tuvalet

7 Entry Daha
genelde türkiyede ailelerin çocuğa bahsetmekten ve ona neyin nasıl yapılacağını göstermekten çekindikleri bir adabı vardır bu tuvaletin. bu yüzden her ülkem gencinin kendine has bir tuvalet kullanma yöntemi vardır.

yatılı okulda alıştığım ve devlet dairelerinde başka türlüsü bulunmayan alaturka versiyonu kullanma yollarını keşfetmek zordur. efendim benim anladığım kadarıyla, kültürü boyunca hiç şehir gibi şehri olmadığı, hiç şehirli zengin, ee siz nasıl diyor, burjuvası olmadığı için, yahu biz nasıl sıçalım diye düşünülmemiş, köylünün kentli hale gelmesiyle köydeki tuvalet çukurları seramikleşmiştir.

alaturka tuvalet koltukta, taburede oturmaya alışmış bireyler sıçarken zorlanmasına, paçalarının tuvalet zeminine değerek ıslanmasına, pantolonun bel bölgesinin bacak arasına doğru düzgün sıkıştırılamaması sonucu pantolona sıçmaya varan zorluklara gebedir. her türkiye vatandaşı, bu tuvalete sıçabilmek için kendine özgü teknikler geliştirmiştir.

efendim, sıçma anında öne doğru eğilip pantolonu kurtarmak, paçaları dize kadar sıvamak, benim favorim ve tercihim olan pantolonu çıkarıp kapıya asmak ve bu çileden kurtulmak gibi çözümlerle kullanılabilir. türk kültüründe çok mühim bir yeri olan, bazen yurt dışında eksikliği çok hissedilebilen (ben öyle duydum) bir mesele de taharet musluğunun kullanımıdır.

titizlikte ve hijyen takıntısında zirveyi yaşayan yurdum şehirli insanının en büyük tabusu, o taharet musluğunun suyuyla dolu tastan suyu ele döküp ıslak elle mabadı yıkamaktır. aslında ellerin tuvaletten çıkarken üç dört kere duble duble sabunlanmasıyla hem nispeten temiz bir ele hem de nispeten temiz bir göte sahip olma imkanı var iken, köy sakinlerinin aksine pis işlerinin hep başkaları tarafından görülmeye alışkın olan şehir insanı kendinin bile olsa kıçındaki boka temas etmekten imtina eder ve bu tuvaleti ya kirli kıçla terk eder, ya da hiç kullanmaz. sonuçta herkes asker ya da yatılı okul öğrencisi değil.

bir de alafranga olanı vardır ki, belki de tekerlekten sonra yurdumuzda kullanılan en önemli icattır, ve aslında flush toilet denen bu cihazın mekanizmasının temelleri arabik olsa da, son halini 1700'lerde avrupada almıştır. benim bildiğim kadarı ile, batı ülkelerinde taharet musluğu yerine ıslak mendil, ve sonra da kurulamak amacıyla tuvalet kağıdı kullanılmakta, ve bu durum buradan oraya gidenlerin kendilerini boklu hissetmelerine sebep olabilmektedir. nedense bizim devlet daireleri, kamu binaları, okullar ve askeri birliklerimizde inatla kullanılmamaktadır. muhtemelen sebebi sifon gibi bir mekanik aksama sahip olmasıdır. alafranga tuvalette sifon mevzusu genellikle taharet tasıyla halledilirken bu aletin mekanik kısmı bozulabilmekte, ve bu da maliyet durumunu artırmaktadır. benim evdeki bozuk mesela, sifon yerine leğene su dolduruyorum, neyse beni geçelim...

genellikle ergenlik sonuna kadar keşfedilemeyen taharet musluğu aparatımız, direk dübür'e su püskürterek tazyikle oradaki pisliği temizler, ve ardından tuvalet kağıdı ile kestanemiz kurulanarak hijyene kavuşulur. yeşil çevre ırt zırt falan düşünerek bunun harcadığı suyu hesap edip kaldırılmasını isteyen insanlara ricam, parfümü ve deodorantı da ortadan kaldırın da ozon delinmesin, benim için bu aparat olmazsa olmazdır. bu mekanizmanın çocuğa doğru düzgün anlatılmaması, çocuğun donunda pislik izleri kalmasına, ve küçüğümüzün ömür boyu arkadaşları tarafından alaya alınmasına neden olabilir, o yüzden ayıp mayıp bunlara takılmadan doğru düzgün bir şekilde çocuğa kullanımı anlatılmalıdır.

haydi hayırlı sıçmalar.
4 Entry Daha