stephen hawking'in allah'ı kabul edip iman etmesi

müsaadenizle sazanlık yaparak atlayacağım.

insanların fikirleri değişebilir. olabilir. sonuçta bilimselliğin var olmasının temelidir belirsizlik. gerçekte hem apaçık hem de aynı derecede göreceli değil midir, ey dostlar!

fakat alıntıladığım, ve o başlığa neden olan bölüm şöyle:

"profesör hawking, belki sizin iddialarınızla ters düşecek sorum ama evrenin yaratılışı, doğum ve ölüm. yaşam denen bu süreç, bizim elimizde olmadan başlıyor yine bizim elimizde olmadan sonlanıyor. hatta az evvel, ilk soruma yanıt olarak siz de yaşamın anlaşılamaz olduğunu söylediniz. sizin iddianıza göre kainat’ın yaratılış sürecinde ' yoktan var eden’ bir yaratıcı kavramına ihtiyaç yok. öyleyse hala yaşam dediğimiz bu süreç, çalışmalarınız her şeyin teorisi’ni inşa etmeye muvaffak olmaya yaklaşsa da, hala canlılık- ya da vücuda gelme kavramı tam ve net olarak açıklanamıyor. şunu merak ediyorum, bilimin açıklayamadığı bunca görünen boşluk varken, hala ' tanrı’ yok ya da ' evrenin yaratılışında tanrı gereksizdir mi? ' diyorsunuz? umarım, sorum sizce net ve sizi kızdırmamıştır.

evrenin oluşumu bilimin gerçekliğine dayanır. ama bu, bilim kuralları’nı koyan( onları da yaratan) bir tanrı olmadığı anlamına gelmez…( burada uzun bir sessizlik oluyor, profesör hawking’in kızdığını düşünüyorum. ama o da ne, uzun sessizlikten sonra hem ben hem de cambridge üniversitesi’ndeki uzay ve evren bilimi kürsüsü’ndeki çalışma ekibi, yardımcıları odada şaşkınlıkla birbirimizin yüzüne bakıyoruz. uzun yıllardır bütün akademik çalışmalarını organize eden emektar yardımcısı ise inanılmaz bir ifadeyle bana bakıyor. ağzından şu cümle çıkıyor : ' profesör hawking ilk defa böyle bir açıklama yapıyor. inanılır gibi değil, bunu tüm dünya sizden duyacak’.

şaşkınlık ve mutluluk içindeyim. bir gazeteci olarak, yaşayan en büyük bilim adamından bunu duyabilmek, tarihi bir an. o an eminim ki, bu sözler ve röportaj da çok tartışılacak!)"

daha önceden okuduysanız, veya üşenmeyip şimdi okuduysanız, bir soru soracağım (ve vurgulu olsun diye uzatacağım):

"eeeee?"

devamı getirilmemiş, açıklanmamış, tartışılmamış, üstelik "aslını" (yani ingilizcesini - özellikle parantez içerisindeki açıklamayı) merak ettiren bir cümle. o kadar.

hawking belki de tam anlamıyla ayşegül hanım'ın demek istediğini söylemiş olabilir. oturduğum yerden iddia etmeyeyim. kapıyı her zaman aralık tutmakta fayda var. benim takıldığım, hawking'in fikir değiştiribilitesi (!) değil. işin gazetecilik kısmı. sadece yukarıdaki cümleden "müjdeler olsun, o artık döndü" anlamını çıkarmak için... her neyse...

sonuçta: "eeeeeeeeeee?"