yollara düşersin kendine doğru

yollara düşersin. bütün bildiklerini unutursun. bir otobus camına kafanı yaslarsın. alabora olmuş yer. yüzün camda iz bırakır. gidersin.
gittikçe hüzünlü bir şarkı duyulur. kendine kenetlenirsin. ağlamazsın. çünkü kurumuşsundur. derin bir iççekiş. bu ağlamaktır. "her şeyin son kullanma tarihi"ne takılırsın. ah evet chungking express. evin ağlamadığını kim söyler ki. wong kar wai, aşkın bu namütenai dansını bir büfeden bir çirkin eve doğru sürükleyen.

yollardasın. kimselerin kıyısına çekilmemişsin böylece. kendi kıyın da yok üstelik. yollardasın. çocukluğun gelir aklına ilkin. nerede, nasıl koşardım. nerede niçin üzülürdüm. nerede niçin sevinirdim. düşünürsün. bu biraz kendine gelmektir.

sonra büyürsün. düşler de böyle sırayla büyür. çocukluğu gençliği ve yaşlılığı vardır. yaşlı düşlerin gözleri kurudur.

yollardaydın. şimdi kenara çekilmiş. düz bir ovaya, yani o engin yanlızlığa. kendine bakıyorsun. bakmak bu kadar uzak olabilir. kendin neredesin anlayamazsın. düz bir ova, yolda. yoldaki adam kimdir. ovada duran kim. ah ne yabancı.

o vakit anlarsın "son kullanma tarihi"n gelmiş. toprağa bakarsın. sessizlik.
dünya akıp gitmektedir oysa.
ne garip.
sessizlik.
serap.
sessizlik.
"iyi bakın kendinize ey yollar ve ey kalabalık sokaklar. " dersin de
sesin sana çarpıp geri gelmiştir.
çünkü yol bitmiştir.
1 Entry Daha