american horror story

ilk sezonunu çok begendiğim, asylum ile gönlüme taht kuran dizi.

gece yarısı karanlık odada izleyince tat veren dehşet bir dizi. umarım bu çizgilerini bozmazlar ve bi fenomene dönüşüp gelecekte arşivden çıkartıp çıkartıp izleyebileceğimiz bir dizimiz olur. hitchcock'un alacakaranlık kuşağı gibi dönemsel bir efsane olması temennileri eksik olmasın.
spoiler

2.sezon-asylum, 5. ve 6. bölümleriyle bana resmen orgazm yaşattı.

ps:jessica lange'i sevmeyen ölsün!

i was just everyone's victim. poor mary eunice. the only place i thought i'd be safe was with god. god. you know there's no god, right? you already figured out that it's just a bunch of crap someone made up to keep you from being who you are, from doing what you really want to do. what a chump.
seri katil - ed gein den esinlenilmiş hatta esinlenilmemiş kopyalanmış-, uzaylılar, şeytan çıkarma ve şeytanın ele geçirdiği kadın, akıl hastanesi, nazi doktor, kokunç tıbbi deneyler-zombi-, eşcinsellik-lezbiyen çift-, azrail-kadın bir azrail hem de-. karışık ve muhteşem. atmosfer sıçırtıcı. her bölüm bittiğinde kanepede gerginlikten kasılmış buluyorum kendimi. ama tabi muhteşem yüzyıl var bir de. hünkarım........validemmmm siktirin gidin.
yanılmışım! muazzam bir finalle kapanışı yaptılar. bugüne kadar izlediğim en iyi korku dizisi olarak kayıtlara geçti. olağanüstü oyunculuklar, çıldırtıcı müzikler ve tv için ultra anarşist arka planıyla american horror story asylum gönlümde hep yaşayacak... hoşçakal lana banana, sister jude, pepper, bloodyface ve dumura uğratan şarkı dominique.

ps: ilk sezonu donunda sallayan asylum'un ardından, üçüncü sezon yepyeni bir isim ve konuyla dönecek. üstelik bu son sezon...
ps2: jessica reyiz izindeyiz!
bir hafta önce başladığım ve şu an üçüncü sezonunda olduğum kafası güzel dizi.
ilk sezondaki haunted house muhabbeti sonlara doğru gizemini yitirmiş olsa da, dizinin yaratıcılıktan yıkılan karakterleri ve işlediği hikayelerin harika bir kurguyla sağladığı bütünlük büyük bir hayranlık uyandırdı bende. sonradan gördüm ki bu başarı ilk sezonla kısıtlı kalmamış, dizinin olayı buymuş zaten. yan hikayeleri üst üste bindirerek finali temelden sağlam tutmakmış inceliği. ustalık bence bu. ikinci sezonun her anına aşık oldum bu sayede. üçüncü sezon genel kitlenin ilgisini çekmemiş olabilir, cadı temasını işlemeleri bir risk olmuş onlar açısından. ama karanlık büyülere, ayinlere, gizli meclislere ve özellikle güçlü kadınlara büyük bir ilgim olduğu için en çok sevdiğim üç gibi görünüyor şimdilik. iyi ki şu ana kadar izlememişim ahs'yi, şimdi ne yapardım yoksa..
gelen gideni aratır derken ikinci sezon asylum, herkese şapkasını yedirmiştir! jessica lange sen bizim herşeyimizsin diyor ve kendisine tımarhanede başarılar diliyoruz. (bkz: american horror story asylum)
2.sezonuyla tadı damaklarda kalıyor, akıl hastanesi konsepti ''olmuş'' dedirtiyor bu kez.jessica lange döktürüyor bildiğin.joseph fiennes biraz daha görünse...
en klişe ve en bildik korku hikayelerini en başarılı şekilde yeniden kurgulayan dizi. yeterince göt yarrak göğüs kılı yok dizide sadece, o kötü. burdan izlenebilir

http://www.dizisrt.com/izle/american-hor...
s02e10'da sister jude ve tüm briarcliff kafadan kontaklarının komik ötesi bir performansla the name game icrası dizide noksan olan tek şeydi, gerçekleşti ve beni zevkten dört köşe etmeye yetti.

spoiler
american horror story asylum 10.bölümde, sister jude(jessica lange) elektroşok tedavisi yüzünden tırtlamıştır. isimleri hafızasında tutmaya çalışırken pikaptan name game adlı şarkıyı çalar ve hayalinde tüm tımarhane ekibiyle danseder. işte sadece bu sahne için bile izlenir bu dizi.

ps: malesef name game'li sahneyi koyamadım. henüz nete kaliteli versiyonu düşmemiş...
tatmin edici bir finalle bitti ahs. iliklerime kadar rahatladım. spoiler vermeden bir şeyler yazmak zor, bu yüzden sadece tavsiye edebiliyorum.
iyiydi, sonunda orgazm sıgarası gibi tat verdi.
dizinin başlangıcında "dikkat! bu dizi sinir, stres sahibi olmanıza neden olabilir" demeleri lazım. ilk sezon bence ikincisinden daha iyiydi. hatta o kadar iyiydi ki yanımdaki kız sevişmek isterken ben "dur ya bi bölüm daha izleyelim" diyordum.
freak show, hotel ve roanoke sezonlarını da bitirerek sonunda yetiştiğim dizi.
-freak show çok sıradan ve sıkıcı başladı. temasından dolayı carnivale ile kıyasladığım için birçok yönden yetersiz buldum. bizim freakler hiç freak gelmedi bana. bunda bir sahnede "we are the freaks!" moduna girip diğer sahnede "don't call us freaks we are normal!" demelerinin büyük bir etkisi olabilir. neyse ki son üç bölümde falan toparladı da biraz vahşet görebildik. mantık hatalarına girmiyorum bile çünkü baya çoklar. pozitif düşünüp elsa mars ve ma petie'i güzel hatırlamakla yetineceğim.
-hotel harika başladı, inanılmaz başladı ve hatta dehşete bile düşürdü o addiction demon'la falan. depresif karakterler, depresif atmosfer ve depresif müzikler baya içine çekti. vampir mitini pek başarılı işlediklerini söyleyemesem de en azından vampir görmüş olduk ahs'de. jessica lange'in eksikliği hissedildi bir de, o yaşında lady gaga'nın rolünü bile daha iyi taşırdı bence. neyse sağlık olsun gaga da fena değildi. wes bentley bir de onu unutmayalım oyş. liz taylor ablamı da asla unutmayacağım.
-roanoke en şiddetli ahs sezonu oldu. baya kafa yormuşar nasıl daha çok iğrençleşebiliriz diye. first person kamerada bağırsakların dökülüyor, kazığa geçirilip yakılıyorsum falan ögh yani. kötü olduğundan söylemiyorum bu arada, çok beğendim fikri ve uygulayış biçimlerini. şuna sinir oldum bir tek, "sadece bir kişi hayatta kaldı" diyerek kendi çaplarında bir gizem yaratmaya çalışıp tadımı kaçıran bir spoiler vermiş oldular. gerek yoktu bence.
*umarım önümüzdeki sezon vivien gelir, hala favori karakterim. bir de jessica lange dönsün artık yeter.