shogun düştü

2 Entry Daha
v süleyman bir mektubunda bu öykünün kritiğini yapıp mahmut sütlaç'a şu önerilerde bulunmuştur:

"ne didindin hikaye yazacağım diye. okumadığın kitap, etkilenmediğin kültür kalmadı be çocuum. hayır entelektüel oldun da ne oldu? senin allah vergin yok be çocuum, boşuna çabaladın. bak sen hadika'ya köşe yazısı yazdın, tanin'e fıkra yazarı oldun, tercüman-ı ahvale makale yetiştirdin; sonunda bunların irfan u sanat sahifelerinde yerden yere vuruldun be dedeoğlu! yazmasaydın demiyorum. yazdın da ne oldu diyorum! sen de haklısın, mecbuur. akıp yatağını bulmalısın. o halde şu tavsiyelerimi itina ile dikkate al:

nidyasechu'yu bir ilah gibi öyküye sokmuşsun da ne o öyle alacaklı gibi, adeta nispet yapar gibi öldürürsün. derhal yaşat. mesela onu öldü sanıp şogunun emriynen kalenin kapısını açsınlar. ceseti alacağım derken bir anda tepeden dükkanönlü* savaşçılar hop meydanı bassınlar. diğer türlü çok hayalî bir çözüm yoluna başvurmuşsun. neticede japonlarla türklerin bin yıllık kardeşliğinin sembolik bir hikayede olsa bile mantık çerçevesinde ele alınması gerek. kız alıp vermişiz kendileriyle. o değil de mülayimaro da biraz pasif mi ne? bilemiyorum. isyancı başı dediğin tuttuğunu koparmalı. neticede koparacak ki tutar. tutmazsa koparamayacak demek olur ki bir isyancı koparamayacağı şeye el uzatmaz. el uzatmadığı için onun tutamadığı sonucuna gidemeyiz. diğer yandan her zaman koparmak gayesi olmaya da bilir ki kopardığını da tutmuş olduğu için koparmış gibi de olabilir. bazen de eline vermişlerdir. o da dayanamamıştır. koparmıştır. bunun bir takım sosyal kökenleri vardır.buradan şeyhülislama selam ederim."