ilk kobani'den gelenleriyle tanışmıştım... başlarda şüpheci bakışlarıylarıyla bir kaç yeni yetme genç olanlarına hesap vererek sokulabiliyordum yanlarına... sonradan aşinalıklar tanışıklıklara; tanışıklıklar dostluklarla dönüştü...
dostça davet edildiğim sofralarında gözlerinde yıkılmış evlerinin, gömülememiş oğulların ve yarınsız torunların buğulu bakışları olan kadınları gördüm. gülten akın da görmüş olmalı dedim kendi kendime böyle gözleri; zira şu dizeleri başka ne için yazabilirdi ki...*
"ben değil sofraya ölüm oturdu peynir yedi beni, zeytin yedi beni ekmeğe uzandım, ellerim düştü elmadan gözlerim yandı, kör kaldım su değil sel aldı beni ben değil sofraya ölüm oturdu
yeni yeni okumak için zaman ayırmaya çalıştığım tanrıyla pek yakın sohbetleri seven, yaşadığı her ana ölümünü de katabilen başarılı bir ablaya benziyor... henüz intihar etmemiş... şiirleri şarkı olmamış sanırım... üstelikte zamanın teknolojik nimetlerini de kullanıyor derdini döktüğü şiirleri için...
nil karaibrahimgil sarkımsısıymış meğer. bugün kendi güzel - yüreği güzel sevgili "yaz aşkım" whatsap'tan paylaştı benimle ve böylece ilk kez dinledim.
"facebook'unda paylaşmak istemedim, bunu hayatına müdahale olarak düşünmenden çekindim ama bunu her dinlediğimde sen geliyorsun aklıma. aklıma sen gelince de mutlu oluyorum" diye yazmış...*
mutluluğun paylaşılarak artan bişey olduğuna tam inancımla, buyrun efendim;
sözleri için de buradan buyrun: (alıntıdır): zaman makinası olsaydı ve kendi geçliğime, mesela 17 yaşıma dönseydim kendime şunları söylerdim; en önemli şey aşk onu doya doya yaşa, bu bir. ne yapmayı sevdiğini bul ve sonra o sevdiğin şeyi yapabiliyormusun ona bak. yapmıyorsan boşuna enerjini tüketme, yapabilenler yapsın. yapıyorsan, dünyanın en şanslı insanlarından birisi dilini ıssır kimseye söyleme. sevdiğin insanlar bul, işlerini onlarla yapmanın yollarına bak. hayat yap, et, çalış, başarla geçiyor. ve bu maroton çok sevdiklerinle geçerse iş yapmamış sürekli aşk yapmış olursun. bi kaç kişinin elini sıkı sıkı tut. onların dertleriyle dertlen, mutluluklarıyla uç, dediklerine kulak ver. onları kaybetme. herşey değiştiğinde senin en orjinal halini bilip sevenlere ihtiyacın olucak. kendini onunla bununla karşılaştırma. başkaların kriterlerine göre seçim yapma! o zaman başkaların gideceği yerlere gidersin. oralarda ne işin var, senin yolun başka yokuşların başka! konu komşu ne der diye dinleme. komşu sen hayatın hakkında topu topu 15 dakka konuşucak, sense ölene dek onu yaşıcaksın. hareket et, hergün hareket etmeyi alışkanlık haline getir. bi spora kafayı tak, dansa kafayı tak, satrançca kafayı tak. kafaya taktıkların ilerde yaldız olup üzerine yağacak, yaldız olup üzerine yağacak. hergün oku, her seyi oku. ağaç olamak nasıldır, vangogh olmak nasıldır, ikinci dünya savaşına katılmış olamak nasıldır, öğren! bi gün hepsi yapboz gibi yapışıp sana inanılmaz gerçekleri göstericek. kızlar; zekadan, çalışıp basarandan, ve espiriden hoşlanır. erkekler; güzellikten, edadan