal kimlik bireyde mutlak bir belirlenim gücüne sahip değildir. kimselik yalnızca toplum tarafından verilmiyor ve doğanın da kimi belirlenimleri söz konusu diyebiliriz; 'kadın-erkek-çocuk-yaşlı’ gibi… biyolojik ve sosyolojik belirlemenin yanında anlam boyutunda; ekonomik boyutta 'kimselik’ belirlenmesi yapılıyor demek günümüz deyimlerini de es geçmemek olur. derrida’nin deyişiyle, bütün aidiyetler farklarıyla beraber vardır. kendisinin başkası olmayan hiçbir kültür ya da kültürel aidiyeti yoktur. *

günün sözü


çabalar acı vermeye başladığında,
kendisini zorlamaya devam edebilen adam,
kazanacak adamdır.

roger bannister

günün sözü


yanında huzur bulduğunuz.
rahat davrandığınız.
kahkaha attığınız.
muhabbetine doyamadığınız.
bol kahve tükettiğiniz insanlar.
servetinizdir.

alttaki yazara soracaklarım var

bankacibear sevgilim yok üstelik akıllı telefonum da yok...

emre aslında göbek adımdı sonradan isim değiştirdim o yüzden göbek adı önemlidir

hey alttaki en son zaman outdoor takıldın?

bugünün bir saniye daha uzun olması

international earth rotation and reference systems service tarafından dünyanın kendi ekseni etrafındaki hızının yavaşlamasından dolayı gün süresine bir saniye eklenmesinden ibarettir. yani bugün 23:59:60'dan sonra yeni güne saatlerimiz geçecektir. 1820 den beri gün süresi tanımlanmış durumda ve bu o zamandan beri günün iki saniye kadar uzamasıyla eklemeler yapıldı. en son 30 haziran 2012'de ekleme yapılmış.

doğruluğun ölçütü nedir

doğruluğun gerçekliği olmadığı ve genel geçer bir cevabı barındıramayacağını modern yaklaşımlar saptamış durumdadır. mesela gündemimizi meşgul eden soyunarak protesto hakkında doğruluk gerçeklik ve benzeri bir takım açılımları naçizane kendimce yapmak isterim... öncelikle siyasi hayatta, yasal hak talep etme süreci oldukça sancılı geçtiğini tarihten örneklerle kolayca saptayabiliriz ve dahası hayatta hiçbir şey siyasi bir talebin teorik edinimlerini pratik eylemlerle desteklemek kadar zor değildir ve siyasal hak kazanımlarının bu kadar uzun sürede gerçeklemesinin bir nedeni de budur. ahlak deyimi insani bir terimdir ve asla kesin bir forma büründürülemez. var edildiği toplumda ete kemiğe bürünür ve bu zaman içinde elbette değişir. siyasi hak talep eden kesim sonsuz özgürlükler olamadığından sınırlandırıldığı bir alanda bir özgürlük ister ve bunu isterken içinde yaşadığı toplumun ahlağını baz alarak davranmak zorundadır, bunu parlamenter siyasi geleneği olan demokrasiler için deneyimledik tarihte defalarca, yoksa yasa koyucu erki etkilemesi ve söz sahibi olması ancak bolşevik devrimi gibi bir askeri-siyasi darbe veya devrim ile mümkündür. farz edelim ki lgbti kesim ülkemizde eşitlik ve birçok alanda iyileştirme isterken mücadelesinin referansı ne olmalıdır? görünür olmak bizler için çok önemli * yani hayatında çevresi tarafından tam anlamıyla bilinmeyen moda deyimle out olmayan birilerinin ahlak ve doğruluk kime göre diyebilir, ama samimiyetimle inandığım şey toplum nezlinde kabul edilebilir ve saygı uyandıran bir resim mücadelemizin kabulü açısından kolaylıklar sağlar. bu durumda seviyeyi istanbul cihangir gibi semt bireyleri değil de annelerimiz babalarımız dahası oy çoğunluğu olan taşraya göre ayarlamak akıllıca olacaktır. yani lafın kısası o beğenmediğiniz ahlağını örfünü adetini küçümsediğiniz köylüye derdinizi anlatmak zorundasınız ve doğrular çoğunluğun doğrusudur bu ülkede maalesef. kamplaşmak ve işi yokuşa sürer gibi batı'dan ısmarlama queer teoriler toplumca kabul görmez, kabul görecek olsaydı yaklaşık yüz yıllık cumhuriyet tarihimizde medenileşme hareketi ve inkılaplar toplumca karşılık görürdü. bakınız bizi yönetenlere ne kadar da ilkelerden uzak ve yeni osmanlıcı bir tutumları var. işin açığı hepiniz de biliyorsunuz seçimlerde aldıkları oyları yani cevabım halkın genelinin üzerinden doğrular belirlenirse hak talepleri karşılığını daha kolay bulur ve bu doğrular kültürden kültüre göre değişir. toplum mühendisliği sorunu kesinlikle şablonlar üzerinden yapılmıyor. mesela berlin' de veya nyc'da olan bir uygulama burada işlemeyebilir hatta çok fena geri tepebilir.

