makber

abdülhak hamit tarhan'ın eşi fatma hanım'ın ölümü üzerine yazdığı mersiye ve şarkıdır. edebiyatımıza ölüm korkusu teması bu şiirle girmiştir. tanzimat döneminin ünlü eserlerindendir. şarkı hali oldukça ünlenmiş ve pek çok kişiye de ilham olmuştur. şarkının ve mersiyenin sözleri aşağıdaki gibidir ama sanmayın ki abdülhak hamit bu olaydan sonra kahrından verem oldu öldü. karısının cenazesinde gördüğü genç ve güzel hanımla bir iki ay sonra evlenip ona şiirler yazmaya başlamıştır.

şarkı:

"her yer karanlık pür nur o mevki
mağrip mi yoksa makber mi ya rab
ya habgah-ı dilber mi ya rab
rüya değil bu, ayniyle vaki

kabri çiçekten bir türbe olmuş
dönmüş o türbe bir haclegahe
bir haclegahe dönmüşse türben
aç koynunu aç maşukanım ben"

mersiye:
eyvah! ne yer, ne yâr kaldı,
gönlüm dolu ah-u zâr kaldı.
şimdi buradaydı, gitti elden,
gitti ebede gelip ezelden.

ben gittim, o haksar kaldı,
bir köşede tarumar kaldı,
baki o enis-i dilden, eyvah,
beyrut'ta bir mezar kaldı.

bildir bana nerde, nerde yarab,
kim attı beni bu derde yarab?
nerde arayayım o dil rübayı,
kimden sorayım bi-nevayı?

derler ki unut o aşnayı,
gitti tutarak reh-i bekayı,
sığsın mı hayale bu hakikat?
görsün mü gözüm bu macerayı?

sür'atle nasıl da değişti halim,
almaz bunu havsalam, hayalim.
çık fatıma! lahdden kıyam et,
yadımdaki haline devam et.

ketmetme bu razı, söyle bir söz,
ben isterim, ah, öyle bir söz.
güller gibi meyl-i ibtisam et,
dağ-ı dile çare bul, meram et.

bir tatlı bakışla, bir gülüşle,
eyyamı hayatımı temam et,
makber mi nedir şu gördüğüm yer?
ya böyle reva mı ey cay-ı dilber?
1 Entry Daha