melkor

tolkien evrenindeki esas kötü karakter, ilk karanlık efendi.
yaradılıştan önce eru tarafından zamansız salonlar'da yaratılmış ainur'dan biridir. eru tüm ainur'a ulu bir müzik icra etmelerini buyurduğunda diğerlerinin ezgilerini küçümsemiş ve müziğin akışını bozarak ahengin yerini kaosun almasına sebep olmuştur. bu nedenle özünde ulu müzikten meydana gelmiş olan dünya onun müdahalesi nedeniyle kusurlu, yazgısı da kederlidir.

eru müzikte görüntü bulan fikri gerçekleştirmek için ainur'u yer yüzüne indirdiğinde o da diğerleriyle birlikte gelmiş ama eru'nun arzusu doğrultusunda dünyayı doğacak olan "çocuklar" için bayındır kılmak görevi yerine var olan her şeyin somut efendisi olma arzusuyla kendi ile birlikte gelenlere savaş açmıştır.

esasen ainur arasında en kudretli olandır, nitekim kardeşlerinin hepsinin meziyetlerinden bir parça ona bahşedilmiştir ama o yaratılışı hakir gördüğü için esas olan tabiat kuvvetlerinin çarpıtılmış biçimlerinde ustadır; varda gibi ışığı bilir ama onun ifadesindeki ışık aydınlatmaz, manwe gibi havayı kavramamıştır ve gölge ve karanlık onun maharetidir. aule gibi hüner kişisidir ama onun işi yapmak değil bozmaktır.

kendisini tanımladığı üzere "arda'nın yazgılarının efendisi"dir. kullarının onu tanımladığı üzere de "özgürlüğün vericisi ve alemin efendisi"dir.

uzun çağlar boyu daha ainur ile savaşmış ve onları yıldırmıştır, tam galip gelecekken eru'nun yanından ainur'a yardıma gelen tulkas tarafından bozguna uğratılmıştır.

lambalar çağında aule'nin lambalarını yıkıp dünyayı ateşe ve karanlığa boğmuştur.

elfler yıldızların ışığı gökte parlayıp bu dünyaya gözlerini açtıklarında onları kendisine köle etmek gayesiyle bir kısmını kaçırmış; uzun yıllar süren karanlık ve eziyetlerle onlardan ork ırkını devşirmiştir. melkor'un yaptıkları içinde en kötüsü bu olmuştur. nitekim elfler dünyayı güzellikleri ve saadetleri ile süslemek, her şeyden daha fazla güzellik ortaya koymak için var edilmişlerken, onları doğalarının zıttına çevirmiştir.
insanlardan ise her zaman korkmuş yüreğinde, uzak bir gelecekte, kendi sonunun bir şekilde onların elinden olacağı bir erdemi gönüllerinde taşıdıklarını ve hiç bir zaman onların gerçekten de efendisi olamayacağını sezmiştir. ama kara yüreğindeki nefreti perçinleyen bu durum kendisini insanlara bir tanrı olarak göstermesine de sebebiyet vermiştir.

(bkz:orta dünya'da insanlar)

ona karşı pek çok cefalar çekilmiş, riyakar zaferlerle geçen meyvesiz çağların nihayetinde yenilmiş ve bir daha dönmeyeceği umuduyla evrenin dışına hiçliğe atılmıştır.

mandos'un kehaneti uyarıyor ki bir gün sürgün gittiği hiçlikten geri gelecek. o gün orta-dünya'nın güçleri(ainur) tahtlarında kocamış ve onun bekçisi (earendil) de yolundan bezmiş olacak.

o hüküm saatinde insanların kederli yazgılarının öcünü almak için karşısında hurin oğlu turambar turin olacakmış. böylece büyük düşman sonsuza dek mağlup edilecekmiş.

üç silmaril de gökten, yerden ve denizden çıkartılıp bir araya getirilecek, bu sefer feanor onları yavanna'ya kendi rızasıyla verecekmiş. yavanna'da onlar sayesinde telperion ve laurelendil'i yeniden yeşertecekmiş. böylece eski saadet günleri tekrar gelecek, aule'nin çocukları cüceler de melkor'un bozduğu dünyayı babalarıyla birlikte onarmak için kolları sıvıyacaklarmış.

eru'nun tüm çocukları da onun huzurunda yeni bir müzik bestelemek için bir araya gelecek ve bu müzik, ilk yapılandan daha güzel olacakmış.