kiko

Durum: 109 - 0 - 0 - 0 - 30.08.2012 23:57

Puan: 1750 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 2.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 6

açık ilişki

ahlakın bir tabu olduğu ülkeler, toplumlar ve dolayısıyla bu toplumlarda yetişen bireyler tarafından kabul edilemeyen ilişkilerdir. kabul edilememesinin sebepleri olarak pek çok şey gösterirler, hatta bunun sadece kendilerini mutsuz hissetmelerinden kaynaklandığını vs vs söylerler de aslında buna sebep olanın kişiye dayatılan* durumlar olduğunu kabul etmezler. sonra bunun orospuluk olduğunu söylerler. bir sürü kişinin altına yatmak olduğunu söylerler. efenime söyliyim, kaşar derler, kevaşe derler. derler de derler. fakat özgür bireylerde * bu, olması gereken durumdur. tek bir kişiye bağımlılık kişinin aklına da ket vurur, yeteneklerine de hayatsal fonksiyonlarına da. evet, bu durum yani kapalı ilişki durumu sağlıklı bir ilişki türü değildir. bağımlılık, obsesiflik, sağlıklı düşünememe durumunu doğurur. bireyselliği engeller. kapalı ilişki devletin istediği normlara sokar bireyleri , yani tek bir kişiye bağlı kalıp sürekli doğurmanızı, nüfuzu arttırmanızı, çalışma gücünü arttırmanızı, devlete para getirmenizi fakat gün geçtikçe fakirleşmenizi isterler. sizden en az 3 çocuk isterler. peki bunu açık ilişkiyle yapamaz mısınız? yine 3 çocuk doğuramaz mısınız? bu sefer de devletin istediği norma girmiş olmuyor musunuz? şunu kabul edelim ki açık ilişkiyi bilinçli bir şekilde destekleyen ve ona göre yaşayan bireyler zaten devletin onlar için ne düşündüğünü bilirler. o yüzden de zaten 3 çocuk yapmazlar. cinselliklerini özgürce yaşarlar. heteroseksüel ilişki de yaşarlar, eşcinsel ilişki de. otla da sevişirler, hayvanla da. canları ne isterse onu yaparlar. fakat asıl üzücü kısım şu ki, pek çok kişiyle yatma cesaretini gösteremeyen, cinselliğini keşfedemeyen, bu durumu kabul edemeyen, özgüveni olmayan bir bireyin karşısındakini bu şekil ve şekillerde yaftalaması. evet, toplumun asıl sorunlarından biri de budur. kendinde olmayan durumu kabul edememe, dolayısıyla asıl olması gerekeni görememe.
aşk güzel birşeydir. sevmek ve sevilmek güzel şeylerdir. tek bir bireye büyük bir aşkla bağlı olabilirsiniz. fakat aşk ile cinsellik ayrı şeylerdir. sevgiyle cinsellik ayrı şeylerdir. cinsellik aşkın ve sevginin doğal bir sonucu olabildiği gibi hiç olmayadabilir. bir insanı çok sevseniz bile başka insanlarla da cinselliğinizi sürdürmek isteyebilirsiniz. çünkü cinsellik bir bağlanma durumunu gerektirmez, gerektirmemeli. gerektirdiği zaman aşk ve sevgi, sağlıklı olma durumundan çıkar. düşünün ki yurtdışında * striptiz salonlarına çiftler birlikte giderler. amsterdam da redlight districtde çiftler, aileler kol kola bu sokaktan geçerler.
aşkın doğasında hep iki insanın birbirine olan ölümsüz sevgisini görürüz. iki birey birbirini sever ve hayatları boyunca mutlu mesut yaşarlar. çiftler ne bir başkasına yan gözle bakabilir, ne de birlikte olabilir ne de aşık olabilir. aşık olursa gazetelerin 3. sayfalarında bıçaklanırlar. töre cinayetine kurban giderler. canlı bedenlerinin üzerine beton dökülür. bireyler ancak ortak durumları yaşarlar, bu durumlara verdikleri tepkiler birbirine benzer ise-bakın aynı demiyorum- birbirlerini severler. onunla ilişki yaşayabileceğini düşünür. neslini sürdürebileceğine inanır. aşık olur. gün geçer, aslında durumlara verdikleri tepkilerin sadece ''benzer'' olduğunu idrak eder. çünkü zaten iki bireyin acılarını,mutluluklarını paylaşabilmesi sınırlıdır. asla heykellerdeki gibi yekpare bir vücut olamazlar. bunun zirveye ulaştığı noktalardan biri aşıklarda cinselliktir. fakat bu da gün gelir bozulabilir. bunun farkında olduğu için bireyler sevgilisinin bir başkasıyla sevişmesini istemezler. kendinde paylaştığını onunla da yaşayacağını düşünürler. fakat her cinsellik aşk içermez. cinsellik aslında fiziksel bir aktivitedir. enerjinin dışa atımıdır. üstelik monotonluk aşkı öldürdüğü gibi sağlıklı bireyi de öldürür. mutlu mesut yaşayan bireyler de durumun farkındalar aslında, ne var ki itiraf edemiyorlar. toplumsal baskı, mahalle baskısı, ahlak,din gibi konulardan kafalarını kum havuzundan çıkarmaya cesaret edemiyorlar. - bu durumu yaşayıp en sonunda böyle bir ilişkiyi yaşamayı tercih etmiş bireylere, ya da böyle yaşamak isteyen bireylere bir lafım yok, fakat eğer bu tercihleri gerçekten bilinçliyse* *-/-bunun tam tersi bir durumda da bireyin felsefesini ortaya koyması gerekebilir,yani neden açık ilişkiyi tercih ettiğini. fakat kabul ediyorum ki bunu açıkça anlatamayan yani yine kendini tanımayan onlarca insan dolu- sonuç olarak cinselliği aşkın bir sonucu gibi görmektense fiziksel bir aktivite gibi görmeye başladığımız zaman * belki de işleri yavaş yavaş yoluna koymaya başlayacağız.
son söz aldous huxleyden gelsin: birbirlerine sarılmış aşıklar bireysel coşkularını umutsuzca tek bir yüce benlik halinde kaynaştırmaya çalışırlar, ama boşunadır. doğası gereği her vücut bulmuş ruh tek başına acı çekmeye ve zevk almaya mahkumdur.

