the elder scrolls iv oblivion

the elder scrolls v skyrim'den sonra oynadığımdan başta çok alışamadığım oyun. fakat birkaç güzel modla adam akıllı bir atmosfer sağlanabiliyor.
-ana hikayesi birçok yönüyle gizemli ve ilgi çekici. komploları ortaya çıkarmak, mythic dawn'a sızmak, paradise'a girmek falan gerçekten keyifliydi. fakat hikayenin ana unsuru olan oblivion geçitlerini hiç sevmedim. daha doğrusu başta korka korka ilerleyip dremoraları görünce topuklarken sevmiştim ama sonradan çok tekdüze gelmeye başladı. hepsi aynı bir kere. bir yerden sonra yok saymaya başladım ve ana hikaye dışındaki geçitlere yaklaşmadım bile.
-yan görevleri skyrim'in görevlerinden çok daha eğlenceli. skyrim'de her görevin sonu draugrlarla dolu bir dungeonda bitiyorken oblivion tekrara düşmüyor.
-oblivion'da guildler daha bir oturaklı. yine de guild görevleri açısından skyrim'i daha başarılı buldum.
-büyücülük konusuna değinmiyorum, skyrim'den kaç yıl önce çıktı sonuçta. kılıç-kalkan takıldım bu yüzden, gayet eğlendim.
-oyunun en kötü yanı seslendirmeleri. bir yerden sonra dayanamaz oldum npclerden aynı sesleri duymaya. skyrim de böyleydi gerçi, cimrilik yapıyor bu konuda bethesta.
sonuç olarak skyrim gibi oblivion da saatlerimi yedi. pişman değilim, bir daha olsa bir daha oynarım. cyrodiil'e selam çakıyor, the elder scrolls'un bir sonraki oyununun summerset isles'da geçmesini dileyerek entrymi kapatıyorum.