mahallenin muhtarları

mutlu mahalle dizisi olayini sundurdukce sunduren, sinir harabiyeti bir 90lar dizisiydi. 1992 ve 1997 yillari arasinda dizide fadimeyi canlandiran aydan burhan'in hayatinin kariyer hatasini yapip bu az cok izlenen diziyi birakip yangın ayşe adlı diziye gecisi tek hatirlanasi seydir. aydan burhanin kaprislerinden bikan yazar ekibinin katakullisi sonucu zavalli fadime dugun gunu cikan yanginda evlenilemeyecek derecede yanmistir ve diziye veda etmistir. 1997-2002 arasinda sirin adli ne emmeye ne gommeye yarayacak bir karakter temel'in yeni aski olmustur. dizi baymis ki ne baymistir. yerini akasya duragi, cicek taksi ve cennet mahallesine birakmistir.

aydan burhan'in yeni dizisi yangin ayse 5 bolum sonra iptal olmus, aydan burhan aktuele soyunarak fadime oh be yollu fotograflar cektirmistir.
copy + paste yapmak gerekirse:

kandemir konduk’tan yüreklerinizi ısıtacak, sıcacık veya monoton ve sıkıcı bir hikaye: mahallenin muhtarları. maltepe’de kendi halindeki bir mahallenin muhtarı, muhtarın cazgır kızı ve müstakbel damatları çevresinde geçen bu dizi, 90′larda türk televizyonlarındaki korkunç boşluktan faydalanıp bir şekilde dönemin en akılda kalan yapımlarından biri olmayı başardı.

ana hikaye şudur: mahallenin herkes tarafından sevilen ve saygı duyulan bir muhtarı vardır. muhtarın kızı fadime ise canı sıkılan, her işe burnunu sokan, sinirli ve agresif bir “genç” kızdır. fadime’ye aşık olan temel de kahve işleten, maymunuyla kahvede takılan, yine herkes tarafından sevilen, saf bir karadeniz gencidir. işte dizinin konusu kabaca budur. bu konu kısırlığı ise diziye hiçbir bir engel teşkil etmeyecektir…



fadime anlaşılması güç, karmaşık bir karakterdi. karakterinin ipuçları dizinin jeneriğinde açıkça veriliyordu. daha en başta fadime’nin temel’e karşı olan sebepsiz agresif tutumu izleyiciye sunuluyordu. oysa ki temel, fadime’nin bu tatlı sert tutumunun tek nesnesi değildi. fadime, babasının muhtarlığıdan aldığı özgüvenle midir bilinmez, herkese karşı ziyadesiyle sertti. sertti sert olmasına ama herkesin gönlünü bir şekilde, muhtemelen de sevgiyle almasını da bilirdi. jenerikte de “babasından daha beter muhtar” olmakla suçlanan fadime de tek koluyla tutunduğu ağaç gövdesinin arkasından


"uyy benden şikayetçi misiniz? oysa ben sizi çok seveyrum!"

sarkarak geliyor, “uuuyyy benden şikayetçi misuğuz? oysa ben sizi çok seveyrum” gibi bir sempatiklik yapıyordu. fakat babası dünyanın en güzel türkçesi’ni konuşurken fadime’nin bundan neden birazcık olsun bir şey kapmadığı yıllarca gizemini koruyacaktı.

aslında fadime ile temel’in kavuşamaması için hiçbir sebep yoktu. iki sokak arayla oturuyorlardı, düşmanları yoktu, herkes tarafından sevilip sayılıyorlardı ve isteseler ertesi gün evlenebilirlerdi. temel’in aşkı o kadar kabul görmüştü ki muhtar’a “muhtar babacuğum” diye hitap edebiliyordu. ancak 1990′lardaki dizilerinde, özellikle de mahallenin muhtarları’nda bir eğiticilik, bir halka örnek teşkil etme kaygısı mevcuttu. dizinin bu didaktik ruhu sonucunda da örnek insan fadime kendisine talip olan gençlere yüz vermiyordu. fadime, temel’in bütün iyi niyetiyle kendisine aldığı çiçekleri kafasında parçalıyordu; ancak aslında o da temel’den (“ula kilçuk!”) hoşlanıyordu. fadime’nin bu oturmuş karakteri ve kanıksanmış tutumu hiç değişmedi; fazla naz ne aşık, ne de izleyici usandırmadı. ancak şüphesiz fadime’nin bu bakireliğini koruyuculuğu abartılmış, neredeyse mezara bekar girse sevinecek bir hal almıştı. fadime’nin korkunç bir trajedi olan ölümü de bunu doğrular nitelikteydi: fadime, temel ile olan düğününden bir gün önce kendi gelinliğini ütülerken çıkardığı yangında yanarak feci şekilde can verecekti…