ekmek arası seçenekleri

kuralcı muhafazakarların muhafazakarlıkları arttıkça pis olmaları

ve pis oldukça daha da kuralcı olmaktadırlar. kuralcı oldukça daha da muhafazakarlaşmaktadırlar. adeta bir döngü içinde yaşıyorlar. kırılma noktalarını bekliyoruz, nitekim evrende hiçbir şey mutlak değildir, her şey değişim içindedir. onlar hakkında ki umudum da bu yöndedir.

kupayla türk kahvesi içmek

ağır gelebilecek durumdur. kaldı ki evet herşey usulünce güzeldir.

başlıkları alt alta okumak

ölümden korkmak

gereksizdir. hatta şöylesi daha gereksizdir ki, ölümden korktuğu için sigara içmeyen, sağlıklı beslenen, sterilize yaşayan insanlar var etrafta. asıl bunlardan(sigara vs) ölmek diğer etkenlerden ölmekten daha düşük bir ihtimal. diğer etkenler derken, ''dışarı''dan bahsediyorum. insanın kendisinin dışı. kaosun tam merkezinde yaşıyoruz, sokakta yürürken ''neden yan baktın'' diye bıçaklanabilirsin, kapıdan çıkarken ayağın kapıya takılıp merdivenlerden yuvarlanabilirsin, eve geldiğinde bir ateş yakarsın ve boom, gaz sızıntısı vardır bütün apartmanla ölüp gidersin, su içerken boğazına su kaçar, evde kimse yoktur, ölürsün. defalarca saçma sapan sebeplerden ölebilirsin ve bunların olma olasılığı gerçekten düşük olasılıklar değil. asıl korkulması gereken alınan zararlı şeylere vücudun direnç gösteremeyip nalları dikip ölmeniz değil, vücut yolunu bulur. asıl korkulması gereken dışarıdaki insanlardan, nesnelerden her an gelebilecek ölümdür. demem o dur ki, ölümden korkmak mallığın daniskasıdır. ha sona gelirsin, korkarsın, evet. kimse ölmek istemez. ama ölümden korkarak hayatını zindana çevirmeye gerek yok. anı yaşamak önemli olan. zaten bir hayatın var, ötesi yok, ''aaah vaaah, öleceeeem beeenn" diye yanmaktansa adam gibi yaşa. adamı da hasta etme.

göksu üçtaş

ayak bileğindeki sakatlığından dolayı serisinde komplike hareketlere, bitirişe giremesede oldukça temiz bir seri çıkarmıştır.

göksu üçtaş

londra olimpiyatlarında az sonra denge aletinde izleyeceğimiz sporcudur.