ve huzurdan hoşlanır. hayat alışkanlıklıklarla yürüyo. bişeyi iyi yapmak istiyorsan hemen alışkanlık haline getir. alışkanlıksa tekrarla oluyo. beyin böyle programlanıyo. bişeyi sürekli yaparsan başka şeyi düşünmüyo, onu hep öyle yapıyo. o yüzden alışkanlıklarına çok dikkat et! neyi alışkanlık yaparsan hayatın ondan oluşucak unutma. erken kalkmak kulağa berbat geliyo, biliyorum ama erken kalkan yol alır hayatımda duyduğum en doğru şey. bazen saat 8:30 da üç şey bitirmiş oluyosun ve inanamıyosun zamanın göreceliğine. dedikodu yapma! dekikodu nasıl bişey biliyomusun, böyle evinin içine çöp boşaltmışsın gibi. ağzını, içini, evini kokutuyo. rahatlatır sanıyosun ama pisletiyo insanı. gül geç. hem dedikodu yapanların başına mutlaka ayıpladıkları, beğenmedikleri, çekiştirip durdukları şey gelir unutma. hayatın mizah anlayışı böyle. kızlar güzel mi güzel bi kadın olduğunuzda kendi atınız olsun. kendi paranızı kendiniz kazanın, onu şakır şakır harcayın. böylece ayrılıklarla ve boşanmalarla attan inip eşeğe binmezsiniz. atınız kimse altınızdan alamaz. dört nala başka yere gidebilirsiniz. erkekler; yakışıklı mı yakışıklı bir erkek olduğunuzda kadınlara çocuklara ve hatta birbirinize asla el kaldırmayın. o güç, güç değil! kaba kuvvet o. korkudan kaynaklanır. kaybetme korkusundan. ve kimseyi avucunuzda sıkarak elinizde tutamazsınız. tam tersi avucu apaçık bırakıcaksınız. kimseyi suçlama suçlamak; nasıl diyim, zehirli bi duygu. insanı frenler, insanı kurban piskolojisine sokar. atıl bırakır. hatta şimdiden duvara " kendimi suçlu hissetmiyorum" yaz. " kendimi suçlu hissetmiyorum. kendimi suçlu hissetmiyorum. kendimi suçlu hissetmiyorum" yaz. çok faydasını görüceksin. ceplerden, bilgisayarlardan televizyonlardan uzak bi saat ayır kendine. kendinle sosyalleş yoksa unutursun nasıl biri olduğunu. hayatın, sana başkaları tarafından yansıtılmayan bi aslı var. onu dinle deniz kabuğu dinler gibi. yalnızlığını kimseye verme. yalnızlığın hariç her şeyi paylaş. çünkü hayat paylaşınca güzel. hergün şükret! teşekkürü dualarından asla eksik etme. teşekkür kadar insana iyi gelen bişey yoktur. bişeyi istemekten dilemekten bile iyidir. sıcacık yapar ruhunu. bende ki bana yeter, hatta artar bile dünyanın en güzel felsefesinidir. birinden bişey isteme onun yerine birine bişey ver, bak neler olucak seyret sonra. karanlık günler olucak. düşüceksinde. yaralarda açıklıcak. o zamanlarda şunu unutma; tünel biticek. kalkıcaksında, kabukda bağlıcaksın. sevdiklerine bakıp usanmadan "seni seviyorum. seni çok seviyorum" de. hatta " sen ne yaparsan yap, kim olursan ol sevicem" de. korkmakdam korkma. ödün bile kopsun. sonra kapa gözünü bas karanlığına. belki biri taş döşemiştir, kim bilir... böbürlenme, kibirlenme, köpürme. abart, çoğalt, parlat. böbürlenme, kibirlenme, köpürme. abart, çoğalt, parlat. hergün bi yazar tarafından hayatının hikayelendirildiğini düşün ve dinle. böyle bi kahraman olmak istermiydin? istiyorsan başarıyorsun. ne mutlu sana.
