19. asırda yaşamış ruh, şahsiyet ve mekân arayışları ömrünün son dakikalarına kadar sürmüş entelektüel bir insan. denilebilir ki devr-i kadimin memalik-i osmaniye sahasındaki bir nietzschesi. biraz tahkikat yapınca süleymaniye kütüphanesindeki lala ismail paşa kısmında mukayyet baha-nâme adlı eserde ki aharlı kâğıda divanî kırması ile yazılmış yeşil karton kaplamalı cilt, muharriri malum değil- şöyle takdim edilmiştir:
vatan-ı aslîsinde ihtilaf vardır. amma burûsevî olduğu malumdur. akâbir-i şuarâ-yı aceme illet ü ibret olmasıçün halk edilmiş denmiştür. erbâb-ı akl ve ashab-ı nakl külliyetine teslim itmesünle mi ki bunca ulûm u fünûnun ve şürûh u mütûnun müşkilât u mudilâtın fikr-i müşikâf-ı müşkil-güşayile ıslah u izâh idüp ger meşhur ve ger gayr-ı meşhûr her fende bir risâle ve her nev ilmde bir makâle yazmışdur.
merhum nihilist, fikrî temayülünü sütlaç-name yahud nâ-mevcûd bir sevdaya dair risale isimli eserinde açıkça ibraz etmiştir. eserini neticelendirdiği aşağıdaki paragraf hayli düşündürücüdür.
mamafih başkalarının kanunlarıyla mukayyet olan bir fert hürriyeti hakikatte hürriyetsizliktir. ah minel-aşk! birkaç sene evvel, selim bey, behemahal bir vatana sahip olmaktansa hayır ve şer-i beşeri yakıp zat-ı alinizi kollarıma almayı daha bir arzulardım. lakin ya şimdi? şimdi sütlaç yapmak en mantıkîsi.
daha sonra bir kapitalist olma yoluna girmiştir. hiç anlaşılmamıştır. kumum başlıklı kendisine izafe edilen mektup ise onun gençlik devrine ait bir mektup olup enderunlu fazılın dalgalarına maruz kalmıştır. bir rivayete göre ise mektubu bir kadına yazar gibi yazmışsa da o siyasî bir faaliyetin manifestosunu içinde barındırmaktadır. latin alfabesine geçildikten sonra mektubu anlayan olmadığı için aşk mektubu sanılmıştır.