hrant dink

7 Entry Daha
tüba çandar'ın yazdığı hrant kitabı hrant dink'in tüm hayatını, doğumundan, gençliğine yaşadığı bir ömrü dile getiren güzel bir otobiyografik romandır. ben bu kitabı okurken çok düşündüm, ağladım zaman zaman; gerçekten zor bir hayatı yaşamış cesur bir adamın, kendine türkiyeye adayan türkiye için adalet çabası içinde olan bu cesur adamın neler yaşadığını ailesinin, sevdiklerinin ağzından duymak gerçekten insanın boğazındaki o düğümü tıkayıp bırakabiliyor. onu anlamak için bu kitap okunmalı, tüm önyargılı davrananlara rağmen okunmalı..

kitaptan birkaç bölüm hafızamda yer etti şöyle ki;
-"eğer tercih etmek durumunda kalırsanız hangisini tercih ederdiniz? türkiye'nin 'ermeni soykırımı'nı kabul etmesini mi, yoksa türkiye'nin demokratikleşmesini mi?
-"ne yazık ki türkiye'nin demokratikleşmesini hiç önemsemiyorlardı. oysa demokratikleşmemiş bir türkiye "soykırımı" tanısa ne olur tanımasa ne olur." * syf:513

eşine şiir yazmış hrant dink o kadar da duygulu ve hisli biriymiş dedim;

ey sevgilim
ey sevgilim, ey birtanem, ey 'ben’tanem!
aç gözlerimi hadi...
ve anımsa.
günlük ezberimizin bozulduğu, sıradan söylemlerimizin kekeleştiği ilk göz sevişmelerimizi anımsa.
sınırlanmış yaşantımızı ilk yırtışımızı...
dayatılanlara, sunulanlara yenik düşmüş bakışlarımızın ilk dirilişini, direnişini...
tarih yaratıyordu artık o gözler... anımsa.
yüklüydük, gayrı insani yüklerin en ağırıyla...
aşk bu, kolay mı öyle kapıp da kaçmak? kolay mı öyle tarih yaratıp da zamanın insafına terketmek?
sırtlayıp taşınması gerekirdi geleceğe... beslenmesi gerekirdi.
azalmanın değil çoğalmanın hücresiydi sırtladığımız... bütün hallerimizin çekirdeğiydi.
artık silahımız da oydu... atom bombamız da.
nice acılı ve zalim çalkantıların arasından hep onun sayesinde sıyrılacaktık.
onu kaybetmemeliydik. o bizim tarihte ilk kurtarılacak ve hep kurtarılacak üretim aracımızdı.
zamanla hesaplaşmamızda, didişmemizde, cebelleşmemizde tek kalemizdi. “büyük dünya”ya karşı verdiğimiz mücadelede “küçük dünyamız”dı, savunma alanımızdı, sığınağımızdı.
ey sevgilim, ey aşkım!
sen var ya sen, hep uğruna mücadele ettiğim barıştın, huzurdun.
farklı olma hakkımın, eşit yaşama arzumun ve özgürlük sevdamın köküydün.
sen benim sonradan kazandığım sosyal bir hak değil, insan olma temelimdin. ta kendimdin, halimdin.
sakındığımdın. ödediğim bedellerin nimetiydin.
hep yaşadığım ama hiç erişemediğimdin.
sevgilim!
inan ben seni onursuz hiçbir sevdayla aldatmadım.
bedelin pahalıydı, ödedim... ödeyeceğim.
ve günün birinde sevgilim, gözlerim yorulanda...
çağır çocukları yanına.
aç gözlerimi son bir kez.
onlara bebeklerimi göster ve de ki:
“sizin babanız beni işte bunlarla sevdi.” * syf:643

http://www.ntvmsnbc.com/id/25134022/ *

32 Entry Daha