empati

anlık yer değiştirmeler sonucu kazanılan farkındalık.
kişinin kendisini karşısındakinin yerine koyabilme becerisi.
pati emdirme komutu, em pati diye ayrı da yazılabilir.
en iyi açıklayan ve bilindik söz şöyledir: kendine yapılmasını istemediğin birşeyi başkasına da yapmamak gerekir.

(bkz: anlam veremediklerimiz)
hayat okulunda tecrübe temelli öğrenilmesi gereken derslerden en kıdemlisi. (bkz: benim yaş sana girsin sende anlarsın)

bazen karşıdaki kişiyi sakinleştirmek için,
bazen karşıdaki kişiyi hata yapmaktan kurtarmak için,
bazen karşıdaki kişiye dersini vermek için,
bazen karşıdaki kişiye şiir gibi akmak için,
bazen karşıdaki kişiyi güçlü kılmak için,
bazen karşıdaki kişiye saygı göstermek için
bazen karşıdaki kişiyi kitap gibi okuyabildiğinizi göstermek için,

vs empati .......
uygulanan davranışın başkasına yapıldığında sonuçlarını düşünmemektir. kendinize yapıldığında kafanıza dank etmesidir yada hoşunuza gitmeyendir ama daha dank etmemiştir.
iğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır dedikleri durumdur.
bireysel farkındalıkla, toplum bilinciyle falan çok bir alakası olmayan, büyük oranda premotor korketste bulunan (beynin ön-üst bölgesi) ayna nöronlar ile alakalı bir duygu durumdur. taşşaklarına tekme yiyen bir adamı görünce anunuskiiim diyerek bizi de kıvrandıran, acı içinde bir yaratık görünce gözünden iki damla yaş düşüren nöronlarımız olduğu söylenmektedir bu nöronların. ayna nöron fazlalığında ise enoklofobi, ya da daha tanıdık tabiriyle kalabalık korkusu yaşanır. böyle insanlar sokağa çıktıklarında aslında insanlardan korkmamakla birlikte algı durumlarının yoğunluğu yüzünden nöbet dahi geçirebilmektedirler, oysa bireysel ilişkilerinde başarılı oldukları gözlemleniyormuş efendim.

yani demem o ki, empati yapamiye yeaaa derken bir de böyle bir durumun varlığından haberdar olmakta fayda var. evet karşıdaki insan harbiden de empati yapamıyor olabilir.
son yıllarda insanlarda hızla eksilen davranış biçimi. oysa karşısındakinin yerine koyabilse insan kendini, sorunların büyük bir kısmı hızla çözülür. ama bu kadar ben merkezci bir çağda, empati genelde zayıflık olarak yorumlanıyor...
uç örneklerinden birinin bir insanı limon yerken izleyip sizinde ağzınızın kımışması durumu olarak verebileceğim durumdur. çünkü bir mutfak tezgahının üzerinde duran limon sizde bu etkiyi bırakmaz. bu noktada bir insanın hissettikleri bir miktarda bulaşıcıdır denilebilinir. (bkz: esnemenin bulaşıcılığı)
keşke herkeste bu yetenek, duyarlılık olsa dedirten cinsten birşey...
birarada yaşamanın olmazsa olmazı, erdemlerin en büyüğü, herkeste olmayan, olması da beklenmeyen yeti.
zordur kişinin kendi dünyasının dışına çıkması. ve bu süreç çok yıpratır insanı. önce kendisi ile, sonra da çevresi ile mücadele etmesi gereklidir. hem kendisi engel olmaya çalışır, alışkanlıkları, yaşanmış tecrübeleri değiştirmek çok zordur ki zaten değişimin kendisi acı verir, hem de daha önce dahil olduğu ortam onu dışlar. hem kendisi ile hem de çevresi ile mücadelede başarılı olduğu zaman artık hazırdır. bu noktadan sonra yıkılması imkansızdır.
karşında ağlayan birinin gözünden süzülen yaşların sıcaklığını kendi yanağında hissedebilmektir.
olasılıksız kitabıyla ünlenen yazar adam fawer'ın yayınladığı ikinci kitabı.
ne kadar empati, o kadar sempati.
okuduğum en iyi kitaplardan. sürükleyici.
eser dozda bile olsa, her kişide mutlaka bulunması gereken bir hazinedir.
empati yapamayan kişi, toplumsal ilişkilere yabancılaşmış veya toplumdan kopmuş kişidir.
egoizmin zirvelerinde kamp kurmuş olabilir!
bir güncelleme olarak eklenebilir, insanları konuşmadan önce otomatik olarak empati sürecinden geçirecek bir ürünün geliştirme sürecinde ücretsiz çalışırım. hiç bir zaman bir diğer insanın içinde bulduğu şartlarını tamı tamına bilemeyecegiz. empati bunu bilip en azından anlamaya çalışmaktir. o yüzden ağzını açıp kelimeleri etrafa sacmaya başlamadan insanlar empati yaptırabilen bir şey yapılırsa sayesinde daha huzurlu bir toplum yaratilacaktir.