yakışıklı olmak

bir filozofun deyişiyle, insan türü, bir göz hayvanıdır.
5 duyusu olsa da, ağırlıklı olarak kullandığı ve yoğun algıların oluştuğu duyu, görme duyusudur. dolayısıyla, gözleriyle algıladıklarının odağında bir hayat felsefesi geliştirir. duygusal iletişim ve diğer duyu organlarının verdiği iletiler daha geri plandadır hep. onları da hesaba katar elbet, fakat, ya geç kalır bu konuda ya da yetersiz...

bu nedenlerle, güzellik ve yakışıklılık gibi terimlerle ifade edilen nesneler veya varlıklar, bizi öncelikle ve derinden etkiler.
bu, tüm dünyadaki insanların evrensel tutkularından biridir. simetrik bir yüz, altın oran yasasına uygun ölçülerdeki vücutlar, güzel biçimli ve farklı renklerdeki gözler, küçük burun ve düzgün çene,...vb. görüntüler hepimizi etkiler...

evet, güzel birşeydir güzel ve çekici olmak.
bir üstünlüktür veya bir ayrıcalıktır. çünkü, sadece görünümünüzden etkilenen insanlarla iletişiminiz, diğer sıradan insanların aynı kişilerle iletişimine kıyasla daha kolay ve verimli olur.
istediklerinizi daha kolay elde eder, sorunlarınızı daha hızlı aşabilirsiniz. dolayısıyla, bu durum, diğerlerinden birkaç adım önde olma potansiyeline sahip olduğunuza da işaret edebilir.

sonuç olarak, güzel birşeydir güzel olmak... tabi, en güzel olanı, böylesi bir güzelliği, iç güzellikle de tamamlayabilmektir...
e bize de çenemizi yormak düşer, çünkü, ne demiş atalarımız? " güzeli oynatırlar çirkini söyletirler"
genel olarak iyi bir şeydir; en basitinden modunuzun düşük olduğu bir halde bile beğenilmek, ilgi görmek iyi hissettirir. tabi burada kime-neye göre yakışıklı denilirse, bu da güzellik gibi göreceli bir olgu olsa da aslında biraz da sınırları çizilmiştir kanımca erkek bedeni için. bu noktada yakışıklı olunduğu için sadece ambalajın rağbet görmesi aslında diğer beğenilerden çok da farklı değil. ayı seven ya da ''parlak'' seven ya da x,y,z seven de o görüntüye geliyor, onun istediği-talep ettiği o çünkü. bu anlamda durum stabil; günümüzde herkes nasıl iç çamaşırı mankeni gibi görünme peşinde ya da dinlemediği şeyleri dinlermiş gibi, olmadığı gibi biri davranıyorsa olay kendini lanse etme meselesi benim gözlemlediğim. bunun da en basit ve temel sebebi talep görme, beğenilme vs.

her ne kadar herkes yüzeysel olmadığını iddia da etse, kimya denilen bir şey olduğuna inanıyorum, bir insanın huyuna-suyuna, beynine, düşüncelerine aşık olursunuz ama onu tanıma isteği yaratan, o merak unsurunu ateşleyen ilk o göze hoş(sizin hoş algınız nasıl ise) gelme durumu bence. en büyük avantajı bu.
aşırı çirkinim ve hayattayım çirkinlikten 35 senedir ölmediğime göre yakışıklı olmak minimal seviyede yaşamak için çok da mühim değil demek ki, mesela biri yakışıklısın dese bunu laf olsun diye söylediğinin de farkındayım çok yıllar yıllar önce çirkin olduğum gerçeği ile yüzleşmiş ve bunu kabul etmiş biriyim.

hatta bu olgu sözlükten çıktığım ve çirkin olduğumu yüzüme vurarak 3 gün sonra terk eden bir yazarın beyanı ile de sabittir. demek ki "çirkinsek napak ölek mi yaf" durumu hasıl olmuyor. ancak biraz daha şekilli olaydım azcık daha yüzüne bakılır olaydım daha yavşuklu çocukları düşürürdüm orası çok net; of dünya dünya zalımsın dünyağ hayınsın dünyağ.*
zengin olmak gibidir.nasıl çok paranınız olması bir dezavantaj yaratmıyorsa yakışıklı olmanın da bir dezavantajı yok.iç güzellik ya da insanların yakışıklı insanlara esas yaklaşma amacı gibi bayık şeylerle sıkıcı olmayın sevgili yakışıklı insanlar
durumlardan bir durum.

yalnız bir insanın kendisine yakışıklıyım demesi çok itici bir şey. şakayla karışık diyorsa eyvallah ama ciddi ciddi kendisini övüyorsa sıkıntı büyük.

aslında bu durum sadece yakışıklılık için geçerli değil. zeka, boy, sağlık vb pek çok konuda da geçerli. kişi kendi elinde olmayan şeyler için övünmemeli.

çok çalışkan olmanızla övünebilirsiniz. beş dil bilmekle veya çok iyi araba kullanmakla övünebilirsiniz. bunlar sizin kendi başınıza elde ettiğiniz şeyler. ancak elinizde olmayan şeylerle övünmek sizi küçültmekten başka bir işe yaramaz.

not: kıçınıza kaş göz çizseniz benden daha simetrik olur mk.