dogville

film; acı ve şiddetin insan bünyesindeki sınırını konu alır. nereye kadar sabredecek ya da şiddete ne zaman tepki gösterecektir. bu salt bedensel eza odaklı değil yer yer psişik arızalara da sürükleyen, cinsel istismar süjeleri ile dolu güçlü bir rahatsızlık kaynağıdır.

herkesin birbirinden kötü olduğu ve güvenilen tek bir adamın da ilerde başkalarından daha kötüye dönüştüğü bir sokak. bir kadını kötü addederek, tecavüz ve cinsel saldırı eşliğinde topluma uygun hale getirmeye çalışma çabasındaki insanlar. finalde dudak uçuklatan kargaşa-katliam sahnesiyle lars von trier'in düşük bütçeli dev filmidir.
lars von trier'in sevdiğim filmlerinden biri. gerçi sevmedim dediğim bir filmi olmadı şahsının. film bir nevi eşitliğe ve yardım götürmeye inanan bir kadının babasından kaçarken gittiği bir maden ocağı kasabasında boş zamanlarını ve iyiliğini buradaki insanlara adamasını konu alıyor. dışarıdan bakıldığında ilgi ve desteğe muhtaç dezavantajlı insanların yaşadığı fakir bir kasabanın içine girdiğinde insanların gerçek yüzlerine dair pek çok şey öğreniyor. filmde kapalı mekanın olmayışı da ayrı bir güzellik olmuş. böylelikle insanların hepsini bir arada görebiliyorsunuz. bir nevi evlerin insanları birbirinden ayıramadığını ve etkileşimlerini gösteriyor. çünkü o evlerde ayrı yaşıyormuş, farklılarmış gibi duran insanlar konu kendi gerçekleriyle yüzleşmek olduğunda pek tabi birleşiyorlar.