ara sokaklardaki yalnızlık

ara sokaklardaki yalnızlık..

amaçsız gibi gelen 8 saatlik çalışmanın sonunda kendinizi attığınız sokakta da bir amacınız olmamasını hissetmek. en can acıtan ve kalbinizi yerinden çıkaracak gibi anksiyete krizine sokan durum; “şimdi ne yapacağım?” sorusu değil midir?
kendinizden başka sizi düşünecek birileri var mı evde?
akşam yemeği tek kişilik yapmak ve kimbilir kaç akşam hem vakit geçer diye yıkadığınız bulaşıklara hasret mi makine?
duş başlığının bozulduğunu farkettiğinizde etrafa sıçrayan sulara bakarken tek başınıza mı kahkaha atıyorsunuz?
dizi izlerken şaşkınlık seslerinizi saksıdaki çiçekler mi dinliyor?
el alışkanlığından yarısı lavaboya mı gidiyor demli çayın?
peki doğumgünlerinizde sürpriz partilerden sonra en son doğum gününüzü yastığınız mı kutluyor yanağınız da?
sorulara devam edersem gözyaşlarınız akacak mı yanaklarınızdan? yoksa zaten soğudu mu teniniz artık beraber uyumanın sıcaklığından?
eve giderken yolu hep uzatıyorsanız ve biraz da yavaşlıyorsa cebinizden anahtarı çıkarmak hala hissizleşmemişsiniz demektir.
ancak, mecbur o eve girilecek!
saksıdaki çiçekler sevinecek bir yudum su verecek biri geldi diye.
tencere tava sesleri ile akşam müziğinin tadını çıkaracak mutfak.
camı açtığınızda canlanacak rahat bir nefes alacak havasızlıktan yorgun düşmüş yağlı,akrilik,digital tuvaller.
kurumuş ayna duştaki buhar ile nemlenip cildini tazeleyecek.
zor biliyorum çok zor hem de ama gülümseyin, kendinize olmasa bile aynanın güzelliğine..

01.12.2016