alice harikalar diyarında

oldukça zeka dolu bir hikayedir. yüzeyi çocuklar için dibi de yetişkinler için yazılmıştır. * çok fazla kelime oyunu olduğundan kitabın orjinal dilinden okunması tavsiye edilir genellikle.
hikayede geçen bir diyalog:

alice: hangi yoldan gitmem lazım?
kedi: bu nereye gitmek istediğine bağlı.
alice: ama nereye gitmek istediğimi bilmiyorum.
kedi : o zaman seçeceğin yolun bir önemi yok.
şimdi bu alice bacımıza dayamışlar opium , ketamin , methadone , angel dust ; peyote her ne varsa bu yatmış rüyaya , görmüş te görmüş , uçmuş ta uçmuş sonra kalkmış ne gördüyse ebesine anlatmış o sivrizekalı da kalkmış bunun romanını yazmış . biz insanoğlu da almış bunu çoluk çocuğa al bunu oku anla özetini yaz getir demişiz. işte öyle bir kitaptır alice in wonderland.
küçükken bunun alis harikalar diyarında adı altında yayınlanmış bir basımını okumuştum. bir yerde "alis" şöyle diyordu: "ben gideyim gayri"
çok güldüğümü hatırlıyorum ama düşününce kitap aslında literary nonsense türünde yazılmış, çevirisinde de saçmalık olması gayet doğal.

tim burtonun çektiği film ise, aldığı onlarca kötü eleştiriye rağmen gözümde on numara.
hala en sevdiğim hikayelerden biri olan, 60lar kültürüyle bağdaştırdığım charles lutwidge dodgson eseri. çocuk kitabı olarak pazarlanması son derece trajik.
yazıldığı zamana bakarsak kocaman bir taktiri hakeden roman, o dönemim imkanları ile araştırmak gezmek tozmak ne denli zor malum ama dar çevrede böyle bir fantezi dünyasına bakınca da kolay elde edilen bilgi görsel vs sanırım insanı tembel düşünemez ve kurgulayamaz dedirtiyor. 1930 yapımı sinema filmi dönemim teknoloji dekor ve makyajı ile izlenmeye değer bir başyapıttır... ne kadar teknoloji o kadar ucuzluk tezimi destekleyen bir kitap ve filmdir kendileri. *