onur yürüyüşünü eleştirememek

bursa chp il delegesi trans kadın arkadaşım öykü evren özen'in eleştirileri ile ilgili bu yazıyı okumanızı dilerim.

http://www.yurtgazetesi.com.tr/gundem/on...

2015 onur yürüyüşüne polis müdahalesi

istanbul'daki tüm lgbti dernekleri veya vakıflarının yöneticilerin hele ki komitedekilerin derhal istifa etmesini dilerim. haftalardır zaten böyle olacağına dair endişeler söyleniyordu ve geçen haftaki trans onur yürüyüşünden sonra beklentiler daha kötü bir müdahelenin yaşanması idi ve ürküyordum. yandaş medya iyice hedef gösterir olmuştu, ölüm görmedik en azından ama onuru ve pride'ı kutlamak için gelen insanlara neler döndüğünü komite ve dernek yöneticileri söylemeliydi... şimdi sanki bir savaş kazanmış gibi davranmalarını anlamıyorum, ya birine bir şey olacak diye aklım çıktı tüm gün.

olympe de gouges

burjuva devrimi’nin bayrağında 'eşitlik, özgürlük, kardeşlik’ yazıyordu, ama kardeşlik ’erkek kardeşlik’ idi, burjuvazinin “insan” soyutlaması da, yüzlerce yıllık bir geleneği sürdürerek, kadını dışlayan bir nitelik taşıyordu. çünkü 17. ve 18. yüzyıllarında aydınlanmacı ve rasyonalist filozoflarının idealindeki “akıl insanı” da erkekti ve büyük fransız devrimi’nin ünlü belgesi olan insan ve yurttaş hakları bildirgesi bu anlayışla kaleme alınmıştı. fransız devrimi’ne büyük umutlar ve özverilerle katılan devrimci kadınların en radikal temsilcilerinden biri olan olympe de gouges, 1791 yılında kadın ve yurttaş hakları bildirgesi’ni işte böyle bir hayal kırıklığı ve mücadele bilinci içinde ilan etti. ancak, erkek egemenliğine başkaldırının bedelini, giyotine gönderilerek pahalı ödedi: ”devrimci mahkeme”, onu ,”kadınlara yarışmayacak şekilde politikayla ilgilendiği için” ve “diğer kadınlara da ibret olsun diye” ölüme mahkum etmişti. 19. ve 20. yüzyılda kadınların eşitlik mücadeleleri yoğunlaşarak devam etti ve en azından yasal kazanımlara yol açıldı.

ilgilenenlere yazının tamamı http://emreakpek.com

demet demir

sosyalist çizgisinden ödün vermeyen bir trans amazon olarak, heykeli dikilecek kadınlardandır... lgbti derneklerinde fon icat oldu, aktivizm bozuldu; lgbti mücadelesi şirketleşmiştir diyen eski topraktır.

