tutsaklık

esir edildim. esaretin bin türlü şekli vardı, en beterine mahkum oldum. şöyle bir dönüp bakınca şaşırmıyorum.

kaybetmenin kaç farklı şekli varsa her birini tattım. kötü olmaksa, benim için refleksif sıradanlıkta bir nitelik oldu. seçimlerim daima kötüydü ve iyi olduğum tek şeydi kaybetmek.

ertelemek iyi bir fikir değilmiş gibi gelmeye başladı iyiden iyiye. gitmekten bahsedince düşen suratlar artık eskisi kadar düşmüyorlar çünkü. bense o yüzlere bakmak zorunda kaldım. çoğunlukla eğikti başım.

iğrenmeyi gördükten sonra başka gerekçeye lüzum kalmıyor.

"o kadar yalnız hissediyorum ki; tek başınalık değil mesele. bundan sonra var olma ihtimali olanların olmamaları değil; varlıklarını yitirdiklerim, varlıklarını hissetmeyi unutmaya yüz tuttuklarım."

var olsunlar. ben yokluğuma razı geldim.