yaşama karşı ölüm

iki birbirinin zıddı ve birbirini değerli kılan durumdur yaşam ve ölüm. biri diğerinden sonra gelir; sonra diğeri ötekinden sonra geldiği varsayılır bir çok dinde ve kozmolojide... ancak insanlar ancak bu ikiliden ancak ilkiyle ilgili tecrübelenebilir ve onu yüceltebilir. ikinci hakkındaki bilinmezlikler de onu daha kötü; karanlık; istenilmez yapar. halbuki bu birbirinin zıddı olan kardeşlerden her ikisini bir arada düşünmek ve her ikisine de eşit muamele yapmak gereklidir. bunu başarmak bile son derece sağlam bir kafa ve yürek isterken bazıları bunun bir adım ötesine gidip ölümü yüceltmişlerdir. işte bu söz öbeği de onların sloganı olagelmiştir. hayatı tam da içinde yaşayan, onu bütün yönleriyle kavrayan, güzelliklerinin farkında olmakla beraber hayatın olmazsa olmazı insanlardan şikayetçi olanlardır bunlar. anlamak, affetmek, tolore etmenin biraz daha ötesidir bulundukları yer... terim olarak da sylvia plath ablanın muhteşem feminen zihninden türemiştir. kuvvetle muhtemel ondan çok evvel de varolmuştur ancak slogan yazarın tazecik dimağına bu hatun tarafından kazınmıştır.

bu yolun anadolu coğrafyasındaki güzeller güzeli takipçisi için (bkz: nilgün marmara)