sauron

ainur'un diğerleriyle birlikte daha dünya var olmadan eru tarafından zamansız salonlarda yaratılmıştır. haliyle de ulu müziğe katılmıştır.

eru ainur'a müzikteki hayali gerçek kılmak için arda'ya inmelerini buyurduğunda onlarla birlikte yer yüzüne inmiştir. başlangıçta aule'nin hizmetkârıyken melkor'un düşüncelerini benimseyip onun tarafına geçmiştir.

melkor valar'ın hakimiyetine karşın arda'nın kuzeyinde dağları yükselterek utumno kalesini kurmuştur bir yandan da sauron'a kuzeyde başka bir mevkide angband'ı oluşturması emrini vermiştir.

sauron angband'ın komutanı olup uzun süre burada yaşadı, ta ki elflerin yıldızlar altında uyanışına kadar. valar elfleri karanlıktan kurtarmak için melkor'a savaş açtığında utumno temellerine kadar yok edildi ve melkor esir edilerek valinor'a getirildi. sauron da arda'nın hudutlarındaki karanlığa kaçarak kurtuldu ama bir süre sonra angband'a geri dönerek burayı efendisi için hazırlamaya girişti.

melkor'un ulu ağaçları yok edip, silmarilleri de çalıp orta dünya'ya geri dönmesi ile sauron angband'ı efendisine teslim etti. böylece ikili yeniden bir araya geldi.

tabi melkor'dan intikamlarını ve silmarilleri almaya gelen noldor elfleri ile çatışmaya girmeleri kaçınılmaz bir durumdu.

elfler orta dünya'ya geri döndüklerinde bir bütün halinde gelmediler. ikiye bölünmüşlerdi. fingolfin hanedanı ve feanor hanedanı iki ayrı fraksiyon oluşturuyorlardı.

angband'ın doğu sınırlarını feanor oğulları kontrol ediyordu, fingolfin'in soyu ise sirion nehri üzerinde kral fingon, nevrast bölgesinde kral turgon, güneyde nargothrond'da kral finrod hüküm sürüyordu.

noldor haricinde burada onlardan önce yerleşmiş olan falmari elflerinin liman kentleri mevcuttu ve bunları efendi cirdan yönetiyor. doriath'ın saklı krallığında kral elu thingol ve ossir bölgesinde orman elfleri mevcuttu.

bu birlik zamanla melkor'u ve haliyle sauron'u uzun yıllar kuşatma altında tuttu ama en nihayetinde melkor bir vala'ydı ve durdurulamazdı. nitekim angband'ın eteklerinde uzanan ard galen ovalarını çöle çevirecek büyük bir savaşın ardından angband'ın dehşeti serbest kaldı.

sauron bu dönemde birlikleriyle sirion üzerinde bulunan elf kalesi minas tirith'i kontrolüne aldı.

insanların uyanışıyla birlikte elflerle tanışan insanların geçmişinde melkor'un karanlığına tapınmakla ilgili bir pişmanlıkları vardı, bu karanlığı memleketleriyle birlikte terk edebileceklerine inananlar batıya göç ederek valinor'un saadetini tattıklarını söyleyen noldor ile kader birliği ettiler ama kendilerini kaçtıklarının dibinde buldular.

bu noktadan sonra sauron'un tasarıları ve en büyük korkuları insanlarla ilişkilendi. öyle ki insan beren ile elf luthiel'in karşısında mağlup olarak nefreti alevlendi.

ama küçük umutların riyakarlığının ötesinde boyunlarında asılı duran hükmün çaresizliğini kabullenmeyen noldor yenildi ve onlarla birlikte özgür halklar da birer birer düştüler. valar ise son anda insafa gelerek onları kurtardı ve melkor'un üzerine tüm kudretlerini kustular.

melkor ikinci kez esir edildi ve bir daha musallat olmaması için hiçliğe atıldı a sauron işten paçayı kurtararak bir süre uzak doğuda bedensiz bir gölge olarak dolandı. nefreti iyice perçinlenmişti ve her şeyden çok elfleri esir etmek istiyordu. insanların ise yüreklerindeki bilinmeyen erdemden korkuyordu. yine de onları tasarıları için uygun görüyordu. nitekim de istediği sonsuza kadar mutlak biat ile tapınılan bir tanrı-kral olmaktı.

