muhteşem bilimsel analizlerim sonucu vardığım tespit. gözlemlerime göre ailesiyle yaşamayan gey bireylerin ekseriyeti şehrin çeperlerinde değil de, daha kolay sosyalleşebilecekleri şehir merkezi tarafındaki semtlerde oturmayı tercih ediyorlar. hetero ve evli olanlar ise "ooh rahat rahat izole izole yaşayalım, şehir merkezi iğrenç, öyykk" diyerek şehrin çeperlerindeki sikimsonik otkent, bokköy adlı sitelere taşınıyorlar.
nedeni büyük oranda fomo olabilir, fear of missing out. başkasının yaşadığı şeyleri yaşayamama, hayatı kaçırma korkusu.
özellikle sosyal medyayı bir bağlantı ve destek aracı olarak genele göre daha yoğun kullanan kişilerde görülüyor.
bir de fomo'nun sexual fomo altında değerlendirildiği bir başlık var. gayler daha çok bu başlığa koyuluyor. ne kadar kişiyle tanışırsam o kadar sosyal statü basamağı atlarım fikri, cinsel rekabet duygusu, opsiyonum olsun isteği, sosyoseksüellik itkisi, kendi deneyimlerini başkalarının deneyimleriyle karşılaştırma ve sonucunda kendilerinde eksiklikler veya gecikmeler hissettikçe daha iyi bir şehre/merkeze taşınırsam bunu bastırabilirim düşüncesinin ortaya çıkışı vs. bir sürü neden sayabiliriz. tabii bir de işin kaybolma isteği kısmı var, o kısım biraz can sıkıcı.
genç gaylerde böyle bir eğilim var gerçekten, ama bu genelgeçer herkesin az çok düştüğü bir eğilim. bir noktada iyi ki de böyle; kendi küçük şehrindeki tabela üniversitesine gidip/gitmek zorunda kalıp 30 yaşına kadar başka dünya görmeden büyüyen insanlarla uğraşıyoruz, biraz fomo iyidir.
gay men going deeper'da bundan bahsetmişlerdi biraz.
çocuk olunca arabasız olmuyor. araba olunca da şehir merkezi tam bir işkence. evimin önünde otopark olmasına rağmen arabamı çıkarmaktan, trafiğe girmekten gittiğim yerde park yeri atamaktan nefret ediyorum. o yüzden heteroseksüeller bir süre sonra şehrin çeperlerine sürüklenirken gayler dayanabiliyor merkezde olmanın bu negatif taraflarına.