2014 eylül'ü sonunda başlayan kobanili kürtlerin türkiye'ye geçişleri sırasında başlamıştım işime... başlarda gönüllü kafasında takılıyordum, karşılığında da aptalca kurumsal zapt-ı raptlara aldırış etmiyordum. dün istifa ederken kendimi de baya baya "medium-high level"* pozisyonumdan baya baya koca koca "boss"lara işten ayrılma gerekçelerimi maddeler halinde tartışırken buldum. elemanların "amerikalı" + "batılı" kafaları bunu alamayacağı için "lan puştlar insani yardım derneğinin ceo'su mu olur lan, götoşlar" gibi işten çıkma gerekçelerimi gündem maddesi yapmadım. "medium-high level"ime uygun bir şekilde organizasyondaki sistemsel sıkıntıları, yönetim zaafiyetlerini, stratejik ortaklık kurulan kurumların hesap verebilir kurumlar olduklarını düşünmediğimi", kendi sorumluluk alanıma dair yetkilerimin azlığını ve bunun doğurduğu sorunları"...vs. anlattım. dikkatle dinleyip itinayla not aldılar...
adamlarla konuşurken de şunu farkettim, meğer gönüllüyken ortaya koyduğum gönlümde zamanla bu işe dair hiçbir şey kalmamış olay "hiyerarşik ilişkilere" dönüşünce... ve ben istifa ederek sadece malumu ilam etmişim...
neyse içimde urfa'nın ilçe ve köylerinde ahırlarda, derme çatma çadırlarda yaşayan bir çok suriyeli - kürt, arap, ermeni ve türkmen fakir ailenin ve dolayısıyla çocukların 2014 ve 2015 kışı bir nebze olsun daha rahat geçirmelerine katkım olmasının rahatlığı var giderken. ve bir de kobani'li, afrin'li ve haseke'li kürt çalışma arkadaşlarımın işid temizlenip de kantonlarına geri döndüklerinde eşcinsellik temalı herhangi bir konuda her zaman beni hatırlayacaklarını ve bu konuda orada yaşayan eşcinsellerin hakları* için buradaki suriyeli mülteciler için verdikleri emekten daha fazlasını yapacağına dair inanç var...
huzurluyum...
bu arada karadeniz taraflarında sessiz sakin, şöyle doğası güzel denizi huzur veren tatil yapılabilecek biyerler bilen? (çift kişilik yatak isteyen iki erkeği garipsemeyecek biyerler muhteşem olurdu mesela! )
"em rojên nexweş ên dawî dijin belkî belkî em rojên pêşî yên xweş jî bijin tiştekî tehlok heye di vî hewayî de di navbera dahatû û rabirdûyê de di navbera êş û dilşahiyê de di navbera hêrs û bexşînê de dm şikestin hê jî em ê bên şikestin ji rojhilat ber bi rojava di hemû cîhanê de"
"son kötü günleri yaşıyoruz belki ilk güzel günleri de yaşarız belki kekre bir şey var bu havada geçmişle gelecek arasında acıyla sevinç arasında öfkeyle bağış arasında biz kırıldık daha da kırılırız doğudan batıya bütün dünyada"
"sevmek için yaratılmış kalpler hep boş niye" sorgulamasından uzakta güzel güzel yaşarken birden oluveren şeymiş meğer... parlak zeytin gözler, hafif esmer bir ten, top sakal, kapkara saçlar sebep olabiliyormuş bu duruma. biraz ev yapımı ermeni konyağı, biraz arapça ve sonrasında slow caz radyo şarkıları, dudaktan dudağa gezinen cigara ve ıslak dudaklarda usul öpüşlerin kalpte verdiği huzurun ruhta bıraktığı izmiş meğer bu kelebekler...
"farewell my damacian lover, i shall never forget about these kisses and you... may the force always be with you"
kendisine saldırının yıl dönümünde çıkan sayısının kapağında, yılbaşı akşamı almanya'da kalabalıktaki kadınları taciz eden orta doğuluları eleştirmek için, suriye'den avrupa'ya geçmek isteyen mülteci bir ailenin çocuğu olan " aylan bebek"i büyümüş ve tacizci olmuş olarak resmeden dergidir. gerek çizgilerinin vasatlığı gerekse de kendisini tanıttığı politik eleştirelselliğinin süper sığlığı bu kapakta tavan yapmıştır.
bu konuda umut stakehouse'un radikal blogtaki ayranım ekşi'de yazdıkları cidden kafa açıcı olarak düşünülebilir: (yazı, charlie hebdo'ya hiciv nasıl yapılır nasıl bi zeka gerekirin dersini vermiş bu arada bu yazısında eleman!)
