efkar

her ne kadar arapçada "düşünceler" (fikr=düşünce, efkar=düşünceler) anlamına geliyor olsa da, türkçeye geçerken anlam değişimine uğramış bir kelime.
türkçede "kaygı, sıkıntı" gibi anlamları var.
bir erkeğin başına gelebilecek en boktan durumlardan biri
ne konuşursun,ne gülersin,bildiğin robota dönüşürsün
içine girmekten kaçınsak da sık sık başımıza musallat olmaktan kendini alıkoyamayan duydu-durum hallerinden hem en sevimsizi hem de en bıcırığı diyebilirim rahatlıkla. ''kaygılanmadığımız ya da tasasını iliklerimizde hissedemediğimiz tek bir gün bile mi geçmez?'' sorularıyla yankılanadururken benliğimiz biz biz olmaktan çoktan çıkmış vaziyette düşünsel mağaralarımıza sıkıntı tohumları atar atar da duramayız nedense. iç sıkıntılarımıza eşlik eden vesveselerimizle sevişerek kısır yavrular dünyaya getirmekten bir an olsun kaçmayışımızın tek nedeni var ise o da yalnızlıklarımızı ispat etme çabalarımızın dış dokusal yansımalarından sadece biridir diye de kemiririz çoğu zaman hüznün eşlik ettiği boşluklarımızı. sevimsiz yanı bunlar gibi görünse de bir de tatlı güzellikleriyle karşımızda olmasını sürekli bekleriz aslında bu gidişatın. birisi için kaygı duymak, tasalanmak her zaman yakalanamayan; herkese karşı duyulamayan özlenilesi haykırışlarımızdan sadece biri ve en kıymetlisi belki de; hem can dediğin nedir ki senin, sıkılmadan var edebilir miydi kendini...