yalnıztanrı

Durum: 751 - 50 - 28 - 5 - 05.12.2023 23:54

Puan: 8406 - Sözlük Kezbanı

1 yıl önce kayıt oldu. 12.Nesil Yazar.

Kaybetmektense vazgeçmeyi yeğlerim.
  • /
  • 38

askerlik ve eşcinsellik

öyle sıkıntılı olduğunu zannetmiyorum, güzelce her türk erkeği gibi yaptım ve bitti. lakin cinsel arzularını yönetemeyen bireyler için haylice zorlu olabilir.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

bu iki kadını savunan tiplerin flörtleri veya partnerleri yürüyüşte veya bir lgbt ortamında yada yönelimlerine göre bir ortama sokalım soyunsunlarda etki tepki görelim. bu ileri görüşlerinizin sonunu biraz merak ettim.

türkiye'de ölen ilk aids'li

hayatlarınıza yalnızca bir kişi alıp öylece devam etseniz yaşamlarınıza böyle sorunlarınız olmayacak.

geceye bir şarkı bırak

kimsenin doğum gününü kutlamaması

uzun zaman oldu galiba, insanları iten de benim. ben istemiyorum başkaları tarafından kutlanmasını. kendi kendime kutlayıp hediyeleşmek kafi. kendi pastamı kendim kesip, kendime kadeh kaldırmak daha keyifli.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

daha önce bir entryde daha dile getirmiştim. onur yürüyüşüne katılan kitleyi göze alınca onursuz insanların onur adı altında yaptıkları yürüyüş. her türlü iğrençliğe şahit olabileceğiniz bir ortam. soyunarak neyi savunmaya çalıştılar merak edilesi. bunları alkışlayanların ve göz yumanların amacı neydi?

yalnız kalmak için nedenler

kaliteli vakit geçirmek,
kendine yönelmek,
huzura ermek,
stresten dertten arınmak vs vs

ayı sözlük yazarlarının çekici bulduğu insan tipi

öyle bir insan yok. var olmayacak ta.

ayı sözlük yazarlarının keşkeleri

ne işim var bu dünyada anlamıyorum. malum gece veya doğduğum gün bari bir şey olsaydı da gelmeseydim şu fani dünyaya. öleceksek bir gün ne diye yaşıyoruz, ne diye bu denli eziyet çekiyoruz? manasız. keşke var olmasaydım.

ayı sözlük yazarlarını ayı sözlük'te yazmaya iten sebepler

hiç düşünmedim ama ekşi sözlükte insanları yeteri kadar çıldırtıyorum, bari birde kendi türümün sözlüğünde de faaliyet göstermek için sanırsam.

ayı sözlük yazarlarının sevmediği insan tipleri

kısacası insanoğlunu din, dil, ırk, tip, karakter, yaşam stili, prensip ayırt etmeksizin komplesini sevmiyorum.

mutluluk veren küçük şeyler

iz bırakanlar unutulmaz

kimsenin iz bırakmasına müsaade etmedik, iyi böyle.

çaresizlik

yeni sevgilide olması istenen özellikler

siparişleriniz ele alınamamış galiba. akışa bırakın, olduğu gibi görünsün kafi.

ayı sözlük yazarlarının yaşları

her doğulu aile çocuğu gibi kimliği bir kenara atarsak 24 olduk geçenlerde, 25’den de gün alınmaya başlandı. çeyrek asır oldu.

insanın yaşlandığını anladığı an

son zamanlarda her an öyle düşünüyorum.

baba oğul diyalogları

ayakkabıyla şarap açmak

irem dericinin ayağı ile şarap içişini hatırlatan başlık.

yazarların şu anki ruh halleri

azrail’i bekleyen yatalaklar gibiyim, gelde bitsin bu çile der gibi.
  • /
  • 38

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

bulunduğumuz şehirde ise haber et yalnıztanrı. haftasonu ev yemeği getiririz sana. *

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

sözlüğümüzün son günlerdeki en aktif üyelerinden yalnıztanrı askere gidiyormuş.

ben bir tanrının askere gittiğine daha önce hiç rastlamadım. şimdiden kolaylıklar dilerim. güle güle gidip gelsin ama kendini çok kaptırmasın. asker ocağı başka kucaklara benzemez. askerliğin ilk günlerinde yan ranzamda vatan millet sakarya diye dolaşan elemanı tezkere aldığımız gün otogarda görmüştüm lanet okuyordu.