http://t24.com.tr/haber/devrimci-trans-k...

cemil ipekçi

bir demecinde türkiye'de eşcinseller sadece ruj sürme ve seks hakkı istiyor beyanında bulunmuş alemeti-harika kişidir.

ota boka zirve yapmak

  • /
  • 15

iran'da eşcinsel yok

vardır; renktaşlarımızın iran'da molla hakimiyeti altında korkunç bir hayat yaşadığı ortada, ama her şeye rağmen, size rağmen varlar ve var olacaklar.

cambridge üniversitesinin psychological medicine dergisinde gezinirken denk geldiğim bir araştırmayı paylaşacağım: iranlı gay erkeklerdeki mental hastalık semptomları ve intihar eğilimi.

dergiye ve makaleye 36 dolar karşılığında ulaşılabiliyor ancak bilimin deliklerden sızma gibi bir huyu vardır. dolayısıyla size sci hub üzerinden ücretsiz ulaşmanız için link bırakıyorum, ben özetleyeceğim makaleyi ancak okuma yapmak isteyenler buradan ulaşabilir: https://sci-hub.se/https://www.cambridge...

makale 2019 yılında yayınlanmış, 2021 yılında da revize edilerek dergiye kabul almış. özellikle iran'ın seçilme nedeni malum hükümet ve burada gay erkeklerdeki yüksek intihar oranı. çalışma iran'da gizlilikle yürütülüyor 18-49 yaş aralığında hayatın farklı segmentlerinde yaşayan 213 gay erkeğe ulaşılıyor. bu erkeklerden 8'i bir kadınla evli.

araştırmaya göre bu erkeklerin %9,86 ciddi anksiyete sahibi. yine %3,29'luk oranda ciddi somatizasyon bulguları var. %33 oranında depresyon belirtileri gösteriyorlar.



katılımcıların %20'ye yakını intihar düşüncesine sahip, %7,51'i intihar tehditinde bulunmuş ve %1,88'i daha önce girişimde bulunmuş.

genç gay erkeklerin yaş almış gay erkeklere göre mental problemlere ve intihara daha yatkın olduğu da çalışmada yer alıyor.

iran'ın erkek popülasyonunda -10 yaş ve üzeri erkekler için- mental problem yaşayanların oranı %19 iken gay erkeklerde bu oran %40.

normal bir popülasyona ve diğer ülkelere kıyasla iran bu konuda başı çekiyor.

iran'da eşcinsel olmak nasıl bir deneyim bilemem. ama bu pezevenk mollalara rağmen var olan, var olmaya çalışan herkesle gurur duyuyorum. zaten yaşayacağımız altı üstü 60 70 sene, onu da bu aptallar yüzünden kimimiz mental sorunlarla boğuşarak geçiriyor.

kolay değil, böyle bir ülkede var olmaya çalışıyorlar:



15 yıl önce iranlı bir gayle yapılan kısa bir video bırakıyorum, tahayyül edemiyorum böyle yaşamak zorunda olmayı, zorunda kalmayı. ama bizim hayal bile edemeyeceğimiz şeyler bazılarının gerçeği.

belçika'da ingilizce konuşulmuyor

görünce flaman bölgesi adına şaşırdığım başlıktır.

4 yıldır antwerpen belçika'da yaşıyorum ve marketteki-benzinlikteki kasiyerinden, restoranlardaki garsonuna dahası mahallenin zerdevatçısına kadar herkesle şakır şakır rahat şekilde ingilizce konuşuyorum. ve bu ben felemekçede akıcı olana kadar da muhtemelen böyle devam edecek.

flaman bölgesindeki nüfus ana dilleriymişcesine muazzam bir ingilizce bilgisine sahip. ancak tabii bütün dünyada olduğu gibi fransızca konuşulan valon bölgesi ve brüksel başkent bölgesinde bahsedildiği üzere aynı değil. fransızca konuşulan yerlerde ingilizce'ye karşı garip bir tutum var. resmen dil faşistliği yapılıyor bence ana dili franızca olan bölglerde ve ille de fransızca konuşacaksın diye inatlaşıyorlar.

