benim için çok net pokemonoğullarından onix'ti.

my best friend's wedding'i ve bu üç ayının performansını hatırlattığından gülümseten şarkı:

after eltonla beraber ecnebi gey gündemini takip ettiğim internet sitesi. ne çok magazinsel ne de çok politik.

http://www.queerty.com/

youtube ünlüsü. geçen sene ingiliz ikizler jack ve finn harries'le çektiği "twin twinks learn gay slang"* isimli vidyo geyosferde mevsim normallerinin üstünde bir hareketliliğe sebebiyet vermiş, akabinde queerty tarafından "lol of the year"* seçilmiştir.

vidyo:

zekâsı gözlerinden ışıyan kadın.

s02e10'da sister jude ve tüm briarcliff kafadan kontaklarının komik ötesi bir performansla the name game icrası dizide noksan olan tek şeydi, gerçekleşti ve beni zevkten dört köşe etmeye yetti.

12. bölümüyle geri dönüşü muhteşem* olmuş dizidir. seviye ilk 11'den çok daha yüksekti bence; belki matt bomer konuk olduğu için ve baklavaya doyduğumuz içindir ama baya bir espriye güldüm, shania'nın plotline'ı da komik ve eğlenceliydi; velhasıl kelam hadi yine iyisin ryan murphy, 2. sezonu kapcan gibi sanki.

brodway'in newsies'inde specs karakterini canlandıran potansiyel kocam. broadway'de dans eden herkes kocam olabilir. zamanında broadway dışında bir şeyler de yapsın diye çok dua etmiştim, sonunda five dances diye bir filmde rol almış*

http://vimeo.com/53872343#

resmi sitesinde dolaşırken bir sci-fi filmindeymişim gibi hissettiğim heyecan verici proje. projeden bugün, projeye ciddi ciddi dahil olmayı düşündüğünü söyleyen nerd arkadaşım sayesinde haberdar oldum ve şimdiden survivor: mars'ı dört gözle bekliyorum.

kısaca şöyle ki:

mars one, 2023'te mars'a 4 kişilik bir grup yollamayı planlıyor. giden bu insanlara her iki senede bir 4 kişilik grubun daha katılması düşünülüyor. mars'a yollanacak tüm bu insanlar, dünyanın her yerinden, proje için başvuran 18 yaş ve üstü insanlar arasından seçilecek. proje için başvurular 2013'ün ilk yarısında başlayacak ve 3 aşamalı bir elemeden sonra nispeten az sayıda aday 4 kişilik gruplar hâlinde eğitim almaya başlayacak. 10 yıllık eğitimden sonra 4 kişilik 6 grup 2023'te mars'a gitmeye hazır olacak. eğlenceli kısmı geliyor: bunların hepsini tüm dünya izleyebilecek. mars one, masrafları karşılamak için - ilk grubun yollanmasının 6 milyar dolara mal olacağı düşünülüyor - bu nefes kesici süreci bir realite televizyon dizisine dönüştürecek. ve mars'a kimin gideceğine bizler oylarımızla karar vereceğiz! evet, inanması güç, ama bu adamlar gayet ciddi! insanlık için bu ikinci büyük adımın atılabilmesi için insanlık olarak elimizden geleni yapmalıyız. biz türkler olarak acun'un bir el atmasını sağlayabiliriz mesela.

neyse, sonra bu 4 kişilik grup bir daha geri dönmemek üzere 7 ay sürecek bir yolculuğun ardından mars'a ayak basacak, ve bizler bunu da takip edebileceğiz "mars: survivor" sayesinde. grup, mars'ı gezecek, araştıracak, yeni gelenlere yaşam alanı sağlamak için inşaatla uğraşacak, seralar kuracaklar. her iki yılda bir gelecek olan, farklı alanlarda uzman yeni insanlarla, mars'ta insan uygarlığı gelişmeye devam edecek.

