eşcinsellerin görünürlüğü

bugüne kadar bu başlığın bu sözlükte açılmamış olması beni şaşırttı çok. oysa lgbt hakları mücadelesindeki en temel unsur görünürlüktür, görünürlüğün artırılmasıdır. heteroseksizm denen şey, yani çoğunluğun baskısı ve tiranlığı öncelikle yok sayarak başlar. eşcinselleri ne kadar görünmez kılarsa, o kadar baskılamış, yok saymış ve haklarını gasp etmiş olur. eşcinseller de görünürlük konusunda en dezavantajlı azınlık grubudur zira eşcinsel bireyler etnik veya dini azınlıklar gibi kendi cemaatlerinin içinde doğmazlar, kendi kimliklerini farketmeleri bir süreç, başkalarının da olduğunu farketmeleri bir süreç, onlarla bir araya gelmeleri falan ayrı süreçlerdir. aynı zamanda eşcinseller, fiziksel olarak genelde toplumun geri kalanından ayrışamadıkları için, kolayca araya kaynayabilirler. bunun avantajlı tarafları olduğu gibi çok dezavantaj yaratan durumları da vardır: bir eşcinsel hayatı boyunca cinsel kimliğini herkesten gizleyerek yaşayabilir, kimsenin ruhu bile duymaz. yalnız bu tür bir göze batmayabilme hali, çoğunluk baskısının eşcinsellerin asla da ortaya çıkmamalarını sağlamak üzere korkutma algısı yaratmıştır. ortaya çıkamayan eşcinseller de birbirini bulamaz, sorunlarında desteksiz kalır, örgütlenip hak arayamaz, kendi içindeki küçük hücresine sorunlarıyla hapsolur.

açılmakla ilgili sıkıntılarımda psikologa gitmiştim, psikolog ingilterelerde bu lgbt konularında doktoralar yapmış, ankara'nın bu alanda en anlı şanlı psikologuymuş. kadınla yaptığım görüşmenin sonunda bana önerdiği şey, "istediğini yaşa tabii ama bundan kimseye bahsetme, başkaları sana cinsel hayatlarını anlatıyorlar mı?" olmuştu. o anlı şanlı kadın bile toplumun homofobisini mazur göstererek bana saklanmaya devam et demişti. detaylarını psikolog başlığındaki entrymde yazdım, merak eden okuyabilir. yakınlarda tanıdığım bir eşcinsel psikolog da, çok da ilginç olmayan şekilde başkalarına açılmanın gereksiz olduğunu, kendi hayatımı yaşamamı tavsiye etti.

bu anlayış, eşcinselliği sadece sekse indirgeyen bir anlayış ve de sanırım bu toplumlardaki eşcinsellerce de çok kabul gören birşey. belki de "neden ilişkilerimiz uzun süre gitmiyor?" sorusunun cevabını bu noktada aramalıyız. "karşıcinseller de cinsel hayatlarını ulu orta anlatmıyorlar ama" savunması da çok yanlış zira ben sürekli olarak arkadaşlarımdan "abi geçen ebruyla birlikte olduk, taş gibi kız, çiğdem mi, çiğdem yaramaz abi, arzuyla evlenmeyi düşünüyoruz, damla hamile" vs tarzı konuşmalar dinliyorum, bu ilişkilerin neresi dört duvar arasında. bu arkadaşlar konuşurken ben dut yemiş bülbül modunda karşılarında oturuyorum. toplumun bizi baskılaması işte bu şekilde ortaya çıkıyor.

açılmak, "ben de eşcinsel kimliğimle buradayım, aranızdayım, sizin kardeşiniz, abiniz, çocuğunuz, en yakın arkadaşınız, öğrenciniz, doktorunuzum" demek bireysel olarak rahatlatıcı olduğu kadar, görünürlüğü artırmasıyla politik olarak da önemli bir adım, etrafınızdaki başka lgbt bireylerin de kendilerini rahatlamış hissedecekleri, belki domino etkisi yaratabilecek güzeş bir adım ve beşki de en önemlisi, gelecek nesillerdeki lgbt çocukların daha özgür bir ortamda yetişebilmelerine neden olabilecek küçük adımlar. ben ciddi bir baskı ve şiddete maruz kalarak ergenliğimi geçirdim, hala da etkileri devam ediyor hayatımda, şu anda aynı şiddeti yaşadığına emin olduğum başka lgbt çocuklara belki faydam olur diye birşeyler yapasım var.