2011 de van'da kurulmuş bir edebiyat dergisidir. *
dergidekiler kendilerini şu şekilde takdim etmişler:
"hayal bilgisi mart 2011'de van erciş'te kurulmuş bir iyilik hareketidir. halihazırda 18. sayısı çıkan bir edebiyat dergisi, www.edebiyathaberleri.com alan adlı bir internet sitesi ve van yazarlar ve şairler derneği bünyesinde çalışmalarını sürdürmektedir. hayal bilgisi, yayın yönetmenleri cihat albayrak ile ayşe ünsal'ı bir araya getirmiş, evlenmelerine vesile olmuştur. yüzlerce yazar/şair/okur/düşünce adamı ile hayal bilgisi çocuklar, engelliler, hastalar, sokak hayvanları gibi maddi manevi yardıma ihtiyaç duyanlara yardım etmeye gayret etmekte; hayaller gerçekleştirmek üzere emek vermektedir."
1998 de cannes film festivalinde en iyi yabancı film dalında ödül almıştır. hikayesi, görselleri kadar güzel bir de soundtrack ı bulunur, meraklısına...
küçük kuzum benim, bırak fallafoş olmuş vajinalara sağlık dileklerini bırak da de bakalım ne hallerdesin, ne var ne çok? ee, konuşmuyosak - mesajlaşmıyosak da birbirimizi sevmioz demek değil ki. özledim deliliklerini...
yazarların dertlendikleri her ne ise o konuda yazabildikleri; bunu yaparken de neredeyse istedikleri her formatta başlık açıp üzerinden muhabbet döndürebildikleri bir sözlük olmuştur. insanların çok ve çeşitli oldukları düşünülünce insan sayısı kadar entry yazım şekli ve içeriğinin olması düzeylilik-düzeysizlik tartışmasından çok daha öte bi yerde "zenginliktir". zaten burada söz konusu olan yaşanan cinsel deneyimleri ballandırarak anlatmaktan ziyade hayatın, bizim durduğumuz yerden nasıl göründüğünü kelimelere aktarmaktır.
arada bikaç ayının sik boyunu; göt deliği çapını öğrenmenin ve bunların toplamda kaç farklı kişininkiyle ilişkilenmiş olduğunu bilmenin zararı yoktur. kaldı ki her birimizin bir cinsel birleşme sonucu burada olduğumuzu düşününce, bizi var eden "sikişmek" eyleminin sokakta neredeyse hiç kullanılmayan kullanılsa da kötü bir anlamı varmış gibi kullanılan bir ifade olmasının önüne geçip bu eylemi yemek yemek, uyumak...vs diğer insani eylemler şeklinde insanlara düşündürtmek bu sözlüğün asli görevlerindendir. sikişmek eylemi insanların kafasında normalleşmezse eşcinsel ilişkiler sapıklık olarak değerlendirilecek; kadının bedensel özgürlüğü hiç bir zaman var olamayacaktır.