valon bölgesinde felemenkçe ve almanca da bu ülkenin resmi dillerinden olmasına rağmen felemenkçe soru sorulduğunda ısrarla fransızca cevap veren insanlar da gördüm ne yazık ki. hadi bana ingilizce konuşmadın anladım da ülkenin diğer resmi dillerini de kale almadan ısrarla ve rahatsız edici bir tavırla fransızcada diretmeni anlayamadım be insancık!

o yüzden gezme daveti gelmedikçe ne brüksele ne de valon bölgesine gitmiyorum çünkü gerçekten flaman bölgesi dışında turistik noktalarda değilseniz ingilizce ile iletişim kurmak bir külfet haline geliyor.

zenne

konusunun ağırlığı sebebiyle tetiklenmekten korktuğum için yıllardır izlemekten kaçtığım filmdir. filmdi. izledim ve saatlerce ağlamamı durduramadım. bazı kurgu detaylarıyla yoğurulduğunu bilsem de anlatılanın gerçek hikaye olduğunu bildiğim için yaşananlara karşı sinir, öfke,acı,hüzün, ne varsa her şey doldu sineme. çünkü ahmet benim arkadaş çevremden bazılarının da arkadaşı olan birisiydi ve bu hikaye aslında yakınımızda yaşanmıştı. dibimizdeki bi ihtimal olması korkunç hissettiriyor, hep de öyle hissettirdi. çünkü ben ortaokulda idim bu olduğu zaman. duyduğumda muhtemel geleceğim bu galiba deyip çok zor bi dönemden geçmiştim ve o zamanlar kimlik şekillenme dönemleriydi bi de tabi benim için. o yüzden şimdi film olarak baştan sona hikayeyi tekrar izleyince , tüm bu korkuların acıların tetiklenmesi kaçınılmazdı. ancak yine de ahmet'in anısına bunun yapılmış olması beni mutlu ediyor. hikayen asla unutulmayacak ahmet. umarım huzur içinde uyuyorsundur.

izmir

türkiye'nin en özgür şehri olduğu söylense de bu sadece bir iddiadır. yaşarsanız anlarsınız.

transseksüel

transseksüelite bir cinsel yönelim değildir, cinsiyet kimliğidir. yani feminen geylerin biraz abartıp kadın kılığına girmiş hali değil. eşcinsellikle alakası yoktur. transseksüeller eşcinsel, biseksuel yada heteroseksuel olabilirler.

ayı sözlük fuck buddy aranıyor ilanları

hey gidi ayı sözlük hornetten hallice olmuşsun.


buradan sözlüğün eski ağır kaşarlarına ve onları taşlayarak kovalayan yönetime selam ederim.


aynen süper devam

yıldız tilbe

"sevmek birşeydir ama saygı herşeydir. saygı çok başka bir şey, saygı herşeyi kaplıyor ama sevgi bazen insanı çaresiz bırakabilir, istediğiniz kadar sevgi dolu olun saymıyorsanız veya sayılmıyorsanız hiçbir anlamı olmuyor."

ayı sözlük

14 sene önce kayıt olmuşum :(
bu sözlük sayesinde inanılmaz güzel insanlar tanıdım hala arkadaşlığımı sürdürdüğüm insanlar bile var.

ayısözlük 2023 birinci istanbul zirvesi

tek kelime ile efsoydu benim için. kimse gelmeyince yalnız kaderimin elinden tuttum, ve karşıya altınplaka gittim. hiç şaşmaz çok dans ettim, çok eğlendim. bir sürü hetero adamla tanıştım. bir ikisine alıktım. 13e doğru yoruldum, çıkıp bir şeyker tıkındım. o sırada grindrdan avusturyalı seksi bir elemanla konuşmaya başladım, anlaştık da. önce sikiş sonra raks ettik. avrupalı sevmem ama efendi, oryantalist olmayan biri çıktı. sabaha doğru da evime vardım. bunların hepsini siz gelmeyen orospulara borçluyum. evet hem üzüldüm hem de mutlu oldum. teşekkür ederim.

ayılıkla uzaktan yakından alakası olmayan yazar

ben sözlüğe en son gireli bi bin sene kadar olmuş. * bu gece durduk yere aklıma sözlük geldi niyeyse.

