aylardan sonra ilk defa entry girmemi sağlayabilecek kadar çok sevdiğim muhteşem kadın, ablam. bodrum'daki kısa buluşmamızda güzelliği, sıcakkanlılığı, samimiyeti, doğallığı ve güler yüzü ile beni kendisine bir kez daha aşık etmiştir. aynı şehirde yaşamadığımız için bir kez daha hayıflandım ve bir sonraki görüşmemizi sabırsızlıkla bekliyorum.
çarşamba günü jolly joker'de verdiği konserle kulaklarımızın pasını silen türkiye'nin en güçlü vokallerinden biri. konser boyunca ali ismail'i, abdullah'ı, berkin'i, hrant'ı, madımak'ı unutmayarak gerçek bir sanatçı duruşu nasıl olmalıdır dersi verdi adeta.
gönderilen fotoğrafın sizin belirlediğiniz süre boyunca görüntülenebiliyor ve süre sonunda fotoğrafın telefona kaydedilmiyor oluşuyla ön plana çıkan süper ötesi uygulama. internet tanıştığı kişilere whatsapp üzerinden fotoğraf atan tüm geylere şiddetle tavsiye edilir.
derya artemel ve muharrem özcan'ın olağanüstü performanslar sergiledikleri, sıra dışı ve etkileyici konusuyla insanı izlerken yoran bir o kadar da oyunun içine çeken, moda oyun atölyesi'nde sahnelenen oyun. şiddetle tavsiye edilir.
yeni sezonun 1. bölümünde beklentilerimi karşılayamasa da 2. bölümde özellikle howard'lı sahnelerle koparan dizidir. geri döndüklerine çok sevindim efendim.
tarkan'ın adımı kalbine yaz albümünün en güzel şarkılarından biridir. tarkan'ın her şarkıyı güzelleştiren sesi bu şarkıda iyice ön plana çıkıyor. günde en az 5 defa dinlemeden rahat edemiyorum.
düğümlere üfleyen kadınlar kitabını okuyana kadar en az elif şafak kadar gereğinden fazla abartılmış bir yazar olduğunu düşündüğüm, kitap sonrasında ise diğer tüm kitaplarını okunacaklar listemin en üst sıralarına yerleştirdiğim yazar. aynı zamanda bir gün gazetesinin genel yayın yönetmenidir.
haftasonu yurtdışından gelen bir arkadaşımın ısrarıyla ilk ve son kez gittiğim hamam. entryime başlamadan önce şunu söylemeliyim ki dünyanın en masum gayi değilim sonuçta. tanıştığım bir adamla aynı gün yattığım oldu, hepimizin olduğu gibi. ama bu hamamda bekleyip birini bulma durumu kesinlikle benim olayım değil. içeri girer girmez inanılmaz rahatsız hissettim kendimi. sürekli oramı buramı kapamaya çalıştım. evet, çok hoş adamlar vardı ama bir o kadar da rahatsız edici insanlar vardı. aktif olduğunu insanların gözüne sokmak için 31 çeken amcalar, pasif olduğunu belli etmek için peştemali her yerini gösterecek şekilde saranlar, orta mermerlere yüz üstü uzanıp kıçını havaya kaldıranlar, aralıksız gözünü bile kırpmadan seni izleyen adamlar.. allah aşkına biraz kendinize saygınız olsun. sikmek veya sikilmek dünyanın en önemli olayları değil. gitmeden önce bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim.
sözlüğün son zamanlardaki en büyük sorunu. tanım içermeyen entryler, üstteki entrylere cevaben yazılan entryler, laf sokma amaçlı bakınızlar bu olaya neden olmaktadır.
insanı çocuklardan nefret edecek duruma getiren durumdur. sanki çocuk sahibi olmadan önce başka bir hayatı yokmuş gibi sürekli çocuğundan bahseder. hastalığından, kusmasından, sıçmasından, sıçamamasından, uyumasından kısacası çocukla ilgili tüm gereksiz detayları sanki siz sormuşçasına anlatır da durur. gün boyunca bakıcıya veya duruma göre anneanneye açılan 20 telefondan bahsetmiyorum bile.
ne çok seveni varmış arkadaş bu adamın. bir orospu çocuğu dedik diye eksiler sıralandı valla. istediğiniz kadar eksileyin, binlerce insanın ölümüne neden olan, binlerce çocuğu yetim bırakan, binlerce anneyi acılar içinde bırakan adam orospu çocuğudur.
bugün en yakın erkek arkadaşıma gay olduğumu söyledim ve korktuğum gibi bir tepki almadım. "aktif misin pasif misin" sorusu dışında bir öküzlük yapmadı. *
sözlüğe harcadığı değerli saatlerinin en önemli kanıtları olan entryleri silinmekle kalmayıp, yaşananları sözlüğe aktaramasın diye entry yazma hakkı da elinden alınan yazardır. neyse ki son 1 ayda başkalarının sesi olmaya alıştık, bu görevi de üstleniriz.
tamamen kişisel sebeplerle sözlükte çömez durumuna düşürülen yazardır. düşünce özgürlüğü ve farklı görüşlere saygı uğruna savaştığımız şu günlere hiç yakışmayan bir harekettir. sözlükteki olumsuz giden noktalara dikkat çeken yazarlara kulak tıkamanın milyonları sokağa döken diktatörlükten ve faşizmden farkı yoktur. kaldı ki sözlükte hiçbir hakaret ve küfür içerikli entry yazmayan bir yazarın çömez durumuna düşürülmesinin sözlük kurallarına ne kadar uygun olduğu da tartışılabilecek bir konu. ayrıca kadına şiddetin desteklendiği bazı entry sahibi yazarların bile çömez durumuna düşürülmemesine rapmen, yazarla olan kişisel sorunlardan dolayı yazarın çömez yapılması anti-demokratik hareketin en güzel örneğidir.
gereksiz yere eleştirilen insan. okulda tüm derslerini ingilizce gören, çalıştığı şirkette sürekli ingilizce sunumlar, raporlar hazırlayan biri olarak mümkün olduğunca dikkat ederim türkçe kelimeleri kullanmaya. hem konuşurken hem de yazarken bir nevi tdk gibi davranırım. sosyal medyada yaptığım paylaşımlarda bile oldukça dikkatliyimdir. ancak bazı kelimeler var ki türkçe'de karşılığı yok kesinlikle. konuşmasının arasına ingilizce kelimeler sıkıştıran insanın amacı da hava atmak değildir çünkü o kişi ingilizce biliyor olmanın hava atılacak bir şey olmadığını zaten biliyordur.
ayrıca şöyle de bir durum var ki konuşmanın veya yazışmanın içine ingilizce kelimeler yerleştiren insanların eleştirildiği yukarıdaki entrylerin (yazar burada entry diyerek hava atmaya(!) çalışmıyordur) neredeyse tamamında yazım yanlışı var. ayrı yazılması gereken -de/-da eklerinin bitişik yazılması, entry boyunca ü, ç, ö gibi türkçe karakterlerin kullanılmaması, özel isimlerden sonra gelen çekim eklerinin kesme işaretiyle ayrılmaması, ayrı yazılması gereken "bir şey" kelimelerinin bitişik yazılması gibi bir sürü hata var.
o zaman adama derler ki eğer bu kadar sahip çıkmak istiyorsan diline önce kendin nasıl kullanılacağını öğren sonra başkalarını eleştir. ben konuşmanın gerektirdiği yerde ingilizce kelimeler kullanıyor olabilirim ama burada ahkam kesen birçok insandan daha düzgün türkçe kullanıyorum. evet, şimdi gelebilir eksi oylarınız.