unutamamak

7 Entry Daha
unutamamak sanki farklı evreler halinde oluyor gibi geliyor bana.
uzun bir süredir yeni bir kalp kırıklığı yaşamadığımdan belki.
kalp kırıklığı henüz tazeyken verdiği hisler aşağı yukarı daha önce yazılmış olan şeylerle benzeşiyor.

unutamamak sözcüğünde sanki unutmaya çok uğraşıyoruz ama beceremiyoruz gibi bir anlam var. fakat bir süre sonra o 'unutamamak', 'unutmamak'a 'hatırlamak'a dönüşüyor benim için. kalp kırıklarını bile zihnimden atmak istemiyorum, her kalp kırıklığımın özünde aşk var arzu var, o saf hammaddeyi saklamak hatırlamak istiyorum.

zamanında adına çok göz yaşı döktüğüm kavga ettiğim kişiler şu an ya iyi hatıralarla aklımda, ya kimisi hala bir dost olarak kimisi uzaktan bir aşk olarak hayatımda. onları bir demans bir yaşlılık gelmeden de unutmayacağım umarım.

bir de bir yerde mi okudum filmde mi gördüm hatırlamıyorum, unutkan birisi olarak çok sevdiğim çok sığındığım bir söz var: unutmak masum bir eylemdir, kimse isteyerek unutamaz bir şeyi.

arayınca şöyle bir söz buldum: “forgetting is an involuntary act. the more you want to leave something behind you, the more it follows you.” ― william jonas barkley. ya benim aklımda ya da belki sözü gördüğüm yerde involuntary yerine innocent kalmış. kalsın.