bazı şarkıların bizdeki hikayeleri

2 Entry Daha
o şarkıyı tanımadan önce tamda anlattığı gibiydi her şey, ama her şey.
şunu düşünün; bir bahçedesiniz, mevsim yaz. hayatınızdaki tüm yolcuları; oturup hasbihal edenleri, kalbinizi kıranları, boğazınızda yumru kalmış sevdaları, tenini koklamak istediğiniz adamları/kadınları, dostlarınızın ihanetleri, ikiyüzlüleri, ailenizin bencilliklerini, kendinizin en çokta kendinizin, kendinize yaptığınız haksızlıklıkları, attığınız yalanları. şimdi o bahçeye geri dönün tüm bunları o yaşa kadar yaşadığınızı düşünün ve o sahnenin en büyük, tarumar eden detayı ise, yalnızsınız. ya da olması gerekenler, uzakta.. kaçınılmaz bir detay değil mi yalnızlık? mutlaka olması gerekiyor hikayelerde, ama şuna inanın yaş aldıkça o yalnızlıkta güzelleşiyor. her neyse.. işte bu şarkı bana hep o geçmiş zaman da o masanın başında otururken, tüm dostlar dağılmışken ve mevsimde yaz iken ahşap masanın üzerinde de bir kadeh şarap yalnızlığıma, gelip geçenlere içeceğimi düşünürüm. ha hava da biraz serin, içiniz üşüyor, sırtınızda da turuncu bir ceket.