hepimizin elde ettiğini düşündüğü 'bireylerin ütopyası'dır.
hani şu william abimizin son sahnede bağırabildiği desibeldedir özgürlük..
doğduğumuz an, embesilliğin zirve yaptığı an bir bitkiden faksısız, ses çıkaran gürültülü ve sıçan bir bitki..ve bağımlıyız. özgürlük ne bilmiyoruz.. zira belkide düşünebildiğimizi hatırlarsak ilk öğreneceğimiz şeyin 'sıçmak sıçmak yemek sıçmak ağlamak sıçmak' olabileceğini biliyoruz..
'büyüyünce ne olucan bakiim' sorusuyla başlıyor belki..fırat, at boku doktoru olmak istiyor misal..
neyse gelelim oyun dönemine..tüm çocukluğumuz 'annneeaa gidiyim noolur, bak ahmet gidiyoo' şeklinde geçen özgürlüğün 'ahmet' olduğunu saptadığımız o günlere..aslında ahmet'te özgür değil çünkü annesi ona 1 hafta harçlık vermeyecek. neyse boşverelim sümüklü ahmet'i geldik uzun bir dönemi kapsayan okul yıllarına..
sabah kalkıyoruz, okula gidiyoruz, buğracan'dan dayak yiyoruz, sümüğümüzü sıranın altına sürüyoruz,birşeyler öğreniyoruz, eve geliyoruz..biraz daha büyüyoruz. öğrendiklerimizi ayrıntıya inerek tekrar öğreniyoruz, çelişkiler saptıyoruz ve parmak kaldırıyoruz..'sorgulamayı' uygulamalı öğrenmiş oluyoruz. karşımızda sikkafalı bir öğretmen 'boş boş konuşma' diyerek sorgulama kabiliyetinin dibine dinamit koyuyor..halbuki bir sonraki evre 'düşüncede özgürlük' olacaktı.
okula git-gel aynı monotonlukta büyüdüğümüzü farkediyoruz.. 'büyüyünce ne olucaksın' sorusunun yerine 'bir baltaya sap olursun artık' yargıları geliyor. ve fırat memur olmak istiyor..hayır hayır istemiyor sadece buna mecbur bırakılıyor..okumaya mecbur bırakıldığı gibi..
her neyse, kısa keselim. büyüyoruz büyüyoruz ve bir bok olamıyoruz..düşüncelerimizi parmak ladırarak söylemek zorunda olmadığımızı hatırlıyoruz. tuvalete istediğimiz zaman gidiyoruz. ayrı eve de çıktık, işimizde var. istediğimiz saatte yatabileceğimizi hatırlıyoruz.. 'yaşasın özgürlük' dediğimiz anda sorgulamaya başlıyoruz özgürlük kavramını.. gizli gizli dolabı açıp kavurmaları yemek dışında istediğimiz neyi yapabildiğimizi sorguluyoruz..'yaşasın özgürlük' derken kendimizi kandırdığımızı anlıyoruz..ve işin tuhafı bilmem kaç sene sonra ne yiyeceğine dahi karar vermek istediğimiz çocuklar yetiştiriyoruz..