uzun zamandır mesajlarını görmezden geliyordum tatlım. ama buna*** cevap vereceğim. anlamayacağını düşünerek buraya yazıyorum. okuyup anlayan birinden sana yardımcı olmasını isteyebilirsin. keşke bırakmasaydın boşlamayı. düşüncelerinde daha samimi ve irade gösteren biri olduğunu düşünür ve belki biraz saygı gösterirdim.* sen ne kadar bu kelimeleri marjinalleştirip kötülemeye çalışsanda bu kelimelerin ifade ettiği sorunlar türkiye'nin en yakıcı sorunlarıdır. çözülmediği - çözülmeye çalışılmadığı sürecede öyle kalacaklar. çözümüne kadar da bu sorunları o ya da bu şekilde "görünür kılmak" benim vicdani görevim. ve inan bana boş oylarından çok daha fazlasını yapman gerek; zira geçmişimde ödediğim bedeller yanında senin boş oyların ve sağ menüde kendinden ve ilişkisel skandal haberlerinle ilgili entryler yazmaya ara verip yazdığın "din-devlet-namus elden gidiyor ahali" yaygaralı entrylerin solda sıfır kalır.*
öte yandan umrumda olmasa da ilk kez beni atatürk düşmanı ilan etmeye çalıştığından şunu söyleme gereksinimi hissettim. chp'yi sevmemek ve desteklememek atatürk'ü sevmemek anlamına gelmez. itinayla atatürk'ün tarihi kişiliği ile ilgili bişiler yazmıyorum. gördüğüm sorunlarda ve eleştirdiğim konularda atatürkle ilgili bişi göremiyorum. dar kafası 80 yıldır gelişmeyen chp zihniyeti benim karşı olduğum şey ki görünüşe göre türkiye'nin %75'i de benim gibi düşünüyor...*
harvardlı emily'ylele giriştiği rekabette kendisine ailecek destek olduğumuz mağara* kızıdır.* onca eşitsizliğe, şansızlığa rağmen azmini yitirmeyip internet hızında emily'i bir reklamlık da olsa geçen bu kızımızı takdir ediyoruz. kendisine harvardlı emily'nin ceo olarak bile sikleyip girmeyeceği türksel firmasında call agent olarak sürdüreceği kariyerinde* mutlu, sağlıklı ve başarılar dolu bir ömür dileriz.
yaşananların paralelliğinden olsa gerek, dış dünyadan gelen uyarıcılardan bazılarının eşcinseller tarafından birbirlerinden habersiz şekilde daha fazla dikkate alınmasıdır. bu dıştan gelen uyarıcılar bazen şiir sözleri, bazen müzik, bazen toplum tarafından çok dikkat çekmeyen bir olay olabilir. bu ortak algının bir diğer veçhesi ise uyarıcılara verilen eşcinsel tepkinin de paralellik göstermesidir.
bu terim gay life ya da eşcinsel yaşam tarzı diye addedilen hayatla çok karıştırılmaktadır. birbirlerini etkileseler de hatta bazı durumlarda nedensellik bağları bulunsa da çok farklılardır. nihayetinde eşcinsel yaşam tarzı denilen şey eşcinseller için yaşadıkları yerde dış dünyanın ya da ataerkil sistemin izin verdiği kadarını modifiye ederek yaşamaktır ve içinde gay bar, internet siteleri, grindr ya da msn. gaylar nihayetinde cinsel kimliklerini gizleme dürtüsüne dış baskılardan ötürü sahiplerdir mesela. ancak ortak gay algısı bu dürtüyle saklanmış bir gayı kolaylıkla deşifre edebilir. örneğin müzik kanalında yeni bir sima görüp de hiç teklifsiz "kim bu gay" denilebilinir ki çoğu zaman bu tespit yanlış çıkmaz...
1971'de doğup iyi bir lisans öncesi eğitim aldıktan sonra akademik başarılarını mimar sinan üniversitesi* sosyoloji bölümünde devam ettiren ve şu sıralar yurt dışında olan sosyolog, feminist ve yazardır. 1998de yedi kişinin hayatını kaybettiği mısır çarşısı patlaması davasından o günden beri yargılanan ve hakkında bir türlü nihayi karara varılamayan insandır. iki kez bu davadan beraat etmesine rağmen yargıtayda sürekli kararların bozulması süreci bugün itibariyle türkiye cumhuriyeti hukuk tarihine geçicek saçmasapan bir kararla tekrar bozulmuştur. kendi kararını bozan yargıtaya karşı kararında direnme kararı veren yerel mahkeme "ay biz vazgeçtik" demek suretiyle yargılama sürecini sil baştan ele almaya karar vermiştir. işin ilginç tarafı bu duruma eski kararda direnme fikrindeki savcı bile şaşırmış ve mütaalasını "iyi madem, suçlu, hadi yargılayak bari" şeklinde vermiştir...
kanıtsız, tanıksız şekilde yargılanıp hakkında müebbet hapis istenen selek'in davasından bir gün önce bir ülkeyi 30 yıl geriye götüren darbeyi yapan bir çok insanın ölümünden, kaybolmasından, sakatlanmasından sorumlu olan insanların ellerinde kahveyle talk show'a çıkarılmışçasına ifadesini alan mahkemeyle selek'in durumunu bu şekilde yargılamayı uygun bulan mahkemenin aynı anayasa ve yasalarla işlediğine inanmak güçleşmiştir.
