adler

psikolojik danışma sürecinde yapılandırma sürecinden sonra ilk yapılması gerekenin danışanın hatırlayabildiği en eski anıya dönmesini güdümlemek olduğunu söyleyen insan. en ilginci ilk cümlemdi şimdi entrimi tamamlayayım. alfred adler koyu psikanalistler gibi bilinçdışı kasmamıştır ama geçmiş anıların önemine özellikle de bu geçmiş anılar içindeki kardeş ilişkilerine kuramında genişçe yer vermiştir. oluşturduğu (bkz: bireysel psikoloji) sisteminde sosyal çevrenin önemini en üst sıraya koymuştur. adler'e göre birey sosyal ilgi (yani insanlıkla aynı amacı taşıyormuş hissi, onlarla alakadar olma ya da birlik hissi) potansiyeliyle doğar. ailenin çocuğa yaklaşımı bu ilgiyi geliştirmeye yönelik olmalıdır (bkz: bağlanma stilleri). ne yazık ki sosyal ilginin gelişimi 5-6 yaşlarında sona erer. erikson'un aksine sosyal ilgiyi veya en geniş anlamda bireyi çok da telafi edebilir bir varlık olarak görmez. zaten bu sebepledir ki psikanalist ekol altında yerini alır. kişisel olarak adler'in en sevdiğim yanı eklektik duruşa çok yakın olmasıdır. kuramını yakından incelediğimizde insancıl, gestalt, psikoanalitik ve hatta ve hatta bilişsel yaklaşımların bir karışımını görürüz. bu da müdahale hizmetine çok yönlü bir bakış sunarak işimizi kolaylaştırır. şimdi kardeş sırasından ve bu sıranın meslek seçimini nasıl etkilediğinden bahsetmek isterim çok helecanlıyım. bahsettiğimin kuram olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.
1) en büyük kardeş: bir sonraki kardeş doğana kadar ailenin baş tacıdır. fakat kardeşinin gelişiyle beraber bu tahttan düşer. en büyük çocuğumuzun hayatı boyuncaki amacı bu tahtı geri almaktır. bu sebeple ailesine bağımlı bir kişilik geliştirir ve onların kontrolünde olur, onlara yaranmaya çalışır. seçtiği meslekler de düzenli bir hayatın temsili olan avukatlık, doktorluk gibi takdir görebilecekleri ve ailelerine yaranabilecekleri mesleklerdir.
2)ortanca kardeş: adler'e göre işi en zor olan kardeş tipidir. hem kendisinden büyük hem de kendisinden küçük kardeşleri olduğu için arada kalmışlardır. ilk çocuk ve son çocuk arasına sıkıştıkları için yeterli ilgiyi görememişlerdir. kısa süren bir ilginin ardından (ki bu ilgi bile hali hazırda büyük kardeşle paylaşılmaktadır) en küçük kardeş gelir ve gözler ona çevrilir. bu kişiler genellikle adalete, hak ve hukuka duyarlı insanlar olurlar.
3) en küçük kardeş: bu kral. küçük yaştan itibaren sürekli büyük kardeşler arasında olduğu için bir uyarıcı zernginliği içerisinde doğmuştur. bu sebeple özellikle bilişsel ve duyuşsal gelişimi bundan olumlu olarak etkilenir. ailenin cini bunlar olur genelde. çünkü abisinin deneye deneye ya da sosyal öğrenme yoluyla (4 aşama var burada öyle kolay değil pek) gerçekleştirdiği davranışları hazır olarak görür ve direkt olarak öğrenir. bu kişilerde genelde bağımsız olabilecekleri meslekleri seçerler.
4) tek çocuk: bu çocuklar sürekli pohpohlandığı için yetişkin olduklarında sorunlar yaşarlar. tüm insanların tıpkı aileleri gibi onlara anlayış göstermesini isterler. anlayışı göremeyince de içe kapanırlar. bu kişiler genellikle sanatçı diyebileceğimiz meslekleri icra etmeye eğilimlidirler. ayrıca, yine yaşıtlarıyla ilişki kurmakta zorluk çekebilirler fakat yaşıt olarak büyüklerle ilişkileri çoğu zaman iyidir.
not: kardeş sırası illa ki doğum sırası değildir. örneğin, çocuk ailenin en büyüğüdür ama en küçüğü gibi hisseder kendini. bu sıra psikolojik bir sıradır. tekrar ediyorum bu sıra psi.. şaka şaka.