her türlü kemalizm eleştirisinin atatürk e hakaret sayılması

türkiye'de, özellikle kendini kemalist sayan kesimler tarafından gösterilen hassasiyet.
1920 lerin, 30 ların türkiyesini şekillendiren bir anlayış'in sağlıklı bir eleştirisini yapabilmek, ne yazik ki bu hassasiyet yüzünden pek mümkün gözükmüyor.
herkesin farklı bir kemalizm anlayışı olduğu bir ülkede, her türlü eleştirinin direk atatürkün kişiliği bağlamında püskürtülmeye çalışılması, büyük ideolojik sığlığımızın göstergesi olabilir ancak.
chp'nin, mhp'nin, ip'nin hatta akp'nin, her birinin bir kemalizm anlayışı var.
27 mayıs, 12 mart ve 12 eylül, hepsi de kemalizm'in kutsal hazinelerini korumak adina yapıldı. oysa bu darbelerin kimi sağ, kimi sol darbelerdi. bu durumda kemalist ideoloji sağ bir ideoloji midir, yoksa sol mudur?
atatürk'ün külliyatını hatmedip, ondan yilmaz bir laiklik savunucusu ve pozivitizm neferi de, ezilen mazlum
müslüman halklara kılavuzluk etmiş bir gazi de yaratabilirsiniz.
nitekim halk tv'de bu günlerde atatürk'ün islama hizmetleri diye bir kitabın tanıtımı dönüp duruyor.
yine yıllarca birbirlerine kurşun sıkmış 68 kuşağının ve sonrasınin her iki tarafı da kendini kemalist addediyordu..
devletçilik mi, liberal ekonomi mi?
halkçılık mı, milliyetçilik mi?
statükoculuk mu, devrimcilik mi?
peki ya "muasir medeniyet seviyesine ulaşmak" derken atatürk avrupayi mi, avrasyayı mı örnek gösterdi?
ab'ye giriş heveslisi klasik beyaz türkler mi yoksa avrasya'cı neo-ulusalcılar mi daha kemalist?
anlayan varsa beri gelsin..
özellikle kemalizm'i bir ideoloji olarak gören kesimler tarafından yapılan savunma refleksidir.
kemalizmi elestirmek bu anlamda, zaten kemalizm'i bir ideoloji olarak görmeyenlerle rahatlıkla yapilabilecek bir tartışmadır ve türkiye'nin hem geçmişini ve bugününü daha gerçekçi analiz etmek hem de geleceğini sağlıklı bir biçimde kurgulamak için elzemdir.
kemalizm'in eklektik bir düşünce yapısı olması, onun ardına sığınarak statükoyu savunanların işine geliyor ve böylece, hem atatürk'ün en önemli ilkelerinden olan devrimcilik ilkesi, hem de atatürk'ün yaptığı diğer önemli işler gümbürtüye gidiyor.
değişim ve dönüşüm dönemleri elbette toplumsal sarsıntılara yol açacaktır. bunu en az hasarla atlatmanın yolu,
tabuların koruyucu gölgesine sığınmaktan vaz geçmektir.
sağlıklı bir kemalizm elestirisi yapmadan, kemalist toplum mühendisliğinden günümüze miras kalan laiklik (devlet dini olarak sünni islamın ikame edilmesini laiklik sanmak), kürt sorunu (çok etnisiteli bir toplumdan ulus devlet yaratmak) ve ermeni meselesi gibi konular başımızı daha çok ağrıtacaga benzer.