dünyaya at gözlüğü ile bakmak

at gözlüğü prensipleri:
1- takması çok kolaydır
2- (kendinde) takılı olduğunun farkına varılmaması çok kolaydır
3- başkasının taktığını düşünmek çok kolaydır
4- takıldığında hayat çok kolaydır
5- at güzel bir hayvandır
6- insan güzel bir hayvandır
7- dünyadaki en akıllı varlık (hayvan) olduğunu düşünen insana at gözlüğü takmak/taktırmak/takıştırmak çok kolaydır
8- bunları yazarken "ha ha ha, aptal insanlar, tabii ki benim at gözlüğüm yok, yoksa nasıl yazabilirdim bunları" diyerek hin hin gülmek çok kolaydır (bkz. madde 2)
sığ insanların dünyaya bakarken inatla çıkarmak istemedikleri onlar için çok fazla kararlı, belki realist, belki doğru olanı savunuculuk gibi gelen manevi bir tür aksesuar.
dünyaya ve olaylara at gözlüğü ile bakan birinin karşısındaki kişi ile tartışma sırasında, aman önce ben cümle içinde kullanayım dediği suçlayıcı deyim...
sağa sola aldırış etmeden dümdüz önündeki yoldan doğruca toplum normlarının istediği başarıya ulaşan insan duruşudur. metaforla devam edersek atlar gibi yürürken patır patır sıçıp kokutsalar da bu yalnızca arkalarından giden insanları rahatsız eder. kendileri hal ve gidişatlarından memnundur.
kişilere karşı tenkit amaçlı kullanılsa da at için en uygun gözlüktür. at işini yapar ve gidilmesi gereken yere zamanında gider. sağ-sol ile uğraşmaz ve görevini layıkıyla yapıp bir çuval arpayı hak eder. mühim olan gözlüğün markası-modeli değildir. bakış açısıdır.
at gözlüğü ile bakmak ile bildiğini okumak arasında ince değil, bayağı bir kalın çizgi olsa gerek. zaten at kendi bildiği yoldan gitmesin diye bakış açısı "daraltılır". bakış açın ne kadar "daralırsa" seçenekleri, dolayısıyla da seçim şansı o kadar azalır. adı kötüye çıksa da, sahiplenilmese de neredeyse hepimizin, bir konuda olmasa bile başka bir konuda at gözlüğü takmayı tercih etmesinin nedeni rahatlatıcı olmasıdır. her ne kadar bir zeka göstergesi, özgür irade ifadesi olarak görülse de karar vermek, bazen fazladan kafa çalıştırmayı, bazen kıçını yerinden kaldırmayı, yeri geldiğinde kendi egonu zorlamayı, sınırlandırmayı, korkularını sınamayı gerektirebilir. bazen heteroseksüel bir kişinin homoseksüel bir kişiyi zor anlamasının nedeni, gay birinin biseksüel birini, kalabalığı seven birinin yalnızlığı seven birisini, dolaysız seksi seven birinin ısrarlı romantik birisini (aslında, çoğunlukla karşılıklı olarak) anlamasının zorluğu da budur.

empati diye bir kelime var, bakmayın bu kadar sık kullanıldığına. hiç kendi kendimizi de kayırmayalım. sadece sözlük anlamını bilmek yeterli değil. anlamını gerçekten sindirip empati kurma zahmetine girebilen insan o kadar az ki...