son karar haricindeki yargılama süreci için bakınız: http://www.pinarselek.com/
yakın gelecekte biyoloji ve fiziksel antroploji bölümlerinde; uzak gelecekte ise paleantropoloji bölümlerinde homo kemalismus vajinismus ismiyle anılacak olan primat türüdür.
coqueteria nickli has hanım ablanın "emekli cami hocaları yardımlaşma derneği" olarak nitelendirdiği bir grup insanın türkiye'de olan bitene kafa yormaya başlaması; dahası kafalarını yoran meseleler için sokaklara dökülmesidir.** öncelikle söz konusu gürühun eşcinsel evliliği ile ilgili yasanın geçmesi için bdp ve chp'nin kıçlarını yırtmalarının bile işe yaramayacağını düşününce dertlendikleri şeyin müslüman kürt camia'nın bdp ile ilgili bağlatılarını zayıflatmak olduğu düşünülebilir. dahası bu video bir kez daha göstermiştir ki eşcinselliğin ismi türkiye'de hala "ibnelik"tir.** vidyonun devamında başka konulara da değilinilmiş olunmasına karşılık değinilmeyen konular kendilerine "insan hakları savunucusu" diyen bu taşakları topuklarına değen elemanların aslında ne kadar samimiyetsiz olduğunu göstermektedir. samimiyetsizliğin ölçüsü için elemanların "insan" kategorisine neyi alıp neyi almadıklarını bir kez daha düşünmek gerekir.
son olarak da bu vidyonun ve bu tür amcaların ellerinde bu pankartlarla sokaklarda bulunmalarının, türkiye'deki eşcinsel hareketin artık ne kadar kuvvetli olduğunu gösteren bir geribesleme olduğunu düşünüyorum. normal şartlarda "yok saydıkları bir kesimin" varlığını kabul etmiş olmaları üzerinde de bu kesim için canlarının bu denli sıkılması eşcinsel görünürlük için - eşcinselliğin bir mücadele alanı yarattığını göstermesi açısından gayet kıymetlidir.
yazarların dertlendikleri her ne ise o konuda yazabildikleri; bunu yaparken de neredeyse istedikleri her formatta başlık açıp üzerinden muhabbet döndürebildikleri bir sözlük olmuştur. insanların çok ve çeşitli oldukları düşünülünce insan sayısı kadar entry yazım şekli ve içeriğinin olması düzeylilik-düzeysizlik tartışmasından çok daha öte bi yerde "zenginliktir". zaten burada söz konusu olan yaşanan cinsel deneyimleri ballandırarak anlatmaktan ziyade hayatın, bizim durduğumuz yerden nasıl göründüğünü kelimelere aktarmaktır.
arada bikaç ayının sik boyunu; göt deliği çapını öğrenmenin ve bunların toplamda kaç farklı kişininkiyle ilişkilenmiş olduğunu bilmenin zararı yoktur. kaldı ki her birimizin bir cinsel birleşme sonucu burada olduğumuzu düşününce, bizi var eden "sikişmek" eyleminin sokakta neredeyse hiç kullanılmayan kullanılsa da kötü bir anlamı varmış gibi kullanılan bir ifade olmasının önüne geçip bu eylemi yemek yemek, uyumak...vs diğer insani eylemler şeklinde insanlara düşündürtmek bu sözlüğün asli görevlerindendir. sikişmek eylemi insanların kafasında normalleşmezse eşcinsel ilişkiler sapıklık olarak değerlendirilecek; kadının bedensel özgürlüğü hiç bir zaman var olamayacaktır.