seni özleyeceğiz tanrı.

aşk

sevdiğin kişiye doyasıya sarılmak ne tür bir histir, ya da oturduğun yerde başının omuza doğru yaslanması? yıllar öncesinde çok kısa da olsa hatırlıyorum, çok ilginç bir uyuşma hissi anımsarım, o an için hem huzurluydum hem de bunlar bitecek telaşıyla titrek bir vaziyet. öpmeyi ise bilmem, yaşamadığım doğrudur, ya da gece boyu sarılmak? kendimi bildim bileli sol kol başın altında sağ kol ise omuz üzerinde uyurum. sözün kısası uzun uzun yaşamadığım bir histir aşk.

ama uğruna koşturmayı bilirim. öncesinde görmek ve hoşlandığını fark etmek, doğrusu bu konularda ilk görüşçüyüm. sonrasında ise tanışmak, o anın heyecanı, en ufak hareketten medet ummak, zamanla adeta takıntılı bir ruh haline bürünmek, onun olduğu her yerde mutlu olmak ile olmadığı yerde huzursuzca dolaşmak, sonrasında ise kendi kendine gelin güvey olmak. tabi burada bitmiyor, ekseriyetle günün her vakti ve saati hayallere dalabiliyorsunuz, öyle hayaller ki bulunduğunuz zaman ve mekandan bağımsız bir gelişim seyrediyor, gel zaman osmanlı dönemi balkan coğrafyasında bir dere kenarında, git zaman roma'nın surları altında bir yerlerde buluşuyorsunuz, olmazsa alternatif bir evrende baş başa kalıyorsunuz. hikayenin gerçeğine doğru dönersek eğer onunla bulunduğunuz her mekan size o anki hislerinizi ve karşınızdaki kişinin tavrını hatırlatıyor, kimi zaman gülerek kimi zaman ise üzülerek yad ediyorsunuz, kendi adıma konuşursam bugün dahi yıllar önce sevdiğim kişilerle oturup dolaştığım yerlerde geziyor ve hatırlıyorum, ki hafıza aynı zamanda kendini bilen bir benliğin gereğidir, anıların iyi ya da kötü olması fark etmez, hatırlıyor olmak zorundayız.

işin bir başka ilginç boyutu ise aşkın "rasyonel" açıklamasını hala tam anlamıyla yapamıyoruz, tabi ki bu konuda epey teori ve araştırma var, ancak bir yerlerde boşluk hissediliyor. mesela üreme içgüdüsü üzerinden açıklamaya çalışıyoruz lakin bir insana yalnız sarılmak ve yüzüne bakarken gülüşünü özümseme isteği bu içgüdüyle ne kadar uyuşuyor? ya da aseksüeller, onların da aşık olduğunu görüyoruz, aşk sıklıkla cinsellikle iç içe bir profil seyretse de cinselliğin çok daha geriye düştüğü vakalar mevcut. belki de insanın kimilerinin zannettiği gibi biyolojik bir makine olmadığının en güzel kanıtı aşık olmasıdır.

son olarak, şu vakte kadar yaşanan hezimetlerin bir getirisi de insanı katılaştırması, hele ki eşcinseller için bu adeta hayatta kalma refleksine dönüşüyor. kendi adıma konuşacak olursam sevgiyi umutla eş bir biçimde hissettiğim vakit doğaya ve pozitif duygulara daha çok yaklaşıyorum, o vakit dışarıya karşı daha sevgi dolu baktığımı hissediyorum, peş peşe gelen yenilgiler ise içten içe bir öfke doğuruyor. tasvir etmek gerekirse eğer, kendimi çevresinde yıldırımların düştüğü bir tepede önündeki ovaya büyümüş ve dikleşmiş gözlerle bakan bir savaşçı gibi hissettiğim oluyor, bir sonraki sahnede ise lejyon bölüğü tabutta bir ceset taşıyor. adeta bir yabancılaşma ve doğal olandan ve bir parça iyiden uzaklaşma hali.

