kahvehaneyle evli evli erkek

kahvehane kültürünü kanıksamış erkeğin kronik versiyonu. üzerine tırnaktan saça kadar sigara dumanı sinmiş, geç saatte evin yolunu hatırlayan, hayata kart açan ve hayatını futbolla sınırlayan insan türüdür bu hayat felsefesinin müdavimleri. bir erkeğin 18 yaş civarındaki sınavı gibi görülür bu sözde hayat tezgahı.

evli olanlar içinse evdeki dırdırdan kaçma yeridir kahvehaneler. işyerinden gelip ev(in) hanımı (elbette ev hanımı olacak eşini çalıştırdığını söyleyip rezil mi olsun koskoca evin reisi) tarafından özenle hazırlanan sofradaki yemeğini apar topar yiyip hesabı bile ödemeden (teşekkür bile etmeyi çok görüp, ne de olsa işi değil mi) kendini mabedine atar ve iş stresinden ve olası ev stresinden uzaklaştığını sanır. ama kahvehanede en çok tartışılan memleket kurtarma muhabbetlerinden olan en az üç çocuk yapını başarıyla uygular. çünkü kahvehanede çocuklarıyla (kendi döllerinden oluşu nedeniyle) gurur duyacaktır; sayısıyla elbette takip ettiği başarılarıyla ya da hayatlarındaki ufak detaylarıyla değil.

evle olan iletişimini kahvehanedeki telefonla yürütür ve her nedense eve hep geç geleceğini söyler durur. bu tam da herkesin yattığı saatlere denk gelir. suya sabuna dokunmadan süren bir evlilik işte. sabah kalktığında kurulu sofrası ve tanımakta güçlük çektiği ev ahalisi hazır ve nazırdır. o evin reisidir ya yemek saatlerinde o açıdan. bir de unutmadan eve para getirir ve sabah çocukların cebine para sıkıştırmayı ihmal etmez, eve de bilmem ne zaman bıraktığı paranın hesabını sorar, kadın ağzını açar açmaz.

en sevdiği muhabbet öve öve bitiremediği erkekliği, asla eşine laf söylettirmediği ve çocuklarının asla sözünden dışarı çıkmadığıdır. yani o çok önemli kahvehane arkadaşlarına göre aranan bir eş, iyi bir aile reisi ve sapına kadar babadır. en iyi arkadaşları: okeyde hep çift atan recep, çayını demli alan kemal, kahve köşesinde sızıp gün ışığıyla uyanan ismaildir. hayat senaryosunda kartlar arasında geçen bu ev(c)lilik oyununda resti çeker, hem de hiç acımadan.
6 Entry Daha