evrensel iletişim ve bilim dili olan ingilizce'nin hakkının teslim edilmesidir. toplasan 70 milyon tarafından konuşulan bir dilin yerine 4 milyar insanın bildiği ve konuştuğu dille iletişim kurulması gerekliliği kuşku götürmez bir gerçektir. orta okuldayken tarih kitabında gördüm. bir dağın içine sıkışmış bir grup insanın köpekgillerden bir hayvanın lütfuyla o dağdan kurtulmaları*** sonra da üreyerek koskocaman orta asya'ya sığmayıp dünyanın dört bir yanına barbar olarak gitmesi, gittikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmayan ve varolan kültürleri yok eden torunlarının biraz medenileşmesi için şarttır. devletin kurucu milletler arasında ingilizce konuşanların olmaması önemli değildir. ne de olsa devlet ne derse o olur. ingilizce konuşmayanlar hastanede tedavi edilmezlerse; askerde, okulda, karakolda...vs. aşağılanırsa seve seve ingilizce öğrenip medenileşirler zamanla ne de olsa...
ana dil başlığına yazmış olduğum "the language that a person can have; but not a state" girdisini 5 kere silen ve 4. kez bu işlemi yaparken bana nedenini "aynı entryi tekrar tekrar yollamana gerek yok aslında. türkçe meailini ilave etmen gerekecek, herkesin anlayabilmesi için" şeklinde bir açıklamayı nihayetinde lütfeden ayı sözlük yöneticisidir. kendisine "böyle bir kural olmadığını" belirtmiş olmama rağmen "böyle bir kurala gerek yok, herkesin ruhen ve beyinen bilmesi gereken birşey." diyerek beni dumura sürüklemiştir.
kurallarda herhangi bir ifadenin olmadığı sözlükte alıp başını giden seri eksileme olayına ruhunun ve beyninin ne dediğini çok merak etmekteyim.
türkiye usulu neo-nazilerdir. nasyonel sosyalizmi savunan ne isa'ya ne musa'ya yaranamayan doğu perinçek taifesinin marifetir. chp ye kabul edilmeyen doğu perinçek'in partisinin isminden de vazgeçmeyerek kurdurduğu bu oluşum özellikle türk bayrağı ve atatürk posterlerini kullanması samimi chp'lileri etkilemiştir. kemalizm'in altı okundan "devrimcilik" okunun ve atatürk'ün söyleyip söylemediği tarihçilerce tartışmalı olan " bursa nutku"nun gazıyla toplumsal olaylar çıkarmaya pek meyillidirler. ha sözü açılmışken chp devrimcilik okunu ülkenin eğitim, bilim, teknoloji, ekonomik refahgibi etmenlerin ışığında muasır medeniyetler seviyesine çıkarılıp arkaik anadolu toplumunu dönüştürmek olarak tasavvur ediyorken işçi partisi ve tgb için bu ülkedeki azınlıkları ve kürtleri yok etmek anlamına gelmektedir.
1 mayıs 2011 tarihinde gündoğdu meydanında toplu halde rastladığım teyzeler gürühudur. sayıca hayli kalabalık olmalarına rağmen birbirlerine tıpatıp benzemeriyle akılda kalmışlardır.* neyse chp deki değişim dalgalarının sonucu olarak 1 mayıs meydanlarına doluşturulan bu hanım teyzelerin ortamı pek garipsemiş olmaları gözden kaçmamıştır. bu teyzelerden birinin polis arama noktasında "evladım bizi neden arıyorsunuz, biz chp'li kadınlarız" cümlesi ve polisin bu cümleyi sikine takmadan işine devam etmesi üzerine ahretliğine destekte bulunmak isteyen sarı-kısa-fönlü saçları ve kırmızı şapkası olan bir başka teyzenin "akp'nin polisleri bunlar zaten" cümlesi bu gürühu anlamak için yetmiştir.
sözlük formatından habersiz yazardır. sözlüklerin belirtilen kuralları içerisinde istenilenin istenildiği şekilde yazıldığı yer olduğu fikrini daracık ufkuyla değerlendiren ayı insanıdır. sözlükler de insanların kendilerini ifade etmeleri için çok sayıda satır bulunan yerlerken sözlüğü ağlamak; şikayet etmek; kendini paralamak için kullanandığı gözlemlemektedir. kendisine adresini göndermesi durumunda "democracy for dummies" isimli kitabı hediye etmek istemekteyim.