özeleştiri

yapıldığında insana zararından çok fayda getirceğine inandığım davranıştır. özeleştiri, yaptıktan sonra, atacağınız adımları daha sağlam ve daha doğru atmanızı sağlar. insan ilişkilerindeki ''neden bana karşı böyleler''vs. sorularını daha kolay yanıtlayabilirsiniz.

ayı sözlük yazarlarının şu an yaptıkları

sıcaktan buharlaşmak

mistik çay

kesinlikle denenmesi gereken bir çaydır. sonrasında zaten istemeden bağımlısı olacaksınız.

güneşi görmek

rüyada görüldüğünde zenginlik ve mutluluk anlamına gelirmiş.*

çekyat

üzerinde yatıldığında arasındaki o kıvrımın yarattığı boşluk hissiyatından dolayı bireyde ya bir tarafta ya diğer tarafta yatma gerekliliği duyumsatan koltuklardır. çünkü çekyatı açtığınız zaman, koltuğun sürekli üzerinde oturulan kısmı hep daha alçaktadır, sırt dayanan kısmı ise yukarıdadır. velhasılı kelam ortaya bir çekyat sorunsalı çıkıyor. eğer yüksek tarafını seçersem, sürekli alçak olan tarafa doğru bir düşecekmiş hissi yaşıyorum, gece boyu huzursuz oluyorum, uykularım kaçıyor. alçak olan tarafta daha rahat yatılabiliyor, fakat bu seferde sınırı geçemiyorsunuz, alçak olan yerde kalakalıyorsunuz. yani çekyat işlevini yitiriyor. amacı hem koltuk, hemde açıldığında yatma işlevini yerine getirebilen, mekanda az yer kaplayan koltuk-yatak olması gerekirken, sadece bireyde bölünme, huzursuzluk duygusu yaratan koltuk-yatak haline geliyor. dolayısıyla, ben de pek sevdiğimi söyleyemeyeceğim.

çek at

fotoğraf makinesinin unutulduğu ve alınamayacak durumda kalındığı anlarda oldukça işlevsel olan, ve su altında 15m derinlikte çalışabilen çeşitleri de olan makinelerdir.

olimpiyatta izlenesi branşlar

atletizm, bisiklet, yüzme

venüsün doğuşu

sandro botticellinin ünlü tablosu, venüs'ün doğuşunu betimler. tablo dönemin önemli sanat koruyucularından, zengin ve güçlü medici ailesi tarafından kentin dışındaki villalarına yapılması için sipariş edilmiştir. o dönemde yani 15.yüzyılda romanın eski şanını yeniden canlandırmak için klasik mitoloji öyküleri halk içindeki elit tabaka tarafından oldukça sevilmeye başlanmıştı. nitekim tablonun yapılışı da bu dönemdedir. resimde venüs'ün gül yağmuru ortasında rüzgar tanrıları tarafından bir deniz kabuğu üzerinde uçurularak deniz kıyısına getirildiği betimlenir. aynı zamanda hora'lar * ya da nympha'lar *dan biri erguvan kırmızısı bir pelerinle kıyıda venüsü beklemektedir. resmin özelliği mükemmel bir kompozisyon uyumudur. aynı zamanda resme dikkatle bakıldığında, aslında venüs'ün vücut oranlarının doğru olmadığı görülür. fakat botticelli fırçasını venüs'ün narin vücuduyla o kadar uyumlu bir halde hareket ettirmiştir ki, venüs'ün güzelliğinden, aşağı sarkan omuzlarını, sol kolun vücuda garip bağlanışını farketmeyiz, düşünmeyiz bile. botticelli'nin doğaya karşı bu özgürce tutumu resimdeki ahengi ve tasarımın güzelliğini arttırmıştır. böylece venüs'ün göklerden bir armağan olarak kıyıya gelen, yumuşak, zarif ve oldukça güzel bir varlık olduğu izlenimi daha da güçlenmiştir.
blo

kızınızı kızımıza istiyoruz

mutsuzluk veren küçük şeyler

öğrenci oraya gelip de alkolü alıp kafayı mı bulacak

rakı

  • /
  • 6
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 109

arthur schopenhauer

1788 yılı danzig doğumlu ünlü alman filozofudur. felsefesi hem kant idealizmine hem de hint filozoflarına dayanır. doktrinini, özneyi ve nesneyi kapsayan tasavvur * ve irade gücü kavramı üzerine kurar. dünyanın akılda tasvir edildiğinden, algılandığından başka bir şekilde düşünülemeyeceğini savunur. bu düşüncelerine irade adını verir ve bu iradenin varlıklarda yaşama isteği veya yok etme isteklerine karşı direnme gücü verdiğini belirtir. zekanın yaşama isteğinin emrinde olduğunu, ve insanın her şeyde bir kötülük olduğunu anladığında yaşama isteğinden yine zeka yoluyla vazgeçebileceğini söyler.
öte yandan hegel ile aralarında bir çatışma olduğu söylenir. hegel ile berlin üniversitede aynı saatlerde ders vermişlerdir. schopenhauer'un hitabet sanatının sırlarını anlattığı derslerini bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az kişi takip ederken hegelin bir kağıttan okuduğu derslerinde öğrenciler oturacak yer bulamazmış. bunu bir kenara bırakırsak ikisininde ortak noktası kant tır. schopenhauer hegel'in idealizmine katlanamaz, onu ve yandaşlarını küstahlıkla, yapmacıklıkla suçlar.
schopenhauer ile güzel bir tanışıklık yaşamak için okumak,yazmak ve yaşamak üzerine adlı kitabı okunabilir. say yayınevinden çıkan baskısının tercümesi oldukça iyidir. tavsiye edilir.