türkiye'de spor bilim ve sanatın olmaması

aaaa lütfen ülkemizde macfit gibi bir değer varken spor yok diyemezsiniz. ayrıca uzay üssü de kuruyoruz, hatta kurmuş ve uzaya ilk mekiği fırlatmış bile olabiliriz. ya da havai fişekleri de mekikten sayarsanız bayaa bir fırlattık. yani bilim de var bu ülkede. sanat zaten var oluummm. hırsızlık sanatı, yalan söyleme sanatı, doğru söylediğini iddia etme sanatı, yalakalık sanatı, ayakta adam sikme sanatı, zam sanatı var, var oğlu var yani anlayacağınız. öyle bol keseden bizim ülkemizde hiçbir şey yok diyemezsiniz. sırf bu yüzden batı bizi çok kıskanıyor. bizim ulaştığımız muasır düzeye ulaşamadıkları için.
beton sanatını eklemeyi unutmuşum bak, en önemli sanatımız da o.

Toplam entry sayısı: 751

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

şu an acemiyi yeni bitirmek ayrı bir duygu. pembe teskere tercih etmem, paşalar gibi yapmak dururken.

kocamı bir erkekle yakaladım

bekarken istediğiniz her şeyi yapın saygı duyarım lakin, hayatınızda birisi varken veya evliyken bunu yapmayın. karşınızdaki insana biraz değer verip önemseyin. kendinizi onun yerine koyun.
ayrıca dünyayı hetero hayattan sıkılan insanların kurtaracağını zannetmiyorum. evlendikten sonra kendini keşfeden bir insanın kime ne yararı olabilir?

nonteist eşcinsellerin müslüman eşcinselleri hor görmesi

kimse kusura bakmasın müslümanım diyorsan islamiyetin getirmiş olduğu ve şahsa yüklediği tüm sorumlulukları üstlenip o yaşam stiline bürünmen gerek sen dini görevlerini ve yasaklarını yerine getirmiyorsan müslümanım deme buda bi saçmalık , bu görüşüm sadee islamiyet adına değil tüm dinler adına bişeyi tam yapmıyorsanız ben buyum demeyin .

aşık olunan kişi için ideoloji değiştirmek

kimse için kendisinden ödün vermemeli insan , ideolojileriniz , yaşam standartlarınız veya prensipleriniz ne kadar farklı olursa olsun bunların göze batmaması gerek gerçek bir ilişkide , eğer batıyor ve değişime sürükleniyorsa bir taraf o ilişki ya gözden geçirilmeli yada bitirilmeli .

kaçıncı buluşmada sevişilir

akışa bırakılmalı birazda kişinin sabrı yoklanmalı bence sonuçta eşcinsellerin çoğunluğu yatak üzerine kurulu karşındaki kişinin senin için ne kadar beklediğine bakmalı bence kişi yoksa her ay yada her gün birini bulmak için çırpınırsınız sonra yaş almış başını gitmiş eskortlara para dağıtmaya başlarsınız bence ömürlük birini bulmak için çabalayın kendinizi…

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

şu an acemiyi yeni bitirmek ayrı bir duygu. pembe teskere tercih etmem, paşalar gibi yapmak dururken.

hornet

insanların klonlaştığının garantisi olan uygulama , 3 günlük bir deneyimim oldu yüzlerce insan yazıyor ve hepsi bir birisinin aynı şeyleri yazıyorlar , adam tanışmak için yazıyor fakat bir insanla nasıl tanışılacağına dair hiç bir fikri yok , sapkınlığın zirve yaptığı , manevi benliğin tamamen kaybolmasına , küçük çocukların yaşlılara metrislik yapmasına öncü olan uygulama .

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

başlığı görünce çok şaşırdım, herkese teşekkür ederim iyi ki varsınız. askerlik anılarımı seve seve anlatırım. şarkı gözlerimi yaşarttı, tekrardan teşekkürler. bu arada kayseriye hava komutanlığı, çok iştahlı bir insanımdır ev yemeklerine hasret duyacağım kesindir.

neden yalnızım

şöyle bir düşündüm, ben neden yalnızım diye. hani bu aşk, sevgili, arkadaş ve aile bakımından, her şeyi bir kefeye koydum ve sağlamca düşündüm. asıl sorunun şu olması gerektiğini anladım, türkiyede eşcinseller neden yalnız. kimsenin neden bir partneri yok, herkes ilişki konusunda neden yalnız. arkadaş konusundada, öyle sağlam dostluklar ise şahit olduğum kadarı ile oda yok. yani koca ülkede, ayrım yapmadan 10 milyondan fazla eşcinsel var, neden toplasan 100 çift çıkmıyor?

