keep the lights on ile happy together filmlerinde eşcinsel ilişki

ağır spoiler içerir.

 spoiler!
2000'lerin bana göre en iyi eşcinsel temalı filmi (evet weekend'den iyi, ama weekend ile başka bir tarz açısından kıyaslama yapılamaz.
ile 90'ların wong kar wai'sinin harikasında happy together filmlerinde eşcinsel ilişkilerde bağlanmayı gösteren birkaç analiz yapmak istedim.

keeps the lights on, bir kere mavi en sıcak renktir'i aratmayacak kadar, çıplaklık, erotizm barındırıyor, aslında bu anlamda da özel benim için. çünkü yavaş temposuna rağmen hepimizin yaşadığı o çıplaklığı yeniden yaşatıyor.
filmin konusunu her yerden bulabilirsiniz: kısaca, biri uyuşturucu bağımlısı paul ve film belgeseli yönetmeni erik'in 10 yıl boyunca aşkına tanıklık ediyoruz, filmin yönetmeni ıra sachs,

bu filmde bağlanma sorunu anlatıp happy together'e geçeceğim,
karakterler beraber eve taşınınca, yoğun bir cinsellik ve aşk bizi bekliyor önce, bu cinsellikte sınır tanımayan bir erotizm söz konusu. paul sonrasında uyuşturucu bağımlısı olunca, erik onu terk edip etmeme konusunda kararsızlığı bence, üç temel öge ile anlatılır: çıplaklık, cinsellik ve sarı ışık. sarı, biraz da samandan geldiği için bu kanıya geldim.

birhan keskin o enfes şiiri'ni anımsatırcasına; her şey bittiğinde, o saman sarısı kalacak, der.

erik, paul'u terk ettikten sonra /edemedikten sonra hıv'e kapılma ihtimali gösterir, ara ara yine de paul'a döner tabi ki.

burada esas olan, karakterlerin bizdeki eşcinsel filmlerdeki gibi, homofobi yok gibidir, mesele burda iki erkek değildir, bağlanma ve ilişki zorluğudur anlatılmak istenen, tıpkı fassbinder'in özgürlüğün zorbalık hakkı'nda olduğu gibidir, biraz sömürü taşıdığını fassbinder'e gönderme yapar sanki yönetmen. ben en azından öyle hissettim.

yavaş ağır kamera çekimleri ve banyo, akşam yemeği sahneleri ile karakterlere derin derin girebiliyoruz. ve bir ilişkiyi/ilişkisizliği hepimiz yaşıyoruz.

gelelim happy together filmine;

bir kere çok farklı temalar anlatılmasına rağmen, ben ilk keep the lights on sonra happy together filmini izlediğimde, resmen şiirsel bir keep the lights on bu film dedim.

buradaki karakterler iki eşcinsel aşığın bir türlü birleşememesini anlatıyor, isim yok. isimleri olmaması belki de, yok sayılan eşcinselliğe atıf olabilir,

biri uçarı kaçarı, erkek fahişe, diğeri ise küçük bir işte çalışarak mutluluğu yakalamaya çalışan bir bar görevlisi,

temel öğeler, arjantin sokakları, şelale (ki şelale bence erkek fahişenin köpüren bir karakterine yansıması) ve burada da kullanılan sarı tonlar,

bu filmde de homofobi yok sayılır, aşk anlatılır, kişilerinin cinsel yönelimi önemsizdir, ilişkisizliği anlatır,
keep the lights on ile happy together benzerliği budur sadece. ayrıca keep the lights on ne kadar sert ve ağırsa, happy together bir o kadar da yumuşak, cinsellik sadece su gibi ilerler.

(tüm zamanların en iyi tango sahnesi bence cabası)

- belki de yalnız insanlar her yerde hep aynı diye bitirilir happy together,

iki filmde de eşcinsel ilişkilerinin açmazlarını çok net gösterilmesi açısından çok iyi ve net,
ayrıca, eşcinsellik deyince olmazsa olmaz olan cinsellik, uyuşturucu, hıv, threesome, fahişelik temalarını işlerler ki sanki "toplumdaki eşcinsellerin maruz bırakıldığı konumu" irdelerler gibi gelir. )

@astral'a sevgimle;