kısaca
gss olarak bilinir. türkiye cumhuriyeti devletinin de uygulamaya mecbur bırakacak şekilde taraf olduğu 1948'de kabul edilen
insan hakları evrensel bildirgesi'nin 25.maddesi ve 1965'te yürürlüğe giren
avrupa sosyal şartı'nın 11. maddedesiyle sabitlenen insanların
yaşam hakkı ile birlikte düşünülen
sağlık hakkı'nın sözde türkiye'de insanlara veriliş şeklidir. bu şekil neoliberal akp'nin minareyi çalıp kıçını da kılıf yapması örneklerinden biri olarak görülebilir.
bu sisteme göre devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes sağlık sigortası kapsamına alınmıştır ve böylece tc vatandaşlarına taraf olduğu uluslararası anlaşmalar uyarınca
sağlık hakkı vermiş gibi görünmektedir. ifadenin ve kapsamın bu denli göz doldurucu olmasına karşın
gss'nin uygulanışı / işleyişi hiç de o kadar parlak değildir. sağlık hakkı'na ulaşım noktasında en sıkıntıda olan toplumun fakir kesimi bu sistemle beraber sağlık hizmetlerine ulaşmada zorluklar çekmektedir.
öncelikle herkesin illa ki bir geliri olduğu varsayan bu sisteme göre durumu olanların illa ki devlete prim yatırması gerekmektedir. 2012 yılında uygulamaya konan yasaya göre 1 ocak 2012 tarihinden itibaren gelir durumu tespit edilemeyen bütün vatandaşlar asgari ücretin 2 katını devletten gizli şekilde kazandığı varsayılarak aylık 200 küsür tl borçlandırılmıştır. bu yüzden daha şimdiden vatandaşlar devlete milyonlarca lira borçlanmış durumdadır.
elinde her türlü kayıt kuyut olan devletin bu cingözlüğüne karşın vatandaşların yoksul olduklarını devlete bir kez daha ispat etmeleri gerekmekte ve bunun için
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıf'larına gidip
gelir tespiti yaptırmaları gerekmektedir. bu işlem yaklaşık 1 ay süren bir işlem olmasının yanı sıra devlet kişilerin birey olma haklarına tecavüzünden başka bir şey değildir.
mesela 18 yaşını aşmış okumayan ve çalışmayan bir bireyin (okuyorsa bu yaş 25) hiçbir gelirinin olmaması devlet gözünde imkansızdır. akp hükümeti bu bireyin adrese dayalı nüfus bilgilerine bakarak onun yaşadığı evin gelirlerini hesaplayıp ardından hane halkının sayısına bölerek o bireyi yine gss kapsamında kendisine borçlu bırakmaktadır. evdeki herhangi bir kimsenin sigortalı çalışmasının bu noktada önemli olmamaktadır. yani 25 yaşını aşkın bir vatandaşın evinde sadece babasıyla yaşaması durumunda, babası çalışıyorsa bile onun sigortasından yararlanması mümkün olmamakla birlikte o babanın gelirinin yarısını kendisi kazanıyormuş gibi devlete yeniden prim ödemeye mecbur bırakılması söz konusudur.
bu şekilde devlet hem imzaladığı uluslararası anlaşma ve sözleşmelere uyumlu görünür olmuş hem de kendisine yoksullar üzerinden yeni bir gelir kapısı açmış durumdadır.
akp'nin bu paralarla ne yaptığını daha iyi anlamak için:
(bkz:
ayakkabı kutusundaki dolarlar nereden geldi)?
(bkz:
sümeyye erdoğan ın 52 bin tl maaş alması)