karakol

mabel matiz'in cesur klibi ile yayına aldığı mükemmel şarkısı.



youtube üzerinde yapılan bir yorumu aynen burada paylaşıyorum. klibin analizi diyebiliriz.

kırmızı karanfil binlerce yıldır masumiyetin, sevginin, güzelliğin, haksızlığın, pişmanlığın simgesi olmuş. ölüm çiçeğidir. ''aşkın mezarını cana oydular'' demesi, klipteki çocuğun elindeki karanfil, denizde ölü gibi yatması hikayedeki kişinin sevdiğini kaybettiğini gösterir. güneş doğar ve batar. gece karanlığa bürür. sevdiğinin her akşam ve gecede gözlerinde tütmesi onu bulamaması, güneşin ve şafak vakti geldiğinde ''sana dair var bir şey işte'' demesi ölen sevgiliyi ışığı gibi gördüğünü anlatır ve onun içinde yine doğduğunu.

girişte ceketinin omuzundaki ışığın vurduğu parlak çiçeklerin kardelen olduğunu düşünüyorum. özellikle omuzlarında bu çiçeği taşıması ki bu çiçek soğuğa, güçlüğe dayanıklıdır. ve sevgilisini de ışık olarak tasvir ettiğini de göz önünde bulundurursak: ''senin için her güçlüğe müşküle dayanırım, bu güçlüğü omuzlarımda taşırım sen yeter ki yanımda ol. ışığın beni aydınlatsın '' demek istiyor.

klipteki zambak saflık, temizlik olduğu kadar yeniden doğuşu simgeler yunan mitolojisinde. ölen, yedi kat göğün ağladığı, yasak elmayla tasvir olunan sevgilinin; bu ilişkinin toplum nezdinde yanlış olduğu kadar kahramanımız nezdinde beyaz bir zambak kadar temiz ve saf olduğunu yansıtmış. ve onun içinde her gelen günle yeniden doğduğunu.. zambak ayrıca adanmışlık demek.

turuncu zambak ise gurur ve güvendir. ne olursa olsun senden utanmadım demek istiyor. yoğun bir reçine görüntüsü var. o da bağlılığı temsil ediyor. greyfurt ise rengi pembe; gençlik, tazelik, heyecanı temsil ediyor olmalı.

ellerinin ellerime kapı duvar olması, kapıların açılmaması giden ve dönmeyecek birine serzeniştir. saatli bastona dikkat ettiniz mi ? ve yanında kırmızı karanfil."senin gittiğin gün zaman durdu ama bana güç veren seninle geçirdiğim zamanlar. senin son nefesine kadar olan zaman" anlamında o bastona tutunuyor. sol cep kısmı yani kalbinin olduğu yerde takım elbiseden daha siyah bir fermuar var. ama kilit gibi. yani "sen gittin ve burası da kilitlendi" anlamı taşıyor.

madalyon ise; bilirsiniz madalyonun iki yüzü vardır. onun içinde kopan fırtınayı bilemezsiniz. boynundaki kalp şeklinde bir kolye var. gömleği açık yani herkesin görebileceği şekilde kolye ''bu aşkı kimseden saklamadım.'' demek.

kahramanımızın sevdiğinin boynunda 2 tane turuncu zambak var ilerleyen sahnelerde. bunun güven, gurur anlamında olduğunu söylemiştik. o da cevap olarak onunla gurur duyduğunu, güvendiğini ifade ediyor. boyun ise insanın hayatı, yaşamı, bazen taşıdığı yük, hayatla olan ve bedeniyle olan bağıdır. birbirleri ile olan bağı gibi.

alexandre cabanel'in ''düşmüş melek'' tasviri ise lucifer'i yani şeytanı temsil eder. lucifer'in anlamı ışık verendir. bnkz. sevgili. bu aşk; hikayemizin kahramanının canını yakan, o aşkı kanındaki bir zehir gibi hissettiğini söylediği, masum gibi ama bir o kadar da yanlış olan, onu saflıktan alıkoyan bir durum gibi hissettirdiğini söyleyebiliriz. ve bu yasak durumun kahramanımızın elinden sevdiğini aldığı için ışığını yitirdiği, içinin öfkeyle dolduğu sahneler görüyoruz.

not: "aç şu kapıyı" derken tasavvufi yönünü de dikkate alırsak hakikat kapısı anlamında allah ve insan arasındaki muhabbet, acının verdiği rabbinden yardım isteme ve rabbine yakınlaşmayı da çağrıştırıyor

klipteki sanatçıların dikkat çekici anları ve vurgulanmak istediği görünüşleri çiçekle özdeşleştirilerek diriliği, tazeliği, umudu aynı zamanda mevsimsel bir döngünün sonunda ölüme mahkum olduğunun da sinyallerini vermiş.