"hele hele yazar olduğum zamanlar neler yazmışım, bakayim kendimden utanacak mıyım:((" diye kontrol ederken bir cümlem dikkatimi çekti.

neden bu cümle ile bir tekrar hoş buldum başlığı açmayayım ki dedim... ayı sözlükteyim ama ayı tipolojisine beden kitle endeksi dahil uymuyorum. kıllarım azıcık. sakalım bile çıkmıyor ayol :(((

kim ayı kim değil çıksın ortaya kardeşim. anonimiz zaten.

Toplam entry sayısı: 290

vegan

sol siyasetin aşamaları olduğunu elbet hepiniz biliyorsunuzdur... benim evrimimin son halkası vegan olmak oldu. on beş yıl kadar önce sosyal demokratım derdim sonra sosyalistim dedim. devam eden sürede radikal sola ve anarşiye vardım. artık yeşilciyim ve hayvan sömürüsünü red etmenin olmazsa olmaz bir gereklilik olduğunu anladım. etik meselelerden devşirdim vegan olmayı. uzun uzun okumalar yaptım. tıp, biyoloji, ekonomi, siyaset, insan ve hayvan hakları, tarım politikaları ve etik gibi disiplinlerin son vardığı nokta vegan yaşam günümüz için en barışçıl ve doğaya en az zarar veren yaşam şeklidir. vegan bir insanın neden olduğu karbon salınımı yıllık bazda etobur birine göre yedi kat daha az. insan bedeni vegan bir kökenden evrimleşti diyen ortak bir genelleme hakim. aslında savaşçı insan doğası, ki bu özümüzde olmayan bir doğadır, ortak atalarımızın etobur beslenmeye başlaması ile şekillenmiştir. bir de avcılık yapmadan ve çiğ et yiyemeyen tek etobur insan türüdür ve bu yine doğal beslenmemiz olmadığı fikrini doğruluyor.

sevil atasoy

kesinlikle akademik bir söylem. dinleyiniz lütfen. yaşam hakkına dair ve lgbti hakları konusunda aşkın cümleler duyacaksınız.



sevil atasoy, kriminalist

"doğa, eşcinsel davranışı defaatle gösteren bir sistem" diyen prof. dr. sevil atasoy, lgbti hakları konusunda yaptığı konuşmada ülkemizin ve bireyler olarak hepimizin tek tek alması gereken çok yol olduğunu belirtiyor. sadece eksik yasaları değil, zihniyetimizi değiştirmemiz gerektiğini anlatırken, bizden de bir ricası var: herkesin yaşama ve istediğini sevme hakkını kabullenip bunu diğer insanlara anlatmamız.
prof. dr. sevil atasoy, alman lisesi ve istanbul üniversitesi kimya fakültesi'nden mezun oldu, biyokimya alanında uzmanlık ve tıp bilimleri doktorası yaptı. cerrahpaşa tıp fakültesi'nde öğretim üyeliğinin yanı sıra, 1980-1993 arasında adalet bakanlığı adli tıp kurumu kimyasal tahliller ihtisas dairesi başkanlığını, istanbul üniversitesi adli tıp enstitüsü'nün 1987-2005 yılları arasında müdürlüğünü yürüttü ve 2009'a kadar öğretim üyeliğini sürdürdü.

