ahmet yıldız

35 Entry Daha
benim tuhaf bir bağım var ahmet ile. yani biraz da kendimi bulmama yardımcı olan kişi diyebilirim. o yüzden onunla ilgili haberlere dayanamıyorum. kahrediyor beni. bağımı anlatayım:
babam cehapeli. yani o aralar baykal vardı, böyle baykalsevici bir adam. o yüzden bizi demokrat yetiştirdi kendine göre. evimize gelip giden efemine, kardeşlerimin ve ailemizin sevdiği bir çocuk vardı.
böyle, babam bile severdi onu. kendisi ile alay etmesini bilen, psikopat abisinden dayak yiyince bize sığınan, çalıştığı kuaförden sürekli kovulan, ablamların saçını yapan biri. ben de ona benzemezdim. yani tamam hissederdim. o hep bana takılırdı, işte sen ibnesin, benden kadınsın gibi. lise başları o zaman. o çocuk kadar parlak değilim, kıllarım çıkıyor bir yandan. bir yandan da o çocuğun beni tahrik etmek için gösterdiği erkekler ilgimi çekmiyor, uzun boylu kaslı, kılsız, bebek yüzlü herifler. anlayamıyorum, burada biri yazmış, matematik öğretmenime aşığım, ama matematik öğretmenim, hiç de o çocuğun gösterdiği erkekler gibi değil. üstelik kuaförlerden de nefret ediyorum, kahvede çalışmak daha çok hoşuma gidiyordu.
neyse, efemine filanım, kahvede çaylarımı güzel bulan yaşlı amcalar ve babam ile mutluyum sanırım. babam, cumhuriyet gazetesini eksik etmezdi kahvede. cumhuriyet'in pazar eki olurdu (buraya kadar okuduysan, bana o ekteki ahmet yıldız yazısını bulursan sevinirim, hiç bulamadım. ) bir gün, pazar ekinde, ahmet yıldız'dan bahseden haber. biri yazmış. ahmet'in pembeye çalan tişörtü, göz kırpıyor. mardinli. türkiye'nin ayıları filan diyor. şok oldum. o an itiraf etmeliyim, yaşanan cinayete dikkat etmedim. efemine olmayan, gayet kıllı, sakallı, üniversite öğrencisi, şişman herifin biri. dedim "işte ben buyum!"yani şişman değilim ama sevdiğim tiplerin yadırganmaması filan, üstelik örgüt bile kurmuşlar. hemen o yazıyı alıp, sakladım yıllarca. sonra acısı hissedilen biber gibi, hissettim ahmet'i. bir yandan da üzülsün istemiyordum, beni gerçekten tuhaf karışıklıktan kurtarmıstı. internet erişimim yoktu. hep o yazıyı okudum. bilse ahmet, inan sevinirdi. ta ki üniversiteye gelene kadar, gittiğim bir dernekte o yazıyı çıkartıp, göstermiştim. gülmüşlerdi. "sen beargisin" dediler. dağıldı o grup filan demişlerdi.
ama bana eşcinselliğin kendisini kuaför, moda, kızlarn sevdiği gibi kalıplardan çıkartmayı gösteren ilk kişi ahmet'tir. son olarak, onu tanıyan birine ulaşmıştım. bana hakkında şunu söylerdi: "o hep soru sorardı, soruları bazen yorardı, ama aynı senin gibi dünyaya kabaran bir iştahla bakardı,". ben de öyleyim ahmet, senin ardında bıraktığın soruları insanlara soruyorum merak etme. yoruyorum onları. mirasın ben de.
işıklar içinde uyu.
5 Entry Daha