charles baudelaire

ne zaman canım sıkılsa " kötülük çiçekleri" şiir kitabında soluk aldığım fransız şairidir.
şair şöyle der : can sıkıntısı
sanki bin yaşındayım, o kadar hatıram var.
gözleri bilançolar, manzumeler, ilamlar,
romanslar, sevgi talan mektuplar, makbuzlara
sarılı gür saçlara dolu bir büyük masa,
saklamaz daha çok sır üzüntülü kafamdan,
bu bir ehram, bir mahzen, öylesine kocaman,
fakirler çukurundan daha çok ölüleri,
-ben ayın tiksindiği bir mezarlığım şimdi;
- orda azaplar gibi sürünür uzun kurtlar,
en can alıcı ölülerime boyuna saldırırlar
solmuş güllerle dolu eski bir odayım ben,
içindeki eşyanın yıllar geçmiş üstünden,
orda üzgün pasteller, uçuk renkli boucher'ler,
dağılan bir kokuyu içlerine çekerler

bıkkınlığın yemişi, dinmez can sıkıntısı,
ölümsüzlüğün sonsuz ölçüsünü aldı mı?
karlı yılların ağır yumakları altında,
topal günleri geçmez hiçbir şey uzunlukta.
-artık ey canlı madde! belirsiz bir dehşetin
sardığı bir kayadan başka bir şey değilsin.
bir sisli kum çölünün dibinde uyuklarsın,
bir sfenks ki meçhulu aldırışsız dünyanın;
haritada unutulmuş ama hırçın sesiyle
yalnız şarkılar söyler, batıp giden güneşe.
büyük adam. büyük şair. gezeğen ruhlu erkek. bir zamanlar çıkan k dergisiyle tanışmıştım. unutmadım bir daha. unutulur mu tanrı aşkına. andre gide ile bir aşk macerası olmuştur. kafası atmış toplum içinde gide ı eşeğin uzuvlarıyla tanıştırmış rezil ü risva eylemiştir. kaçtığı afrika'da gencecik yaşta sizlere ömür.