hırsızın günlüğü

(spoiler: daha çok romanlar ve tiyatro eserleri kaleme almış bir yazar olan genet, "hırsızın günlüğü"nde otobiyografik öğelere ön planda yer vermiştir. yaşamın en ücra köşelerine, hırsızların, fahişelerin, eşcinsellerin, pezevenklerin dünyasına son derece şiirsel bir dille, derin ve incelikli ruhsal çözümlemelerle nüfuz eden "hırsızın günlüğü", aynı zamanda erkek bedenine düzülmüş en edebi övgülere rastlanılan bir yapıttır.
erkek egemen toplumun iktidarına, söylemlerine ve davranış kodlarına hem 'karşı'dan meydan okumuş, hem de bu iktidarın 'erkek' ve 'polis' nitelikleriyle özdeşleşmenin küçültücü hazzını yaşamış olan genet, kendi deyimiyle 'korkak, hain, hırsız ve eşcinsel'dir. o, aşağılanmanın ve kendini aşağılamanın en üst mertebesinde bir 'aziz' gibi dolanırken, tamamen dışında kaldığı 'bizim dünyamız'a tuttuğu aynada, ahlakdışılığın, ihanetin, şiddetin imgelerini bir geçit töreni görkemi içinde seyrettirir.
yeraltında yaşayan, toplum dışı bu 'serseri'nin hayatı, birçok insanın dokunmaya bile cesaret edemediği kimi değerlere hayatın içinden yapılan bir saldırıdır. bu hayat "hırsızın günlüğü"nde bir şiire, fakat vahşi bir şiire dönüşmüştür. "hırsızın günlüğü", yanıbaşımızda duran ve görmezden gelinen bir dünyanın içerden betimlenişidir.
yasadışının estetiğiyle tanışmak için...)