aynı zamanda en başta adamın elindeki kırmızı karanfil aşkı temsil etmektedir kırmızı olması, (karanfil cenazelerde mezarlıklara götürüldüğü için pişmanlık, özlem duygularını temsil ettiği söylenir) aynı zamanda başka bi yönden bakıldıgında devamında gördüğümüz 8 köşeli yıldız orta asya'da ve selçuklu döneminde türk'lerin bir simgesi olarak geçer 8 cenneti ve merhamet, şefkat, sabretmek, doğruluk, sır tutmak, sadakat, fakirliğini ve acizliğini bilmek,cömertlik gibi 8 temel ilkeyi temsil ediyor.
mabel'in elindeki kırmızı taşlı yüzük de yakut taşı sanırım.yakutun aşkla ilgisi tarih boyunca süregelmiştir aynı zamanda birçok duyguyu da barındırdığı düşünülür.
devamında gördüğümüz beyaz çiçek zambak saflığı,temizliği temsil ediyor.bastonlu saat, yanında duran karanfil ve kalpli kolye figüründen bir diger çıkarımım zamanla aşkın tükenmeyişine aksine göğsünde gururla taşıdığı bir şeye dönüşmesi olabilir keza ceketindeki madalyonlar buna işaret ediyor.çinide görülen desen de zannediyorum gelincik çiçeği bunun anlamı eski yunan'da sevilen birinin kaybını,ölümü temsil etmektedir.ayrıca klibin devamında suda hareketsiz yatan bir insan ve çiçek sembollerini toplu şekilde düşündüğümüzde ve eş zamanlı söylenen "ellerin elime niye kapı duvar ?" dizesiyle yunan mitolojisindeki ekho'nun narkissos'e olan karşılıksız aşkına benziyor.mor taş ametist sarhoşluğu önlediğine inanılarak bir dönem kullanılmış.verilen mesaj aşkla sarhoş olmadığı gerçekten aşık olduğu olabilir.devamındaki lale desenli çini sembolü tasavvufi anlama sahiptir yaratıcıyı temsil eder peşisıra gelen nergis de saygıyı temsil ediyor.

kısaca konusu aşk. derin bir ask olduğu açık. her şeyden öte gizli bir aşk olduğu şarkının dizelerinde görülüyor ve klipte iki kisi dışında kimsenin olmayışı ince bir detay. asıl hikayede burda başlıyor. bir şey yaşanmis mi cok belli degil ancak devamı gelen bir karşılık olmadığı "ellerin elime kapi duvar" dizesinde anlaşılıyor. sonrasında 'karavan" metoforuyla unutmak için ciktigim yolculukta ve duygusal açıdan çok yara aldigi iifade etse de, dizenin devamindaki bu yolculuk unutturacak diye umarken "kalbim sanki karakolda" cümlesiyle tutsak kaldığını kabullenir. sonrasında 'aşkın mezarını cana koydular' dizesiyle onu öldürdüğünü ama içine gömdügünü ifade etmiş oluyor. acı bir paradoksu bize ifade etmiş aslında öldürüp içine gömmüş. aslında burda o kişiyi öldürdüğünü ama aşkı içinde yaşatıyor. ve tüm bunlar yaşanırken asıl acı veren şeyin her şeyin gizlice yaşandığı. gençliğinin böyle bittiğini yani su akmış yüregi durulmuş. ve şimdi olgunlugunda şarkı sözleriyle belkide ilk defa söylenmiş oldu. neresinden baksanız acı!! bu yönden de bakılabilir.


son olarak tasavvufi şu açıdan da bakılabilir ;

kişi’ye olan aşk ile allah’a olan tasavvufi aşkın iç içe geçtiği ve aşk yolunda olanı ne denli çıkmaza (ya da kurtuluşa) soktuğu görülüyor.
‘bana verdin bu zehri amma
dönemem ki şimdi bu yoldan..’’ (ilahi aşk’a giden yolda nefis en büyük zehirdir. dünyevi aşka düşmek de o zehri içmektir (dünya aşkı iradi bir kavramdır yani nefse yenik düşmektir) kişi kendinden vaz geçerse ilahi yoldan da geçmiş olur çünkü kişinin özü ilahi varlığın ta kendisidir; kendinden uzaklaşan o’ndan da uzaklaşır)
‘‘vermedim adını zora koydular ..’’ (tasavvufta sükut, kurtuluşun en önemli noktalarından birisidir, aşkından (ilahi) bahseden, o’nu tanımlayıp anlatmaya çalışan o yolu kaybeder. hatta hz muhammed’in ‘’dilini tutan kurtulur’ sözü de aynı sebeptendir.
..aşkın mezarını cana oydular’’ (dünyevi aşkın verdiği ıstırap bu kadar güzel anlatılamazdı, çünkü aşkın nihayeti sonsuzluğa kavuşmaktır ama dünyevi aşka düşmek gerçek aşkı bir rüya uğruna feda etmektir).

nadide cihangiroğlu
3 Entry Daha