lars von trier

breaking the waves, dogville, dancer in the dark ve son olarak melancholia gibi harika filmlerin danimarkalı yönetmeni. filmlerinde genel ahlakı, tanrı insan ilişkilerini, insan doğasının en kirli ve görülmek istenmeyen yanlarını ele alış şekliyle efsaneleşmiştir kendisi.
seks, yalnızlık psikolojisi, eşcinsellik ve rahatsız edici pek çok görsel öğeyi başarıyla harmanlayarak, bağımsız sinemaya ahlak ve cinsel tabunun gereksizliği üzere tonlarca metafor kazandıran başarılı yönetmen.

dogville(2003)’de tiyatro sahnesi aralığı bir alanda hayli geniş bir ruhsal tahlil yaparak şiddetin sınırlarını sorgulamış, nicole kidman gibi bir hollywood yıldızını ufak bütçeli hatta sıfır maliyetli bir filmle bağımsız pek çok festival ve yarışmaya taşımıştır. antichrist(2009)’da dönemin pek çok çıplaklık örgüsü içeren başarısız deneysel filmlerinden sıyrılmış, gerek görsellik gerekse konu olarak sahip olma, zarar verme ve yok etmenin dini vurgularla insan doğasına karışımını anlatmıştır. nymphomaniac(2013)de ise cinsellik ve seks dürtüsünün sınırları ve ne nedenli kişisel ve bencilce kullanıldığının altını çizmektedir.

breaking the waves isimli filmiyle organize dinlerin ve toplumun birey üzerindeki yıkıcı etkilerini mükemmel bir hikaye il anlatan, danimarkalı misantrop film yönetmeni. melancholia filminin basın toplantıları da hitler'i anladığını söylediğinden cannes'dan banlanmıştır.
gereksiz hitler yorumuyla cannes'dan banlanmasinin ardından son filmi the house that jack built ile cannes'ta tekrar boy göstermiştir
eskiden severdim. yalnız sonradan okuyup araştırmaya, bilinçlenmeye başlayınca çok keskin bir kadın erkek ayrımı üzerinden film yaptığını fark ederek soğudum. dogville filmini hala severim ama. insanlığın sinsi ve kötü resmi gibi.