bunun için güzel görünüşüne bürünüp doğuluların arasına karıştı. bu dönemde doğulular büyük kentler inşa ederek geliştiler. sauron hildorien'den rhun'a oradan da harad sahralarına kadar bütün bölgeyi etkisi altına aldı.

sauron bundan sonra elfler'in birliğini ve dirliğini bozmak için onların arasına güzel bir simaya bürünerek, kendisini hediyeler veren manasında annatar ismiyle eregion'un demirci noldor'unun arasına karıştı.

bu dönemde eldar, beleriand'ın batışından sonra orta dünya'dan büyük çoğunlukla ayrılmış ve valinor'a geçmişlerdi ama bir kısım elf burada kalarak yeni şehirler ve devletler kurmuşlardı.

beleriand'ın kadim günlerini ve ağaçların ışığını görmüş galadriel ve eşi celeborn, feanor'un torunu celebrimbor eregion krallığında bulunuyorlardı. gemi ustası cirdan gri limanlar'da batıya gidecek olan son elflerin gemilerinin hazırlanması görevine devam ediyordu. lorien'de kral amroth, kuyut orman'da ise kral oropher hükmediyordu.
noldor'un tahtında ise yüksek kral gil-galad bulunuyordu. efendi elrond ise daha ayrıkvadi imladris'i kurmamıştı ve galadriel'in kızı celebrian ile evliydi.

annatar eregion'a geldiğinde galadriel ve celeborn onun göründüğünden daha karanlık olduğunu anlamışlardı ama bu düşüncelerini eregion halkına dinletememiş ve celebrimbor ise onlardan daha çok sauron'un öğretmeyi teklif ettiği sihirli sanatlarla ilgileniyordu. bunun üzerine çift bir belanın geleceğini anlayarak lorien'e yerleşip burada yaşadılar. gil-galad ile elrond da annatar'ı çok önemsememişlerdi.

annatar'ın bilgisi ve celebrimbor'un yeteneği ile bir çok sihirli yüzük yapıldı, kimileri zamanın tesirini yavaşlatıyor kimi türlü türlü numaralara sahipti. bu sayede eregion git gide annatar'ın iradesine giriyordu. hatta annatar açık bir şekilde onlara dil uzatmaya başlamıştı "yazık, böylesine büyük kişilerde böylesine zayıflık! çünkü gil-galad kudretli bir kral ve usta elrond tüm ilimlerde bilge bir kişi, yine de bana işlerimde yardım etmeye yanaşmıyorlar. acaba bunun nedeni diğer ülkelerin de, kendi toprakları gibi huzura kavuşmamasını istemeleri olabilir mi?"

annatar'ın aralarında olduğu bu süreç içerisinde tüm yapılanlar arasında güzel ve güçlü olan -eserin ana adından da anlaşıldığı gibi- ali yüzükler yaratıldı. ilk başta dokuzlar ve yediler yapıldı. ardından celebrimbor bu sefer annatar'ın bilgisi dışında ve onun da katkısı olmayan bir şekilde diğer yüzüklerden daha güçlü olan üçler'i yaptı. annatar'da gizlice mordor'daki hüküm dağı'nda tek olanı yaptı.

dokuzlar ve yediler'in diğerleri kadar kudretli olduğu söylenemez, üçler ise celebrimbor'un ustalık eserleriydi ve hepsinin ayrı ayrı özellikleri vardı.
yakut olan narya, umudun ateşini taşıyordu. adamant nenya suyla alakalıydı ve zamanın mekan üzerindeki tesirini manipüle ederdi. safir vilya ise hava ile ilgiliydi ve özellik olarak nenya ile aynıydı.