başvuracakların sahip olması gereken özelliklerse zekâ, yaratıcılık, adanmışlık, merak, adaptabilite ve güvenilirlik gibi özellikler. herhangi bir alanda uzman olunması beklenmiyor, sadece verilecek eğitimi alabilecek insanlar aranıyor. 10 yıllık eğitimse öncelikle basit tıbbî eğitim olmak üzere yoğun teknik bir müfredata sahip olacak. ayrıca tabii ki kondisyon/sağlık geliştirilecek.

ben heyecanlandım ve üşenmeden yazdım bunları. koca bir fiyasko olursa, ya da zaten hepten bir kandırmacaysa falan, çok üzülürüm. ama gerçekleşmezse de güzel düşünmüşler; bu girişimleri takdir etmeli.

neden diğer mars kuruluşlarının değil de bunun başarılı olacağı, realite dizinin ayrıntıları veya adaylarda aranan özellikler hakkında daha fazla okumak isteyenler için:

http://mars-one.com/en/faq-en

dünyadaki en güzel insandır. açık ve net. zevkler ve renkler tartışılmaz'ın geçerliliğini yitirdiği bedendir. baştan aşağı küsüratsız altın orandır. tamam abarttım, biliyorum. ama çok güzel adam şimdi.

alın, matt bomer shirtless için google araması:

http://www.google.com.tr/search?q=matt+b...

hayatı, 2004 yapımı, başrollerini liam neeson ve laura mcmillen'ın paylaştığı kinsey adlı filme konu olan amerikan biyolog, zoolog, seksolog. amerikan cinsel devriminin öncüsü olan bu adam, grubuyla beraber ülkenin dört bir yanını dolaşıp insanlara* seks hayatlarına dair tabu sorular sorup, cevaplarını erkek insanda cinsel davranış ve dişi insanda cinsel davranış adlı iki kitapla belgeleştirerek büyük sükse yaratmış ve zamane amerika'sında "seks" kelimesine karşı duyulan korkuyu kırmıştır.

alfred kinsey'nin 1930'larda ortaya attığı ve bununla cinselliğin siyah ve beyazdan ziyade bir spektrum olduğunu öne sürdüğü skaladır. bu skalaya göre insanlar şu yedisindan biridir:

0- sadece zıtcinsel
1- çoğunlukla zıtcinsel, nadiren eşcinsel
2- sık sık eşcinsel, ama daha çok zıtcinsel
3- biseksüel
4- sık sık zıtcinsel, ama daha çok eşcinsel
5- çoğunlukla eşcinsel, nadiren zıtcinsel
6- sadece eşcinsel

kendinin de bir 3 olduğunu söyleyen kinsey, cinsel spektrumun tekerrür oranı grafiğini bir çan eğrisi gibi çizer ve tepe noktasını 3 numaralı biseksüellere denk getirir. yani sadece eşcinsel veya sadece zıtcinseller en az görülür, biseksüellere ise en sık rastlanır der. ayrıca sonradan bir de "x - aseksüel" ekler kinsey bu seçeneklere. transeksüaliteyi ve cinsel kimlik fenomenini es geçmişse de kinsey, cinselliği spektruma benzetme yolu günümüzde de kullanılır bilimsel kesimler tarafından.

işte o skala:



daha eğlenceli bi skala:



(bkz: by the way, i'm a six)

en son twitter'da perez hilton'a faggot* diyerek geyosferde soğuk rüzgârlar estirmiş siyahi ve biseksüel hatun.

eşcinsellerin zıtcinsellerden daha çok yaptığı doğru olan, ama eşcinsel oldukları için değil, zıtcinsel erkekler gibi yüksek libidoya sahip oldukları ve prostat + dar rektum kanalı sağolsun karşılıklı zevk aldıkları için yaptıkları aktivitedir. zıtcinsel çiftler, çoğu kadın için bir işkence olduğu için ve bazen "iğrençlik" seviyesi kadın libidosunun sınırlarını aştığı için tercih etmezler anal seksi. anal seks yapmamayı seçen eşcinseller de vardır, baya da çokturlar, ve diğer eşcinsellerden daha az eşcinsel değillerdir. eşcinsellik anal seksten tamamen bağımsızdır. zira zıtcinsel erkekler de anal seksin düşüncesinden oldukça hoşlanırlar; zıtcinsel pornolarda bolca rastlanır anal aktiviteye. kısacası, sekste yeni, "çılgın" şeyler deneme isteği, yani libido, ve alınan zevk miktarı kişinin anal seks yapıp yapmayacağını belirleyen yegâne faktörlerdir.

