berlin

seveni çok seviyor sevmeyeni de nefret ediyor bu şehirden. gezdiğim pek çok ülke ve şehirlerin arasından kendimi ait hissedebildiğim tek yer burası. o karanlık ve underground ruhu beni kendisine en çok çeken özelliği. sokaklarında yürürken bile hissediyorum bunu. çok da eski zamanda olmayan 1989 yılında batı ve doğu tarafını ayıran duvarın yıkılmasıyla birlikte şehrin tam ortasında kalan kreuzberg mahallesi,günümüzde berlin'in en yoğun göçmen nüfusuna sahip ve görece "tehlikeli" olarak aynı zamanda da bünyesinde pek çok kulüp,bar ve kafe barındırmasıyla bilinir. şehirde yıl boyunca düzenlenen etkinlik ve partilerle tüm dünyadan eşcinseller akın akın ziyaret ederler. lab.oratory, kitkat, berghain, mutschmanss en popüler mekanlar olmakla birlikte romeo und romeo adında işletmecisi bir türk olan gey kafeyi mutlaka tavsiye ederim. eylül ayında folsom'da pandemi'nin açığını kapatmak için sendeyim berlinciğim.
çok oldu gitmeyeli. özellikle 15 temmuz sonrası feto ile alakası olmayan khk lilarin da bir cemiyet oluşturduklarini duydum. gay semtinde konaklamak da keyifli oluyor. yolunuz düşerse orada kalın derim. diğer avrupa şehirlerine göre ucuzdur da görece.
"türkiye’den almanya’ya göç “dalgalara” benzetilir; farklı dalgalara ayırarak göçün zaman çizelgesi çıkarılır. birinci dalga 1960’ları kastederken, yeni dalga gezi eylemlerinden sonraki süreci temsil eder. südblock’taki seçim sonuçlarını izleyen arkadaşlarımın çoğunun hikayesi göçün bu “yeni” dalgasına denk geliyor. farklı “dalga” göçler almanya kıyılarına çarparken, ülkede özellikle 90’larda hakim olan söylem artık bu geminin dolu olduğuydu. bu geminin, yani almanya’nın daha fazla göçmen kaldırmayacağı söyleniyordu. ülkeler ağzına kadar dolmuş gemilere benzetilirken sınırlar kapatılır; akdeniz’de gerçekten de ağzına kadar dolu olan mültecileri taşıyan botlar batırılır."

berlin kıyılarına vuran dalgalar: türkiye seçimleri, queer göç ve kendini tekrar eden ezber

https://velvele.net/2023/07/07/berlin-ki...

(bkz: yener bayramoğlu)
  • /
  • 2