tek yüzük ise temelde hepsine hükmediyordu, sauron bu yüzüğü yaparken diğer tüm yüzüklerin kaderini buna bağlamıştı kendisiyle birlikte. zira bu yüzük diğer yüzükleri takanların zihinlerini esir alıp onları birer kuklaya çeviriyordu. ayrıca diğer yüzüklerdeki sihirli güçlerin var olması da bu yüzüğün varlığına bağlıydı. böylesi bir otoriteyi bu yüzüğe verebilmek için sauron kendi gücünün hatırı sayılır bir kısmını bu yüzüğe aktarmıştı, bu sayede de yüzük yok edilemezse o da yok edilemezdi.
bu iki ucu boklu değnek olan mekanizma bu şekilde yani.

elfler celebrimbor'un gizlice yaptığı üçleri taktıklarında kandırıldıklarını anladılar ve annatar olarak bildikleri sauron'un iradesini hissettiler. maskesi düşen sauron mordor'dan bizzat ordusunun başında eregion'a saldırdı ve ülkeyi yerle bir etti, hatta bulunduğu coğrafyadaki tüm ormanları yakarak burası sadece sineklerin ürediği bir bataklığa çevirdi. celebrimbor'u yakalayıp büyük işkencelerle onu öldürdü. dokuzları ve yedileri ele geçirdi ama üçler gizlice gil-galad ve galadriel'in ellerine ulaştırılmıştı.

sauron mordor'a geri çekilip ellerindeki yüzükleri başlangıçta planladığı amaç doğrultusunda har birini farklı bir krala veya kannat önderine hediye etti.
hediye giden dokuzlardan birisi doğululardan büyük bir savaşçı olan khamül'e gitti. bir diğeri'de kesin bilinmemekle birlikte bir numenor prensi olan ar-murazor olduğudur, bu insan sonradan karşımıza angmar'ın cadı-kral'ı olarak çıkacak kişidir.

cüceler'e verilen yedi yüzüğün sadece bir tanesini bilmekteyiz, muhtemelen paylaştırılan diğer yüzükler uzak doğudaki orocarni dağlarında yaşayan bilmediğimiz krallıklardadır, ama durin soyundan gelen khazad-dum cücelerine verilmiş bir yüzük mevcuttur.

üçler'e gelince; nenya galadriel'de, narya cirdan'da ve vilya gil-galad'da bulunuyordu. ama bunların nerede olduğunu bu üçlü dışında kimse bilmiyordu.

eregion'un yıkılması ile birlikte erkenden zafer kutlayan sauron kendisini "insanları kralı" ilan etmişti. bu duruma sinirlenenler ise hep aklının bir köşesinde olan numenor krallığından gelmişti.

numenor beleriand'ın batısından sonra valar'ın ve elflerin yanında savaşan insanlara armağan edilmiş kutsal bir adaydı, edain denen bu vefakar insanlar burada yerleşim zamanla kadim elflerin görkeminden bile daha ötede deniz aşırı kolonileriyle her yerde limanlara sahip bir imparatorluk kurmuşlardı, güçlerinin de zirvesindeydiler. ama numenor'un kalbinde bir sıkıntı baş göstermekteydi.

buna uzun uzun değinmeyeceğim (bkz:orta dünya'da insanlar)

numenor'un son hükümdarı ar-pharazon, sauron'un bu büyüklenmesine karşılık olarak büyük bir ordu ile karşısına çıktı ama beklenmedik bir şekilde annatar formunda olan sauron büyük bir ağır başlılıkla hükümdar karşısında eğilerek teslim oldu. çünkü sauron, numenor'un gücünün elflerle kıyas bile edilemeyeceğini ve bu savaşırsa yenileceğini anlamıştı. bu yüzden kaleyi içeriden fethetmeliydi. hükümdar ar-pharazon ise kalbindeki tüm kibirle birlikte sauron'u zapt etmek ve onu hizmetkarı yapmak istiyordu, kendisine çok güveniyordu.

bundan sonra sauron esir olarak geldiği numenor'da türlü manipülasyonlar ve akıl oyunlarıyla ar-pharazon'un aklını çeldi ve numenor'daki nüfuzlu kişileri tarafına çekti. en sonunda da aklındakileri krala aşama aşama açtı.