arthur schopenhauer

1788 yılı danzig doğumlu ünlü alman filozofudur. felsefesi hem kant idealizmine hem de hint filozoflarına dayanır. doktrinini, özneyi ve nesneyi kapsayan tasavvur * ve irade gücü kavramı üzerine kurar. dünyanın akılda tasvir edildiğinden, algılandığından başka bir şekilde düşünülemeyeceğini savunur. bu düşüncelerine irade adını verir ve bu iradenin varlıklarda yaşama isteği veya yok etme isteklerine karşı direnme gücü verdiğini belirtir. zekanın yaşama isteğinin emrinde olduğunu, ve insanın her şeyde bir kötülük olduğunu anladığında yaşama isteğinden yine zeka yoluyla vazgeçebileceğini söyler.
öte yandan hegel ile aralarında bir çatışma olduğu söylenir. hegel ile berlin üniversitede aynı saatlerde ders vermişlerdir. schopenhauer'un hitabet sanatının sırlarını anlattığı derslerini bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az kişi takip ederken hegelin bir kağıttan okuduğu derslerinde öğrenciler oturacak yer bulamazmış. bunu bir kenara bırakırsak ikisininde ortak noktası kant tır. schopenhauer hegel'in idealizmine katlanamaz, onu ve yandaşlarını küstahlıkla, yapmacıklıkla suçlar.
schopenhauer ile güzel bir tanışıklık yaşamak için okumak,yazmak ve yaşamak üzerine adlı kitabı okunabilir. say yayınevinden çıkan baskısının tercümesi oldukça iyidir. tavsiye edilir.

yaran yanlış okumalar

serdar ortaç şarkılarındaki mükemmel sözler

ayrılık insanlar için,
ve sen de insansın...
(bkz: ayrılık insanlar için)

venüsün doğuşu

sandro botticellinin ünlü tablosu, venüs'ün doğuşunu betimler. tablo dönemin önemli sanat koruyucularından, zengin ve güçlü medici ailesi tarafından kentin dışındaki villalarına yapılması için sipariş edilmiştir. o dönemde yani 15.yüzyılda romanın eski şanını yeniden canlandırmak için klasik mitoloji öyküleri halk içindeki elit tabaka tarafından oldukça sevilmeye başlanmıştı. nitekim tablonun yapılışı da bu dönemdedir. resimde venüs'ün gül yağmuru ortasında rüzgar tanrıları tarafından bir deniz kabuğu üzerinde uçurularak deniz kıyısına getirildiği betimlenir. aynı zamanda hora'lar * ya da nympha'lar *dan biri erguvan kırmızısı bir pelerinle kıyıda venüsü beklemektedir. resmin özelliği mükemmel bir kompozisyon uyumudur. aynı zamanda resme dikkatle bakıldığında, aslında venüs'ün vücut oranlarının doğru olmadığı görülür. fakat botticelli fırçasını venüs'ün narin vücuduyla o kadar uyumlu bir halde hareket ettirmiştir ki, venüs'ün güzelliğinden, aşağı sarkan omuzlarını, sol kolun vücuda garip bağlanışını farketmeyiz, düşünmeyiz bile. botticelli'nin doğaya karşı bu özgürce tutumu resimdeki ahengi ve tasarımın güzelliğini arttırmıştır. böylece venüs'ün göklerden bir armağan olarak kıyıya gelen, yumuşak, zarif ve oldukça güzel bir varlık olduğu izlenimi daha da güçlenmiştir.
blo

edgar allan poe

kitaplarını hayalgücünün tek gerçeklik olduğuna inanlara adayan 19 ocak 1809 doğumlu, kafası uçuk bir yazardır. the raven okunmalı, james earl jones* 'un sesinden dinlenmeli.

sigara

sigara içip ölümden korkuluyorsa, alınan her oksijenin zaten bizi öldürdüğü düşünülerek daha tatlı içilebilecek bir tütün mamülüdür. kaldı ki, şu dünyada sadece sigara içenler ölmüyor, hatırlatırım. hepimiz aynı boka gidiyoruz. ha erken ölmüşsün, ha geç; ne fark eder. bu konuda bill hicks kesinlikle izlenmeli, alta sıçıp sıçıp gülmeli, gülüp gülüp sıçmalı.

serdar ortaç şarkılarındaki mükemmel sözler

ayrılık insanlar için,
ve sen de insansın...
(bkz: ayrılık insanlar için)

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar

mini mini bir kuş - sen soğuktan donmasın diye al içeri, o uçup gitsin. yapılır mı lan bu bize be, yapılır mı ha...
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.