kaçıncı buluşmada sevişilir

akışa bırakılmalı birazda kişinin sabrı yoklanmalı bence sonuçta eşcinsellerin çoğunluğu yatak üzerine kurulu karşındaki kişinin senin için ne kadar beklediğine bakmalı bence kişi yoksa her ay yada her gün birini bulmak için çırpınırsınız sonra yaş almış başını gitmiş eskortlara para dağıtmaya başlarsınız bence ömürlük birini bulmak için çabalayın kendinizi…

homofobiyesescikart

homofobiye hayır demek homofobiyi öldürmez. psikolojide nefretin sebebi bulunmaya çalışılır ve o duygudan kurtarılır insan. kısaca bu insanlar bizden neden nefret ediyorlar diye düşünün biraz, düşünelim. önemli olan homofobiye hayır demek, pankartları açmak, olay çıkartmak, boykot etmek çözüm değil. çözüm olsaydı bugün böyle bir sorun olmazdı ve her geçen gün homofobi bu kadar ilerlememiş olurdu. homofobiye hastalık demek, tedavi olun demek de çözüm değil. o nefreti bir şekilde biz yarattık, sen veya ben yaratmasamda gözde görünür eşcinseller çok iyi homofobiyi besliyorlar. o nefreti nasıl yeneceğimize odaklanmak belki daha iyidir. devlet bize hak verse onu yapsa, bunu yapsa ne değişecek? sadece nefretin boyutunu büyütecekler. bu ülkede her şeyin bu kadar zor olması neden? neden insanlar bunu bu kadar zorlaştırıyorlar? neden gözde görünür insanlar ayta sözeri gibi nefreti yenmek yerine nefreti beslemeyi tercih ediyorlar? anlamıyorum. suç veya hastalık var ise çift yönlü bu. eşcinselliğini kabul etmeyip direnen hastalar en büyük homofobikler onlar, yani en büyük nefret algısı bir eşcinselde. translara gidenler de sokakta homofobikler. bunu normal buluyorum türk toplumunun algısında, geceyi eskortta geçirirler sokakta taşlarlar. tüm ülkeyi tedavi ettirebilir miyiz. insanları durmaya itmek, insanlara sadece gaz verir. insan yapma denileni yapmaya meyillidir, yaş fark etmez. dur demek ile yasalarda hak sahibi olmakla bu nefreti yenemeyiz, sadece besleriz bu nefreti. bu ülkede yasalar işe yaramaz, yaramış olsaydı her geçen gün bu halk bu kadar suça meyilli olmazdı. sorun bir kısımda değil tüm toplumda, hastalık sa evet hepimiz bir şekilde hastayız.
kişisel düşüncelerim bunlar, saygı duyun duymayın pek umrumda değil.

yalnıztanrı'nın askere gitmesi

şu an acemiyi yeni bitirmek ayrı bir duygu. pembe teskere tercih etmem, paşalar gibi yapmak dururken.

kocamı bir erkekle yakaladım

bekarken istediğiniz her şeyi yapın saygı duyarım lakin, hayatınızda birisi varken veya evliyken bunu yapmayın. karşınızdaki insana biraz değer verip önemseyin. kendinizi onun yerine koyun.
ayrıca dünyayı hetero hayattan sıkılan insanların kurtaracağını zannetmiyorum. evlendikten sonra kendini keşfeden bir insanın kime ne yararı olabilir?

sözlükteki ucuz yazarlar

var maalesef böyle yazarlar, tek amaçları uçkurları olan, basit amellere hizmet eden, bırak dünyaya kendine bile yararı olduğundan şüphe ettiğim yazarlardır, ayrıca hiç bir şey elde edememiş olduğu yerde seke seke boyu kısılan yazalardır. açmış oldukları başlıklar, ah heleki başlarına gelen traji komik olaylar yok mu.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

daha önce bir entryde daha dile getirmiştim. onur yürüyüşüne katılan kitleyi göze alınca onursuz insanların onur adı altında yaptıkları yürüyüş. her türlü iğrençliğe şahit olabileceğiniz bir ortam. soyunarak neyi savunmaya çalıştılar merak edilesi. bunları alkışlayanların ve göz yumanların amacı neydi?