temel de ziyadesiyle tuhaf bir karakterdi. bütün günlerini kahvesinde evcil maymunu çaydanlık ile geçiriyor, fadime’yi etkilemeye çalışıyor, artan zamanda mahalleliye çay götürüyor, dostu olan mahalle esnafın kendisine sempatik bir şekilde takılmasına izin veriyordu. ancak fadime’yi tavlama çabaları bir türlü nihayete eremiyordu; zaten temel, çok sevdiği fadime’sine dünya gözüyle hiç kavuşamayacaktı… temel fadime’nin ölümünü atlatınca şirin adlı yeni bir manita yaptı. şirin, fadime'ye kıyasla normal bir insandı. fadime’ye göre daha sevecen, daha anlayışlı ve daha az cazgır olan şirin ile mutlu bir beraberliği oldu.

dizi fadime ile temel’den ibaret değildi tabii ki. ilk bölümündeki oyuncuların neredeyse hiç birinin son bölümünde oynamadığı böyle mi olacaktı kadar olmasa da mahallenin muhtarları da “ bir dizideki karakter sayısı” rekorunu zorluyordu. yüzbinlerce “yan” karakter (iğneci handan, müzevvir müzeyyen, kemikkıran kadriye, ali, behiye, haydar paşa, annem annem, kart zampara emlakçı, mahallenin delisi ve daha niceleri) hikayeye renk katıyor, veya gereksizce uzatıyordu.

ancak mahallenin muhtarları’nı mahallenin muhtarları yapan şey, daha önce de değindiğimiz didaktik yapısı ve bunu desteklemek için seri üretim halinde yazılan şarkılarıydı. bu şarkıların kalitesine yönelik fikri jenerikten edinmek mümkündü: “dar gelirli insanlar / bir arada yaşarlar / … / tartışmalar çıksa da / dönmez asla kavgaya / işi tatlıya bağlar / biri girip araya” gibi dizeler, dizinin taşıdığı sosyal mesaj kaygısının sinyallerini veriyordu. dizi içerisinde de en ufak olayda yazılan, toplumsal ders veren şarkılar veya “ulan deli diyoruz ama, hepimizden akıllı be” gibi replikler babaannelerimize “tabi ya, doğru” dedirtiyor ve dizi evrenini sosyal bir ütopya kılıyordu. mahallenin muhtarları, absürtlükte sınır tanımayan kaygısızlar'ın aksine akıl, mantık, karşılıklı anlayış ve toplumsal sağduyu üzerine kurulmuştu.

bu dizi, 90′lardaki çoğu dizi gibi sıradan insanları konu alıyordu. yansıtılan olaylar ve kişiler orta sınıfın kendi başına gelenlerdi, veya doğrudan kendisiydi. geçim derdi, aile ve komşu ilişkileri gibi konular işleniyordu. zengin karakter veya zengin ailenin başına gelen talihsizlikler gibi olaylar dizinin bel kemğini oluşturmak şöyle dursun, çok aşırı bir durumdu. orta sınıftaki türk izleyicisi henüz ekranda kendini görmekten sıkılmamış, zenginlerin, ağaların hayatına merak salmamıştı.

1990′ların hiçbir şey hakkındaki uzuuuun dizilerinin en manasızlarından biriydi mahallenin muhtarları. ancak bunu pek sorgulamıyor, kadın erkek genç yaşlı, kızlar delikanlılar, ve sevimli çocuklar olarak yerimizi alıyor, sanki gerçek hayatta yaşayan bu mahallenin birbirinden sıkıcı maceralarını keyifle izliyorduk.

kaynak: 90larmuzesi.com