ahmet yıldız

aynı adı ve soyadı taşıdığımdan ötürü gurur duyduğum kişi. birşeyler için çabalayan insanların bu hayata erken veda etmeleri çok acı!
#ahmetyıldıziçinadalet 2008~2013
bugün babası tarafından öldürülüşünün 5. yılıdır. artık adalet yerini bulsun istiyoruz.
http://m1307.hizliresim.com/1c/h/q9r24.jpg

baba aranmaya başladı… sonra; 2009 adaletin aradığı babaya ulaşılamadı 2010 adaletin aradığı babaya ulaşılamadı…2011 adaletin aradığı babaya ulaşılamadı…2012 adaletin aradığı babaya hala ulaşılamıyor… halen daha ulaşılamadı!
5 yıl... nasıl kızıyorum, nasıl üzülüyorum... 5 yıl olmuş. ulen bilmem neyin adamını buluyorlar, yılların mafya babasını yakalıyorlar, bu, şu örgütü çökertiyorlar ama kendi oğlunu ''eşcinsel'' olduğu için öldüren babayı yakalayamıyor, bulamıyorlar... lanet olsun adalet anlayışınıza...
bu ülkede adalet, 2002 seçimleri sonrası bitti. gerçi önceden çok mu vardı derseniz ona da hak veririm. böyle karanbole yaşıyoruz işte *
yine temmuz. 2008’den beri yüreğimizi ısıtmayan lanet temmuz.

yasamanına son verenler, binlerce kardeşini de yok edebilir mi,seni unutturabilir mi?
eşcinsel olduğunu ailesine söylemesinin ardından dürüstlüğünün ölümüne neden olduğu güzel insan.
bu kardeşimin ismini duyduğumda göğsüm sıkışır, yutkunmak zorunda kalırım. kelimelerim kifayetsizleşir.
ona bir aile gibi sahip çıkan dünyanın dört bir yanından eşcinselin sevgisi de etkileyicidir. ahmet yılmaz benim de ailem!
unutulmayacak...
ibrahim abinin bir röportajını okumuştum. ahmet yıldız'dan sevgiyle, aşkla, içtenlikle bahsediyordu. o an içime bir öküz oturdu.. bu güzel insan dürüst olma çabası ile bir katliama kurban gitmişti. ve bunu gerçekleştiren ise babası idi... bir baba bunu evladına nasıl yapabilirdi ki? bu ölüm kararına nasıl karar verebilirdi. o kararda biz de oradaydık. ailecek, mahallecek, toplumca... bir baba karar vermemişti buna, biz bunu hep birlikte vermiştik. oysa bir baba canından can olan bir evlada nasıl kıyabilirdi ki. o ki; hastalığında başucunda sabahlayan, karnesinde pekiler olunca hediyeler alan, kendisine almayıp çocuğuna alan bir babaydı. bu hale nasıl gelmişti.. onu bu hale biz getirmiştik. belki de içten içe ''elalem ne der'' diyordu..

doğduğumuz andan itibaren bizlere normalmiş gibi olan şeyler öğretildi. biz onları benimsedik. ''normal'in dışına çıkan herkes bizim için tehtitti, biz tehtittik. şimdi ahmet yıldız mücadelesi veriyoruz.. bu düşünceler bizimle olduğu sürece yarın da ahmet yıldız'lar olacak.. bu sistem, bu düzen değişmediği sürece nefret cinayetleri hep olacak.. o mezarda yatan ahmet yıldız değil bizim insanlığımızdır.
namus cinayeti kurbanı ahmetimizin ölümünün üzerinden yedi yıl geçmesine rağmen hala katilleri bulunamamıştır! adalet yerini bulmadı ama bulmalı diyorsanız hepinizi 07.07.2015, 09:40'ta anadolu adliyesi'ndeki duruşmaya çağırıyoruz!!!

#ahmetyıldıziçinadalet
hatırladıkça içimi acıtan olaydır ahmet yıldız'ın namus cinayetine kurban gitmesi.kahrolsun bağnazlık ve töreler dedirtir insana.
evet eşcinsell doğarsın sonra gözlerini bir açarsın karşında senin doğman için spermlerini vermiş bir insan ama daha sonra seneler geçer o adam senin gözlerini yeniden kapatır nasıl olur bir insan evladı bunu açıklasın yada onu geçtim neden hala çözümlenemeyen bir dava süreci nerde faili meçhuller neyse bu yazdıklarımızda hep tekrir olacaktır . o yüzden biz bu olayları görmeye yeniden hazır olalım ve bu yazdıklarımızı söylediklerimizı unutmayalım çünkü tekrarı olacağı için kullanacağız tekrar eden sahneler hep insana bir acı verir zaten ama yapacak bir şey yok neyse adaletsiz bir şekilde izlemeye devam edelim ........ (ahmet yıldız)
ölümüyle sembol olan, keşke yaşasaydı ve nefes alsaydı da sembol olmasaydı dediğim eşcinsel cinayeti sembolü. iç acıtıdır, kadınlarda ise sembol isim özgecan aslan olmuştur. ikisi de aklı kıt, beyni dar hetero erkeklerin kurbanı olmuştur.
davanın avukatı fırat söyle, babasının ırak'ta yaşadığını, bunun bilindiğini fakat türkiye'nin bu konuda hiç bir adım atmadığını açıklamış.