ne zaman kötü hissetsem kamera arkasını izlediğim ve her seferinde kahkahalarla güldüğüm dizi. hepsi çok komik ama özellikle 3. sezon blooper'ları depresyona birebir:

eşcinsel müslümanların olabileceğini, eşcinsel oldukları veya eşcinsel ilişkide bulundukları için günah işlemediklerini söylemeye çalışırken neden yanlış anlaşıldığımı anlayamadım. kendi içlerinde çelişkiye düşmeden, dua veya tövbeye gerek duymadan eşcinsel hayatlarını yaşayabileceklerini söyleyerek kimi dışlamış olduğumu da anlayamadım. insanların dini neden reddedemediklerini gayet iyi anlayan bir insan olarak, hem eşcinsel kimliklerini hem de dinî inançlarını çelişkiler ve iç çatışmalar yaşamadan huzur içinde yaşayabilmelerini istiyorum eşcinsel müslümanların. "tamam günah işliyorum ama hırsızlık yapandan daha fena değilim." ezik mentalitesi üzüyor beni. herhangi bir müslüman eşcinsel ilişkiye girdiği için başka bir müslümandan daha kötü bir müslüman değildir.

tüm bu tartışmalardan feragat etmenin ve dinsel bağlamda kötü/yanlış hissetmemenin en bodos yolu ateizmin şefkat dolu kollarına bırakmasıdır kişinin kendisini. ama eğer bunu yapmak istemiyorsa kişi, -- ki dünya'nın dört bir yanında hristiyan, yahudi, müslüman eşcinseller bulunmakta -- islam'ın eşcinsellikle alakalı kısmını yoksaymalıdır. ünlü amerikan seks düşünürü* dan savage şöyle demiştir: "incil'deki geylerle alakalı saçmalıkları* umursamamayı, aynen karides ve kölelik hakkındaki saçmalıkları umursamamayı öğrendiğimiz gibi öğrenebiliriz." bunu el islam'a transkribe edersek, annesinin saçından rahatsız olmayan, erkek olduğu için kız kardeşinden daha fazla miras almayacak olan ve her gün 31 çeken bir eşcinselin, aktif eşcinselliğiyle alakalı kötü hissetmesi çok saçmadır. el quran'ın %90'ını hiç sallamayıp müslüman olabiliyorsa insan, eşcinsel olarak da müslüman olabilir. ve edindiği bu yeni inançta günah işlemiyordur. ilişkiye girse de girmese de günah işlemiyordur. eşcinsellik günahsa burkasız dolaşmak da günah. ama onu "yanlış" yorumlanmış diyerek yoksayabiliyoruz. araplara inmemiş mi kardeşim bu din, hem de arap dilinde inmiş; neden bizim elmalı'nın yorumu arapların yorumundan daha doğru olsun ki düşününce? ama evet, daha doğru, çünkü biz araplardan daha modern, daha insancıl ve daha mantıklıyız, dini esnetebiliyoruz istediğimiz gibi. e o zaman biraz daha esnetip eşcinselliği de günah olmaktan çıkarabilirsin. gayet de müslüman bir gey olursun o zaman.

mumlar, kırmızı güllerle bezenmiş bir banyoda, fonda moon river’in andy williams versiyonu replaydeyken küvette bakışmak, koklaşmak, sarılmak... duş almaktan fazlası.

kiz kankama benden hoslandigini soylemesinin ardindan acilarak yaptigim eylem. belki hâlâ beni dusunerek dokunuyordur kendine geceleri ama (bkz: what can i do sometimes)
(bkz: friends without benefits)

hakkındaki wikipedia makalesini okurken bile birkaç kere duraklayıp nefes aldığım, üzen, bunu yapabilen insanın beyninin içini merak ettiren katliam.