ortaköy yetimhanesi

beşiktaş belediyesinin kültür sanat etkinlikleri için koruması altına aldığı istanbulun tüm grliğine inat ayakta kalmayı başarmış yapı.


ortaköy yetimhanesi üç katlı yorgun bir bina. türkiye’de anneanne ve babaanne evlerinden aşina olduğumuz kabartma desenli buzlu camlar, pastel tonlardaki yer seramikleri ve tutukluk yapan metal pencere kolları burada da var. bu aşinalığın peşinden gelen ise kocaman bir boşluk hissi. yetimhane günlerine dair izler keşfedilmeyi bekliyor mu? yoksa kim bilir kaçıncı kat badananın atıldığı koridorların eski duvar renkleri gibi yitip gittiler mi? öte yandan, geçmiş kimliklerinde ermeni okulu, yahudi yetimhanesi, ecza laboratuvarı ve bir süredir de sanatsal sergi alanı olmayı barındıran bu binada neyin hangi yaşantıya ait olduğunu anlamak zor, ama imkansız değil. zemin ve duvarların beyaz seramiklerle kaplandığı steril laboratuvar yıllarından geriye kalanlarda meraklı gözler birkaç şey yakalayabilir sanırım. aşınmış merdiven basamakları ve basamaklar yükseldikçe daha sıkı tutunulmuş ahşap tırabzan bir zamanlar bu binanın yaşayan bir mekan olduğunun en somut izleri. pencere pervazına kazınmış e m harfleri acaba kimin ellerinden ve kalbinden? ikinci katın aniden kapanan ahşap kapısı hangi dalgınları korkuttu? zeminin yamukluğu kimlerin başını döndürdü? pinpon oynanan yüksek tavanlı salonda kaç top kaybedildi? dev pencerelerden içeri yolunu bulan ağaç gölgeleri kimleri geceleri korkutup, uykusuz bıraktı? yanıtını hiçbir zaman bulamayacak olsam da merak ettiğim sorular. çünkü bu soruları sormak dahi, bir zamanlar burada yaşayan sakinlerin varlığını, kaygılarını, mutluluklarını, yalnızlıklarını, ve aidiyetlerini meşru kılıyor. bu sorular, bu binada yaşamış olanların sadece fotoğraflardaki ürkek bakışlardan ibaret olmadığını hatırlamamız için var. kimse unutulmak istemez, ancak gaiplik çürüme ve yıkımı beraberinde getirir.

http://www.salom.com.tr/arsiv/haber-1042...