2005-2009 arası, hürriyet gazetesinde haftalık adli bilim yazıları kaleme aldı. 2005-2010 arasında birleşmiş milletler uluslararası uyuşturucu kontrol kurulu'nun başkanlığını üstlendi. ayrıca, mağduriyet projesi'nin yürütücüsü, kanıt adlı televizyon programının konsept sahibi ve hikâye danışmanı, teşvikiye laboratuvarı, ıfss ve s. atasoy-ekinci danışmanlık şirketlerinin sahibidir. halen üsküdar üniversitesi rektör yardımcısı ve suç önleme merkezi müdürü olarak görev yapmaktadır.

beni soran olursa

yaşıyorum öyleyse varım desem kim inanır

sevgili sözlük

ne olursa olsun, sözlükte yazmak beni hep rahatlamıştır. hiçliğin ve sıradanlığın patikalarında dolanıyorum.

misafirine hazırladığı ikramların içine attıran adam

belki de misafirlerine attıramıyordur, napsın züğürt tesellisi.

türk eşcinselliğindeki aktiflik pasiflik paradoksu

koşullanma meraklısı fikir babalarımızdan mı gelir yoksa şark kafasından mı kaynaklanır bilinmez? nihayetinde bu vardır ve aşılması gerekir.

not: fikir babası heteroseksist bir tanım oldu analara selam olsun

homofobiye karşı sokakta soyunan çift

brezilya için belki güzel bir eylemdir ama sadece eylemdir... neyi değiştirir ki bu eylem? verilere göre hala brezilya'da her dakika bir lgbti bireyi nefretle öldürülüyor ve birisi çıkıp bunu malzeme yaparak resimler çekmiş kış ortası soğuk işlek bir caddede. vurucu ve etkili bir haber ama brezilya bu küçük eylemle kendi gerçeklerini keşfedip ne kadar ilerler orası belli. bunu istiklal'deki 2015 pride' daki rezillikle nasıl bağdaştırılır bilemedim hani tam da hürriyet.com.tr vari alakasız bir haber alakasız bir üslupla sunulmuş. net olarak belirtmek istediğim şey şu : genel olarak kabul görmek ve yasal bir kazanım elde etmek için soyunarak savaşacaksak bunun sonucu sadece daha fazla nefret uyandırıp daha çok ölüme sebep olmak olur. nitekim bu yılki pride sonrası hepimiz bunu gördük yaşıyoruz. brezilya farklı bir ülke, şartları ve sonuçları da farklı elbette. ne de olsa daha ileri bir demokrasidir bizden. ama türkiye olarak resme bakıldığında ve benzeri bir kaç demokraside de olduğu gibi haklar savaşarak değil siyasetçilerin o yasal hakkı veya özgürlüğü vermesinden doğacak rantı ve oylara yansıması ile gerçeklik buluyor. örnek olarak kürt siyasi hareketinin filizlenmesi ilerlemesi ve nihayetinde iktidarın bundan bir şekilde faydalanmayı bilmesi diyebilirim. ortada bir savaşın zaferi değil siyasilerin ayak oyunları var. lgbti de türkiye'de büyük olasılıkla bu şekilde haklar kazanacaktır yani akademik ilerleme şemaları bunu öngörüyor ve bu bağlamda kıyımlar olmadan yaşayabilmek için akılcı davranmamız lazım herkesin de bu konu da sorumluluğu var... dahası öngörüleri değil de sonuçlarına bakalım lgbti hakları cumhuriyet tarihinde hiç gündeme gelmedi ve gelemiyor olmasının bir nedeni de lgbti üstünden para veya imtiyaz kazanan kesimdir, nihayetinde sonuca giden değil muhalif olan bir yapı var. konuyu dağıtmadan türkiye gerçeklerine muhafazakar yapıya eğilmeden girişimler ancak daha çok nefretle sonuçlanır. doktrini bilmek adına kabul görmek için sevilmek yani uslu çocuk rolünü oynamak değil akılcı hamleler yapmak lazım diyorum. gerçek aktivizm olsa olsa kopyala yapıştır ithal mantıkla değil kendi toplum gerçeklerine uygun alternatif akılcı çözüm getirici tavırlarla olur.

ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla

sisyphos tanrılara karşı suç işlemiş kişidir, onlarla boy ölçüşmeye giriştiği için de ölüler ülkesinde korkunç bir cezaya çarpılır. dona düşen son damla da bunu tam karşılar... ne kadar uğraşsa da sisyphos o kayayı bir türlü tepeye çokaramamıştır. odysseus'dan küçük bir alıntıda şöyle anlatır:

sisyphos'u gördüm, korkunç işkenceler çekerken;

yakalamış iki avucuyla kocaman bir kayayı,
ve kollarıyla, bacaklarıyla dayanmıştı kayaya,

habire itiyordu onu bir tepeye doğru,
işte kaya tepeye vardı, varacak, işte tamam,
ama tepeye varmasına tam bir parmak kala,
bir güç itiyordu onu tepeden gerisin geri,
aşağıya kadar yuvarlanıyordu yeniden baş belası kaya,
o da yeniden itiyordu kayayı tekmil kaslarını gere gere,
kopan toz toprak habire aşarken başının üstünden,
o da habire itiyordu kayayı aşarken başınınüstünden,
o da habire itiyordu kayayı, kan ter içinde.

insan yaşamının anlamsızlığı içinde insan onurunun gene de, dış etkenlerin anlamsızlığına, koşulların kaçınılmaz baskısına karşın zorunlu olan yükü bile bile taşımayı anlatır bu hikaye... sisyphos'un bu korkunç işkenceden herşeye karşın bir zevk duyduğunu, bilincin verdiği sevinçle bir çeşit mutluluğa, umutsuzluğun mutluluğuna erişebileceğini anlatır... bu yüzden ne kadar sallarsan salla dona düşer son damla yani bile bile ladestir bu...

seks hayatınızı iki kelime ile anlatın

european equality gala

sözlüğün hakkettiği bir davettir, göz ardı edilmiyormuşuz kimi iç mihrak ayı cemiyetlerine rağmen dedirtti... sevindirdi haliyle

edit : o iç mihrak derken türkiye'deki bir kısım sözlük dışındaki birilerini ima ettim, sözlükteki bir yazar veya yazarları değil.

selahattin demirtaş

eski terörist olsa bile yeni türkiye'nin en önemli siyasetçilerinden biri olması önümüzdeki iki yıl içindeki performansına bakar, hesaplarıma göre 80 darbesinden sonra ilk defa sol kesim ( chp-hdp oylarının toplam ) bu kadar yükseldi.

pkk'nın diyarbakır'a terörist heykeli dikmesi

normalleşme halleridir, o heykeli dikilenler de türkiye cumhuriyeti vatandaşı idi hatırlatırım.

türkan saylan

tanımış olmakla şanslı olduğumu düşünmekteyim, pek sevmezdi eşcinselleri...

cumhuriyet kadınları

bir insanı tanımak

insan kendini bile tam tanıyamazken gereksiz uğraştır, tanımak yerine niyetini bilmek daha faydalı olabilir. saçmalayın kaçıp gitmiyorsa ışık var demek *

2015 onur yürüyüşüne polis müdahalesi

istanbul'daki tüm lgbti dernekleri veya vakıflarının yöneticilerin hele ki komitedekilerin derhal istifa etmesini dilerim. haftalardır zaten böyle olacağına dair endişeler söyleniyordu ve geçen haftaki trans onur yürüyüşünden sonra beklentiler daha kötü bir müdahelenin yaşanması idi ve ürküyordum. yandaş medya iyice hedef gösterir olmuştu, ölüm görmedik en azından ama onuru ve pride'ı kutlamak için gelen insanlara neler döndüğünü komite ve dernek yöneticileri söylemeliydi... şimdi sanki bir savaş kazanmış gibi davranmalarını anlamıyorum, ya birine bir şey olacak diye aklım çıktı tüm gün.