http://www.diken.com.tr/escinsel-oldugu-...
ahmet yıldız davasında 24. duruşma dün gerçekleşti. ülkemizdeki kırmızı bülten ile aranma kavramını görmemizi sağlayan bir gelişme oldu. kırmızı bülten ile aranan katil babanın arandığı dönemde boşanma davası açtığını ve eşinden boşandığını ortaya çıkaran fırat, bu konunun araştırılması konusunda destek istemiş. konu eşcinseller olunca ülkede zaten olmayan adalet tamamen yok oluyor kanımca.

https://www.kaosgl.org/haber/ahmet-yildi...
benim tuhaf bir bağım var ahmet ile. yani biraz da kendimi bulmama yardımcı olan kişi diyebilirim. o yüzden onunla ilgili haberlere dayanamıyorum. kahrediyor beni. bağımı anlatayım:
babam cehapeli. yani o aralar baykal vardı, böyle baykalsevici bir adam. o yüzden bizi demokrat yetiştirdi kendine göre. evimize gelip giden efemine, kardeşlerimin ve ailemizin sevdiği bir çocuk vardı.
böyle, babam bile severdi onu. kendisi ile alay etmesini bilen, psikopat abisinden dayak yiyince bize sığınan, çalıştığı kuaförden sürekli kovulan, ablamların saçını yapan biri. ben de ona benzemezdim. yani tamam hissederdim. o hep bana takılırdı, işte sen ibnesin, benden kadınsın gibi. lise başları o zaman. o çocuk kadar parlak değilim, kıllarım çıkıyor bir yandan. bir yandan da o çocuğun beni tahrik etmek için gösterdiği erkekler ilgimi çekmiyor, uzun boylu kaslı, kılsız, bebek yüzlü herifler. anlayamıyorum, burada biri yazmış, matematik öğretmenime aşığım, ama matematik öğretmenim, hiç de o çocuğun gösterdiği erkekler gibi değil. üstelik kuaförlerden de nefret ediyorum, kahvede çalışmak daha çok hoşuma gidiyordu.
neyse, efemine filanım, kahvede çaylarımı güzel bulan yaşlı amcalar ve babam ile mutluyum sanırım. babam, cumhuriyet gazetesini eksik etmezdi kahvede. cumhuriyet'in pazar eki olurdu (buraya kadar okuduysan, bana o ekteki ahmet yıldız yazısını bulursan sevinirim, hiç bulamadım. ) bir gün, pazar ekinde, ahmet yıldız'dan bahseden haber. biri yazmış. ahmet'in pembeye çalan tişörtü, göz kırpıyor. mardinli. türkiye'nin ayıları filan diyor. şok oldum. o an itiraf etmeliyim, yaşanan cinayete dikkat etmedim. efemine olmayan, gayet kıllı, sakallı, üniversite öğrencisi, şişman herifin biri. dedim "işte ben buyum!"yani şişman değilim ama sevdiğim tiplerin yadırganmaması filan, üstelik örgüt bile kurmuşlar. hemen o yazıyı alıp, sakladım yıllarca. sonra acısı hissedilen biber gibi, hissettim ahmet'i. bir yandan da üzülsün istemiyordum, beni gerçekten tuhaf karışıklıktan kurtarmıstı. internet erişimim yoktu. hep o yazıyı okudum. bilse ahmet, inan sevinirdi. ta ki üniversiteye gelene kadar, gittiğim bir dernekte o yazıyı çıkartıp, göstermiştim. gülmüşlerdi. "sen beargisin" dediler. dağıldı o grup filan demişlerdi.
ama bana eşcinselliğin kendisini kuaför, moda, kızlarn sevdiği gibi kalıplardan çıkartmayı gösteren ilk kişi ahmet'tir. son olarak, onu tanıyan birine ulaşmıştım. bana hakkında şunu söylerdi: "o hep soru sorardı, soruları bazen yorardı, ama aynı senin gibi dünyaya kabaran bir iştahla bakardı,". ben de öyleyim ahmet, senin ardında bıraktığın soruları insanlara soruyorum merak etme. yoruyorum onları. mirasın ben de.
işıklar içinde uyu.
facebooktaki ani sayfasi dunyadan lgbtq ve azinliklarin gundemine dair yazilarin ve olaylarin paylasildigi guzel bir sayfaya donusmustur.
https://www.facebook.com/ahmetyildizismy...
unuttunuz mu bu güzel insanı ?
beargi dergisini ilk keşfettiğim zamanlar yazılarını okumaktan ayrı bir haz alırdım. çünkü geyliğimi yeni keşfettiğim dönemlerdi ve o da kendi hayatı üzerine yazardı daha çok. dolayısıyla benzer süreçlerden geçiyorduk. hatta bende özenip kendi hayatımla ilgili yazılar yazıp flashla aynı şekilde dergi hazırlamıştım. örnek olarak yollayıp aralarına katılmak istiyordum ama hiç yollamadım. bir sayısında da model olduğunu görünce iyice gaza gelmiştim ama çok da şaşırmıştım ailesinin doğulu ve dindar olduğunu bildiğim için. cesaretine hayran kalmıştım tabi ki ve çok tanımak istemiştim. ama malesef bu durum ilerleyen dönemde hayatına mâl olmuştu. eminim benim gibi bir çok insana ilham kaynağı ve cesaret olmuştur. huzur içinde yatsın.
  • /
  • 3