"sauron türlü iddialarda bulunarak valar'ın öğrettiği her şeyi tersine çevirdi, dünyada, doğuda ve hatta batıda, miktarı belirsiz servetlerin yığılı olduğu, daha pek çok denizler ve diyarlar olduğunu düşünmelerini istedi. ve üstelik, bu toprakların ve denizlerin sonuna kadar gitseler bile, onun ötesinde kadim karanlık uzanıyordu."
söyle hitap etti; " iste dünya da o karanlıktan meydana getirildi. çünkü yalnızca karanlık içimizde huşu uyandırır ve bu karanlığın efendisi, diğer dünyaları, kendisine hizmet edenlerin gücü sonsuza dek artsın diye, onlar için birer armağan olarak yaratmıştır."
ar-pharazon buna karşılık olarak karanlığın efendisini sorunca sauron cevap verdi;
"o, adı artık anılmayandır, çünkü valar, insanları kendi emirleri altında tutmak için, çılgın zihinlerinde yarattıkları bir hayaleti, yani eru'nun adını ortaya atıp, karanlıklar efendisi hakkında sizi yanılttılar. sadece onların isteklerinden bahseden eru'nun kahinleridir onlar çünkü. ama onların esas efendisi galip gelecek ve sizi bu aldanıştan çekip kurtaracak; onun adı, özgürlük getiren, alemin efendisi, melkor'dur ve o sizi, valar'dan daha güçlü kılacak."

silmarillion'da geçen bu konuşmalarla başlayan olaylar sonucunda sauron melkor tapınımını kurmuştur. numenor'un kral kenti armenelos'un eteğinde kalın duvarları ve gümüş kubbesiyle görkemli bir tapınak inşa ettirip kendisini bir nevi rahip ilan etmiştir. yaydığı düşünceye göre karanlığa ve karanlıklar efendisine yeterince kurban verilirse geri dönecek ve insanlara açlığını duydukları ölümsüzlüğü verecektir. tabi kurban edilen kişiler insanlardı ve çoğunlukla sauron'un inancına geçmeyi reddedip kendilerine vefakarlar diyen eru'ya sadıklardı. kurban törenleri herhangi bir kutsallık içermediği gibi ağır işkencelerle doluydu ve son olarak kurbanın tapınağın ortasındaki sunakta diri diri yakılmasıyla son buluyordu. gerçekten de sauron'a hizmet edenlerden olmayıp da tapınağa girenler bir daha bulunamıyordu.

bununla birlikte bir uğursuzluk numenor'u yıllar geçtikçe sardı, özellikle melkor takipçileri arasında tuhaflıklar ortaya çıktı; kimileri durduk yere deliriyor ya da kana susamış canilere dönüşüyorlardı, altın hırsları ve servete açlıkları cücelerinkinden beter hale gelmişti.

artık orta dünya'nın sahillerine uğrayıp düşkün durumdaki ırktaşlarına yardım eden zarif edain'in yerini sömürgen ve köleci kara numenorlular almıştı. dünyanın pek çok yerinde sauron'un tapınağının kopyasını yapıp boyunduruklarına alabildikleri tüm insan halklarını kitleler halinde bu tapınaklarda melkor'a kurban ediyorlardı.

konu çok uzamadan en sonunda valar'a savaş açmaya davranan ar-pharazon ve numenor -karanlığa düşmemiş vefakarlar haric- eru tarafından denizin dibine batırılmak sureti ile yok edildi, sauron da bu müdahaleden kıl payı kurtuldu ama bir daha insanların gözüne hoş gözüktüğü formuna dönemez oldu.

vefakarlar grubu yıkımdan lütufla kurtulup elendil, oğulları anorion ve isildur komutasında arnor ve gondor krallıklarını kurdular. sauron da mordor'a geri döndü.

böylece edain ile sauron yine birbirlerine düşman hale eldiler. bu sefer onun vesveselerine kanmayan elendil ve elf kralı gil-galad güç birliği yaparak mordor'a yürüdüler. buna son ittifak savaşı denilir. mordor orduları yok edilip sauron köşeye sıkıştırıldı ve isildur tarafından yüzük onun elinden alındı. böylece sauron hobbit ve lotr dönemine kadar bedensiz bir şekilde güç toplamayı bekledi.