insanları ölümlerine göre yargılamak

hayatları boyunca insanları yargılamayı adeta görev edinenlerin, yargıladıkları insanların son nefeslerini verirken içine düştükleri durumu da pakete dahil etmeleridir. oysa insanın hayattaki duruşu karakterine ilişkin az çok bilgi verirken o insanın ölüm döşeğindeki tavrının bu açıdan âdeta hiçbir önemi yoktur.

bu konuda friedrich nietzcshe aşağıdaki gibi buyurmuştur;

sona ermek üzere olan varoluşun bitkinliği, özellikle yaşlı insanların ölümü sırasında, beynin bu son zamandaki düzensiz ya da yetersiz beslenişi, zaman zaman ağrının çok şiddetlenişi, tüm bu durumun daha önce denenmemiş ve yeni oluşu ve sanki ölüm çok önemliymiş ve burada en korkunç türden köprülerin aşılması gerekliymiş gibi *batıl inançlı izlenimlerin ve korkuların sık sık sökün etmesi ve depreşmesi – tüm bunlar ölümden, yaşayan kişi hakkında bir kanıt olarak yararlanmaya izin vermez.

“ölüm döşeğindeki kişinin, yaşayan kişiden genel olarak daha dürüst olduğu da doğru değildir: ölüm döşeğindeki hemen hemen her insan, çevresindekilerin vakur tutumuyla, engellenen ya da akan gözyaşı ve duygu selleriyle kâh bilinçli kâh bilinçsiz bir kibirlilik komedisine sürüklenir. ölüm döşeğindeki her insana gösterilen ciddiyet, elbette kimi zavallı aşağılanmış yaratıkların yaşamları boyunca tattıkları en güzel keyif ve sayısız yoksunluğun bir tür tazmini ve taksit ödemesi olmuştur.”

*batıl inanç olduğu fikri kendisine aittir. dışında tüm söylediğine katılıyorum.
adam ölmüş gitmiş hocam. hala arkasından konuşarak işmi çeviriyorsunuz yau dedirten eylemdir.
aslında kimse kimseyi yargılayamaz.sadece gerçekler vardır.